Ümit YALDIZ
Ayinesi iştir kişinin…
20 Mayıs 2016 Cuma

Tarih 10 Nisan 2015… 7 Haziran seçimlerine yürüyen AK Parti’de listelerin açıklandığı tarih…

Ve bu sütunda ‘AK listeler ve bizim Binali’ başlıklı bir yazı yayınlandı.  Aynen şöyle demişim o tarihte…

“Siyaseti izleyen, yazan/yorumlamaya çalışan bir gazeteci olarak daha önce defalarca yanıtını aradığım soru ‘ahdi vefa’ duygusunun siyasetteki karşılığıydı. Siyasette vefa var mıydı? Yoksa Vefa İstanbul’da bir semt adından başka bir şey değil miydi?
Herhangi bir AK Partili’yi durdurun!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başlayın, Kınık İlçe Başkanı’na kadar…
Hatta mahalle temsilcisinden sade üyesine/seçmenine kadar…
Kim olursa! AK Parti 13 yıllık iktidarında ne yaptı? Neyi başardı? Diye bir tartışma başlatın.
Verecekleri 10 örnek varsa… 8’inde hatta 9’unda Binali Yıldırım’ın imzası vardır. Yaklaşık 20 bin kilometre duble yol! Onlarca yeni havalimanı…
Hızlı trenler… Yüzlerce kilometrelik tüneller…
Marmaray, 3. Köprü, 3. Havalimanı… Limanlar, marinalar…
İstanbul-İzmir otoyolu…
Kim ne derse desin! Türkiye’nin ulaşım altyapısı Yıldırım’ın bakanlığı döneminde çağ atlamıştır. Deseler ki bana AK Parti iktidarının en başarılı bakanı kimdir?
Listenin başına hiç düşünmeden Yıldırım’ı yazarım. Gerekçelerimi de sıralarım tabi ki…

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz çünkü...

Ve en başarısız bakanı kimdir deseler?
İlk sıraya Tarım Bakanı Mehdi Eker’i mi yoksa Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu mu yazayım diye birkaç dakika düşünürüm. Her ikisinin de sorumlu oldukları alanların çöktüğünü örneklerle uzun uzun anlatırım. Bizde Sezar’ın hakkı Sezar’a verilir çünkü… İyi insan olabilir Davutoğlu… İyi akademisyen, iyi milliyetçi, iyi Osmanlıcı… Ama ne yazık ki kötü bir Dışişleri bakanıdır. Sıfır sorundan sıfır komşuya, değerli yalnızlıktan, stratejik çaresizliğe kadar onlarca somut karşılığı var bu tezimin…”
*
Geliş şekli şık olmuştur, olmamıştır. Ama AK Parti ve Erdoğan bana göre 22 ay sonra doğruyu bulmuştur. En başından beri Erdoğan gibi ‘siyasetin’ yani partisinin kontrolünü bırakmayacağını açıklayan, Saray’a gitmeden önce 40 ilin başkanını değiştirip’ yerine gelecek genel başkanı/başbakanı seçen, vekil ve kabine listelerinde etkisi her daim hissedilen bir Cumhurbaşkanı için doğru isim katıksız şartsız itaatinin yanı sıra iş bitiriciliğiyle de göz dolduran Binali Yıldırım’dı. Erdoğan o tarihte ya parti içi/dışı dengeleri dikkate alarak bu gerçeği ‘es’ geçti ya da gerçekten göremedi. 
Sosyal medyayı sallayan o espri çok da yersiz değil... Hani ‘Bin deyince binecek in deyince inecek başbakan’ esprisinden söz ediyorum. Ancak bu durum Yıldırım’ın liderine/davasına sadakatiyle anlaşılabilir. Profiliyle değil…
Kaldı ki siyasi hayatı boyunca bu konuda birkaç önemli sınavdan da başarıyla geçmiştir.
İzmir Büyükşehir adaylığı bunlardan biridir mesela…
17-25 Aralık’ın yıkıcı atmosferinde gerçekleşen ve Erdoğan için en kritik, en hayati seçimin (10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı) arifesinde en yüksek oyu almaktır Yıldırım’ın görevi… 
Yakınlarının hatta bizatihi kendisinin hedef alındığı ‘yolsuzluk ve rüşvet’ haberlerine rağmen İzmir sandığından yüzde 36 oran ve 950 bin oy almak kritik bir başarıdır.
O tarihte 11 yıllık bakanlığı bırakıp, kırmızı plakadan inerek İzmir gibi ‘seçimin banko kayıp olduğu’ bir kentte belediye başkan adaylığını kabul etmek, lidere katıksız itaat ve yol arkadaşlığıyla anlatılabilir ancak... Sonrasında Cumhurbaşkanı başdanışmanlığıyla taçlandırılmış olsa da üçüncü dönem kuralı nedeniyle meclis dışında kalınan çok uzun altı ay… Kimin kaç kilo olduğunun tartıldığı, kimin adam kimin şalgam olduğunun görüldüğü önemli bir süreç… Ve en nihayetinde gelen başbakanlık…
Katılırsınız katılmazsınız. Seversiniz sevmezsiniz. Oy verirsiniz ya da vermezsiniz… Ama tüm bu serüvende Yıldırım, lideri Erdoğan ve partisi için doğru olanı yapmıştır. Kabinenin en başarılı bakanlarından biri olarak gerektiğinde ‘kırmızı plaka’dan inmeyi bilmesidir belki de Yıldırım’ı bugünkü daha önemli bir kırmızı plakaya bindiren…
Banko kayıp olan İzmir yerine banko kazanılacak bir şehir olan İstanbul diye diretebilir yahut gemileri yakıp, siyasi kariyerine ‘İzmir’de seçim kaybeden bakan’ yazdırmama pahasına nokta koyabilirdi. 
Ama o İzmir’de kaybetti ama mümkün olan en yüksek oyu aldı. Tam 950 küsur bin… 17-25 Aralık türbülansına yakalanan partisi ve 3 ay sonra Cumhurbaşkanı adayı olarak yarışacak olan lideri Erdoğan için çok önemli bir orandı bu.  Görev tamamlanmıştı.

Parlamenter sistemde başbakanlık ‘ödül olarak’ takdim edilen bir makam değildir. Katılıyorum.
Çünkü parlamenter sistemde başbakanlık makamı gücünü halktan yani sandıktan alır. Ama Türkiye’de kabul etmek zor olsa da fiili bir durum yaşanıyor. Cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle başlayan (10 Ağustos 2014) yeni durumun bir nevi başkanlık provası olduğunu biliyoruz artık.
Yeni durum güçlü cumhurbaşkanı uyumlu-çalışkan-icracı başbakan diye tanımlansa da ‘başbakandan’ kastın ‘başkan yardımcısı’ olduğunda hemfikiriz çoğumuz.
Siyaseti cumhurbaşkanının icraatı başbakanın yaptığı, başbakanın cumhurbaşkanının yardımcısı gibi çalışacağı bize has bir model…
İstanbul Şehir Hatları Vapurları Genel Müdürlüğü’nden bu yana beraber yol yürüdüğü ve her fırsatta ‘ustam’ diyerek hiyerarşik konumunu belli ettiği Erdoğan için Yıldırım kuşkusuz en sorunsuz çalışacağı isimdi.

Gelelim Yıldırım’ın başbakanlığının İzmir için sonuçlarına… En az memleketi Erzincan kadar hatta daha önemli sonuçlar doğuracağına inanıyorum Yıldırım’ın başbakanlığın... 60 yıl sonra İzmir vekili olan birinin başbakan olması tarihi açıdan ele alınacak olsa da Yıldırım’ın başbakanlığında Ankara bürokrasisinin İzmir’e yönelik şaşı bakışında önemli bir değişiklik olacağı kanaatindeyim.
İzmir’in AK Partili vekillerinin yürüyüşü bile değişmiştir dünden bu yana…
Telefonlarına ilk çalışta çıkılacak bir dedikleri iki edilmeyecektir en azından… Bürokrasi İzmir’e daha pozitif ayrımcı bir yaklaşım sergileyebilir. Çünkü başbakanın karnesi memleketi Erzincan’ın yanı sıra seçim bölgesi İzmir’den notlarla dolacaktır.
Öte yandan ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun da İzmir milletvekili olması burada yaşanan rekabetin dozunu arttıracaktır. CHP’li belediyeler için de ‘çiçek-böcek’ dönemi bitmiştir.
Yıldırım gibi icraatçı bir başbakanın AK Parti adına kentin kilitlerini açma ihtimali, kenti çantada keklik gören anlayış için büyük en büyük tehdittir. CHP’li belediyeler kalan üç yılda söyledikleriyle değil yaptıklarıyla halkın kantarına çıkacaklardır.
Ve 1 Kasım öncesi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nu kast ederek, “İzmir için elinden tutup gerekirse bakanlıkları kapı kapı dolaştıracağım. Ankara ve İzmir kavga ediyor algısını yıkacağım” diyen Yıldırım artık bu konuda çok daha önemli bir sınav verecektir.
İdeolojik kavgalardan özellikle kaçınan Yıldırım’ın kentte oturan “İzmir’i cezalandırıyorlar” algısını yıkmayı başarması partisi adına başarıya giden yolu kısaltabilir. Bu açıdan 2019 seçimlerinin başkenti şimdiden bellidir.
Sonuçta başbakanın ve de ana muhalefet liderinin İzmir milletvekili sıfatı taşıması bile kenti Türkiye siyasetinin merkezine yerleştirmeye yeter. Mücadele alanı İzmir olan bu rekabette her şekilde İzmir kazanacaktır.
Yeter ki ne istediğini bilsin ve de yumruğunu tek bir noktaya vurabilsin.

DEVAM EDECEK…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
muhalif 20 Mayıs 2016 Cuma 15:36

7 haziran seçimlerinde 3 yıllık dönem kuralı nedeniyle aday olmayıp koltuğunu bıraktı. yani isteyerek değil bir zorunluluk.7 hazirandan sonra erken seçim kararı alınıp 1 kasım seçimlerinde 3 dönemi atlattığı için tekrar izmirden aday olup seçildi. yani AKP. İZMİRDE 1. PARTİ OLMASA DA BİR OYU VAR, SN.YILDIRIM DAHİL KAÇ MİLLETVEKİLİ SEÇİLDİ. BUNU GÖZ ARDI ETMEMELERİ GEREKİR.AKP. için yerel yönetimleri almakta önemli ama işte insanın her isteği olmuyor.ayrıca bakanlığının yaptığı yatırımlarının çoğu istanbula yapılan yatırımsn yıldırım, İstanbul-izmir otoyolunun İstanbul-bursa otoyolu olmadığını göstermesi gerekir.izmir-aydın otoyolunun devamı aydın-denizli, denizli-antalya ihalesi bile yok. sn.zeybekçide mi bu konuda yetersiz kalıyor? 14 yıllık bir AKP. iktidarı var önümüzde,ankara-izmir YHT.ninde 1017 ye yetişmesi mümkün değil, 2017 ye 1yıl kaldı. teşviklere ise hiç değinmiyorum..

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva