Prof. Dr. Şadan Gökovalı…

Foça’yı anlatırken…

Hz. Muhammed’den yaptığı alıntısı çok anlamlıdır:

“Baktım baktım da hayret ettim,

Baktım baktım da hayran oldum…”

Ne yazık ki, artık…

Foça’ya hayran olma arzusu…

Giderek “katran karası”na dönüşüyor!

Kader mi?

Ne münasebet!

Foça gibi bir Cennet’in sahili, plajı…

365 gün içinde…

İkinci kez petrole bulanıyorsa…

Bunu kadere bağlamak…

Olsa olsa “saflık” olur!

***

Geçen yıl, yazın sonu…

Neredeyse bu günler…

Aliağa’ya söküm için gelen…

Yabancı bandıralı gemi, “Bana mısın?” demedi…

Foça kıyılarına göz göre göre akaryakıtını boca etti…

İnceleme yapıldı; n’oldu?

Gemi personelinin yakıtı “bilinçli” olarak…

Denize pompaladığı ortaya çıktı…

İki buçuk kilometrelik sahili temizleyenler…

Avuç avuç katran çıkardılar denizden…

Temizlik aylarca sürdü…

Denizin rengi “kendine geldiğinde”…

Bu yılın turizm sezonu başlamıştı…

Geride bıraktığımız yaz…

O bölgede oturanlar…

Ayaklarını bile sokamadı denize korkudan…

Yalnız denizin üstünü değil, dibini de zehirlendi…

Ne kadar canlı varsa…

Köklerini kuruttuk…

Sonra ne yaptık?

Gemiye 1.5 milyon lira ceza kestik…

Başımıza gelen her şeyi unuttuk…

***

Bugünden bir hafta önce, yine şafak vakti…

Foça’nın Gencelli sahillerinde oturanlar…

Bir kez daha…

Geniz yakan dayanılmaz bir kokuyla uyandılar…

Sahil simsiyah balçık olmuştu…

Foça’nın başına gelen belaya bakar mısınız?

Bu kez…

Bir sanayi tesisinin atık havuzu taşmış…

İçinde ne varsa(!) denize boşalmıştı…

An itibarıyla…

Hala temizlik yapılıyor, sonbaharın şu günlerinde…

***

Hatırlayın; evvelki yazı…

Çeşme açıklarında…

Yine yabancı bandıralı bir gemi karaya oturdu…

Gemiden sızan 50 ton akaryakıt…

Turizm Cenneti’nin Ilıca ve Paşa limanını mahvetti…

Kirlilikten deniz canlıları da büyük zarar gördü…

N’oldu?

Cezayı ödediler, gittiler…

***

Hatırlayın; altı yıl öncesini…

Aliağa'daki gemi söküm tesislerinde bekleyen…

İtalyan bayraklı gemi, başka bir gemiyle çarpıştı…

Tanklarındaki son petrol atıkları denize döküldü…

O tehlikeli madde…

Beş kilometrelik sahile yayıldı…

Çandarlı sahilleri siyaha boyandı…

Çevre faciasının bedeli ne oldu biliyor musunuz?

O günün parasıyla…

500 bin lira ödediler, defter kapandı…

Oysa…

Sadece denizin rengi değişmemişti Çandarlı’da…

Suyun niteliği ve buna bağlı canlıların yaşam alanı da zehirlenmişti…

***

Şaka gibi ama aslında çok yürek yakıcı…

Böylesi facialarda…

Galiba biz sadece “kestiğimiz cezalara” bakıyoruz…

15 gün önce…

Ulusal medyada okuduğum haberin başlığı…

Aynen şöyleydi:

“Denizi kirleten 12 gemiye 14,5 milyon lira ceza!”

İçeriğine baktım, içim daraldı…

Yetkililere göre…

Deniz kirliliğine neden olan gemi sayısında…

(Burası çok önemli…)

Geçen yıla göre yüzde 40 azalma varmış!

Ya güleceğiz…

Ya da ağlayacağız…

Karar, sizin…

***

İnsan eliyle “doğa katliamı” mümkün mü?

Hem de nasıl…

Çünkü…

İzmir Aliağa’dan kaynaklı kirlilik…

Derinlemesine bakarsak…

1960'lı yıllardan beri devam ediyor…

Geleceği “boş vermiş” bir zihniyetle yapılan sanayi…

Foça’nın bütün kıyılarını tehdit ediyor…

Çünkü…

Aliağa “gemi söküm başkenti” olduğu müddetçe…

O bölge…

Kafadan bir “iklim suçu” mahalli…

Burası temizlenmeden “kurtuluş” yok…

Bunu fark etmek için de “hafiye” olmaya gerek yok…

***

Bitiriyoruz…

Neyle?

Foça’nın genç Belediye Başkanı Fatih Gürbüz’ün…

Keskin kılıç sözleriyle:

“İzmir'in en güzel ilçelerinden biri Foça, katlediliyor; turizm baltalanıyor… Aliağa temizlenmeden İzmir temizlenmeyecek…"

Nokta…

Sonsöz: “Her şeye canını sıkma ey gönül! Ne bu dertler kalıcı ne de bu ömür… / Hz. Mevlana…”