Son dönemlerin en önemli gündem maddelerinden biri “ekolojik” sorunlar. Hem yerel hem de küresel düzeyde çok çeşitli sıkıntılar yaşanmaktadır. Bir yandan köylerin, şehirlerin, denizlerin ve ormanların tahribi, öte yandan küresel ısınma ve iklim değişikliği bu sorunlar arasında yer almaktadır…

Kalkınma, istihdam yaratma ve enerji açığını karşılama gibi gerekçelerle meşrulaştırılmaya çalışılan çok sayıda girişimlerin pek çoğu, özensiz yer seçimi ve kapasite düzeyi bakımından bizim ve gelecek kuşakların geleceğini tehdit etmeye aday gözükmektedir…

Tehdit bizimle sınırlı değil elbet. Diğer canlı varlıklar ve türler de aynı tehdit ile karşı karşıya…

İzmir ve çevresinde ölçüsüz (yerleşim yerleri ve zeytinlikler içinde) bir şekilde yayılan taş ocakları, rüzgar enerji santralleri ve balık çiftlikleri gibi girişimler, genellikle masum gibi gözükmesine karşın, aslında garantili, kolay ve daha yüksek kar elde etme isteği ile yatırım türünü ve yerini belirliyor. Hazine arazilerini avantajlı anlaşmalarla ve uzun vadeli kiralamak, maliyeti düşük mesafeler seçmek, Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna ihtiyaç duymadan ruhsat almak hep iktidarın himayesini gerektirmektedir…

Bu barbar kalkınma anlayışı bina ve işletme olmayan her yeri boş alan olarak algılamaktadır. İster Kültürpark olsun, isterse meralar.

İktidarın himayesinde İzmir’de inşaat, enerji ve turizm alanında hız kazanan “barbar sermaye” İzmir’e özel bir ilgi göstermektedir…

Burada kritik mesele sivil toplum ile yerel yönetimlerin tavrı ve işbirliği olanaklarıdır. Yıllardır dağı, ormanı, denizi ve yaşam alanlarını korumak için ciddi mücadele veren çevreci gruplar önemli başarılar da elde ettiler. Ancak hem siyasi himaye hem de mahkeme kararlarının uygulanmaması, bu grupları çok zor durumda bırakmaktadır…

Bu kaygılar nedeniyle, Çarşamba günü, yani 25 Eylül’de İzmir’de Ekoloji Forumu toplanıyor. İzmir Düşünce Topluluğu çağrıcı ve kolaylaştırıcı bir rol üstlenmiş. Kültürpark İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde 18.00’de toplanacak foruma bütün çevreci kuruluş ve kurumların yanı sıra, Kent Konseyleri, Meslek Odaları, Parti örgütleri ve duyarlı herkes davetli…

Daha da önemlisi Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de bu toplantıya katılacak. Bu çok önemli bir durum… Çünkü bu alandaki sivil toplum kuruluşları ve kişiler görüş ve önerilerini dile getirecekler ve bunu Büyükşehir Belediyesi ile belki de diğer belediye yönetimleri ve milletvekilleri de izleyecek…

İyi değerlendirilirse, önemli bir yerel demokrasi deneyimi olacak.

Son dönemlerde bu konuda artan bir duyarlılık var. İktidar bu tahribat ve saldırıdan doğrudan sorumlu ama sadece iktidarı sorumlu tutmak yeterli değil. Yerel halkın temsilcisi olan belediye yönetimleri de bu konuda tutarlı bir tavır sergilemelidir…

Belediye yönetimleri, Kent Konseyleri ve Milletvekillerinin İzmir’in ekolojik sorunlarına karşı mücadelede çevrecilerle ve yerel halkla birlikte hareket etmesi kritik önemdedir…