Toparlanın gari bakem, gidiyoruz. İsteğilmediğimiz yerde durcek değiliz!…

Geldiğimiz yere dönüyoruz!... Derleyin çadırları, kaldırın yer yataklarını; serdiğiniz halıları,kilimleri; eğe beriyi toparlayın. Oba oba, boy boy geri çekiliyor, Türkistan’a avdet ediyoruz!

Bin yıllık vatanı Helenlere İyonlara; Perslere, Etiler’e-Hititlere; Sümerlere, Asurlara, Greklere, Rumlara sonra bilmem ne belaya terk edip gidiyoruz…

Hem bizi kim çağırdı ki buraya?

“Dörtnala gelip Uzak Asya'dan / Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan / Bu memlekete kim davet etti ki bizi?”

Emperyalist Batı; eli kanlı batı, kökü kanlı batı, kan emici vahşi batı bizi burada istemiyor işte!

Yunan bizi burada istemiyor! İran istemiyor, Arap istemiyor, Irak istemiyor…Rus istemiyor, Rum istemiyor, Ermeni istemiyor…

Germenler istemiyor, Anglosaksonlar istemiyor; Gotlar, Vizigotlar, Ostragotlar, Aryanlar, Sakslar ve Jutlar istemiyor…

Evangelistler, Katolikler, Ortodokslar, Lutheryenler, Yafudiler, istemiyor!

İllerin şu tertemiz insanları, mazileri insanlık şaheserleriyle dolu ırk abideleri; minnak sevgi kelebekleri bizi burada istemiyorsa bize de elbette gitmek düşer!

Adamlar da haklı tabii!“Barbarız biz”…Neredeyse bin yıl yönettiğimiz onca milleti yok etmiş, yok olmayanları asimile etmiş,hayat hakkı tanımamışız!

Evet evet adamlar haklı daha fazla duramayız…Hazırlanın gidiyoruz, geldiğimiz yere dönüyoruz…

Kaldırın Şehitlerimizi yattıkları vatan topraklarından! Eren’i-Ermişi uyandırın türbelerinden; Siz söyleyin gücünüz yeterse Hacı Bektaş’a, Pir Sultan’a Hacı Bayram’a… Yunus’a Mevlana’ya, Veysel’e… siz söyleyin, vazgeçtik deyin, “emanetlerinize sahip çıkmadık” vazgeçtik, dönüyoruz deyin!  Sökün yaptığımız eserleri, çil çil kubbeleri,kaleleri, hisarlarısökün mezar taşlarımızı yerlerinden, kalkın gidiyoruz!

Türkünüzü, şarkınızı; ağıtınızı ve hüznünüzü kazıdığınız kayalardan silin, gidiyoruz!

Gidiyoruz!

Şaka, şaka hiçbir yere gitmiyoruz!

Şimdiki planlarımıza göre bin yıl, yarınkine göre ise belki iki bin yıl, belki de3 bin yıl daha buradayız…

***

Maalesef ve maatteessüf bilhassa CHP zihniyeti Türkiye’nin nerede olduğunu ve nasıl bir konumda bulunduğunu hala öğrenememiş…Türkiye’nin Ortadoğu Coğrafyası ile iç içe olduğunu hiç anlamamış…

Neymiş efendim “Ortadoğu Bataklığına girersek çıkmayız” diye çok uyarmışlarmış, mış!

Yav el insaf! Biz o cenderenin içinde bin yıldır varız!

Ruslar, Bitlis’e Van’a ve Muş’a niye indi? Şanlı Atam Mustafa Kemal Atatürk niye kurtardı bu şehirlerimizi? İngilizlerle niye savaştı Suriye Cephesinde?

Vah size!

Koca koca adamların Türkiye’nin Güneydoğumuzda yaşadığı acıların sebebinin Ortadoğu’ya bağlı olduğunu bilmemesi gerçekten şaşırtıcı…

Bir de çok bilmişçesine laf ediyorlar ya, şaşıyorum doğrusu.

Beyim beyim! Biz sizin o bataklık dediğiniz coğrafyada varızvar!

Hem de silahları, namluları, roketleri üzerimize yollayanlara rağmen… Türlü siyasi oyunları tertip edenlere rağmen!

Ben PKK diyorum siz anlayın, binlerce şehit, dul yetim, öksüz, ana-baba ve gazi acısını… Hatırlayın!

Unutmayın ki hep onlar saldırdı bize, hep ilk kanı onlar döktü… Kırk yıldır PKK terörü ile meşru müdafaa içindeyiz Ortadoğu’ da…

Ama şimdi taktik değiştirdi Türk Devleti.

Futboldan bir misal vereyim size eğer anlarsanız; Artık defansı önde kuruyoruz!

Sınırlarımızın içine girmesin diye vahşet, rakibin sahasında tam saha pres yapıyoruz… Yerden kısa kısa, havadan uzun uzun…

Yani,“Allah’ını seven defansa gelsin yerine, Allah’ını seven forvete gelsin taktiği”

…

Niye mi kendimizi korumak için elbette…(Buradaki “kendimiz” kavramı hepimizi-varlığımızı ve geleceğimizi istinasız bir şekilde ifade eder. İmza yazar).

İsterseniz çekilelim, ne dersiniz? Kurulsun yine burnumuzun dibinde bir TERÖR DEVLETİ… Tamam yahu çekilelim…

Çekil ey Devletimiz, geri çekil…

Gel buraya, otur şurada hiçbir şey yapma. Olan bitene karışma! Sınırının dibine gelip yine sana saldıracaklarmış, boş ver aldırma…

Çünkü burası Lüksemburg, çünkü burası Finlandiya…