Tüm dünyayı kasıp kavuran virüs salgını, bir yandan can almaya ve can yakmaya devam ederken, siyasetin de kalitesizliğini ortaya koyuyor.

İktidarı ve muhalefetiyle, resmi kurumları ve sivil toplumuyla seferber olunması gereken koşullar içinde bile, bu mücadeleyi zafiyete uğratacak anlamsız bir çekişmeye tanık oluyoruz.

***

Daha önce de yazdık, böylesi koşullarda, yasalara aykırı olmadığı sürece, zorda olan yurttaşlara yardım etmek belediyelerin asli görevidir. Bu devletle çekişmek ve ona rakip olmak değil, merkezi iktidarın yapamayacağı veya zorlanacağı bazı alanlarda kamu hizmeti üretmektir. Belediyelerin kuruluş gerekçesidir bu.

Hangi partiden olursa olsun, belediyelerin çalışmalarını engellemek yasal da değil, ahlaki de değil. Anlaşılıyor ki, bu yardım ve dayanışma günlerinde belediyeler özellikle yoksul halkla daha yakın ve sıcak temas kurarak, merkezi iktidarın gücünü azaltacak şeklinde bir algı var.

***

Bu durumu bertaraf etmek için kullanılan dil, uzun zamandır iktidarın yararlandığı kutuplaştırıcı dil… Dinci ve milliyetçi politik dilin olmazsa olmazıdır bu… İç ve dış düşmanlar hep vardır… Güvenli bir yaşam ve ülke bütünlüğü için otoriterleşmek lazım, mesajı verilir böylece... Düşmanlar döneme göre değişir. Komünizm, Siyonizim, yerine göre emperyalizm vb. Bu iktidarın diline yerleşen düşmanlar ise FETÖ ve PKK… İktidar tarafından onaylanmayan herkes bu ifadelerle anılmaktadır.

Belediyeler olanakları ölçüsünde başarılı işler yaptılar doğrusu. Maske dağıtımından, yardım paketlerine, yardım kampanyalarından, evlere yönelik sosyal hizmetlere kadar birçok örnek ortada. Zaten bunu Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın’da ifade etti.

***

Belediyelerin bir kısmı bu işleri yaparken, işi biraz şova dönüştürdükleri yönündeki eleştirileri dikkate almakta yarar var. Bir süredir bu tutum, siyasetimize sıradanlaştı adeta. Belediye Başkanları çok fazla pop yıldız havasına bürünme gayreti içinde oldu. Her hareketi her adımı ile medyada yer alma çabası çok öne çıktı.

Projelerde, mesajlarda ve hatta yardımlarda Belediye bir kurum olmaktan çıkıp, Başkan’ın çok öne çıkması biraz abartıldı bana göre. Bunun istisnaları var şüphesiz ama afişlerde, kutlamalarda, etkinliklerde, konserlerde, akla gelebilecek her türlü belediye etkinliği başkanın adı ile duyurulur ve anılır oldu.

***

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın böylesi tutumlarına tepkili olan kitlelerin desteği ile göreve gelen belediye başkanlarının çoğu, adeta onu rol model almaktadırlar.

Belediye hizmetin yanı sıra demokrasi kurumudur. Her şeyden önce kurumdur. Kurum geleneği ve kültürünü hoyratça hırpalayan bu iktidara karşı, yeni bir siyaset anlayışının ortaya konabileceği en elverişli kurumlar belediyelerdir.

Belediye yönetimlerinde tek adamlık ve aşırı şovdan uzak durarak daha demokratik bir model geliştirilebilir.