Dr. Berna BRIDGE
Öğretmenler günü ve öğretmeni itibarsızlaştırma
26 Kasım 2013 Salı

Pazar günü Öğretmenler gününü kutladık. Benim için herhalde 365 günün en keyiflisi… Elektronik mühendisliği gibi zor edinilen bir mesleği bırakıp 32 yılımı verdiğim, tutkuyla bağlı olduğum mesleğim, öğretmenlik, eğitimcilik ve yılda bir gün bile olsa anımsanmak…
Bu yıl Pazar gününe denk geldi. Okuldaki tüm ilçeyi kapsayan töreni idare etmek için sabah erkenden hazırlandım, yola çıkmak için kapımı açtım. Günün en güzel sürprizi beni kapıda bekliyordu… Sitemizin güvenlik görevlileri ve bahçıvanından bir buket çiçek… kapımın önünde… hani insan 32 yıl içinde çalıştığım Amerikan Koleji, Deniz Koleji, Yüksek Teknoloji ve Dokuz Eylül Üniversitesi, buralarda yetiştirdiğim öğrencilerimden, yetiştirdiğim onca genç öğretmenden bekliyor ama bu çok hoş, tatlı bir sürpriz oldu güne başlarken… Sağolsunlar, varolsunlar, bu incelikleriyle…
Her yıl olduğu gibi kutlamalarımızı yaptık, tüm ilçenin öğretmenleri birlikte yedik, içtik, kutladık, öğretmen olduğumuzu iliklerimize kadar hissettik… tabii konu, sohbet yine eğitimdi, eğitimdeki yıpratıcı, örseleyici sorunlardı…
Kapatılmaya çalışılan dersaneler, 4+4+4 uygulaması, geçen yıl bir yaş erken okula başlatılan çocuklar, sürekli değişen yönetmelikler, sürekli değişen sistemler, e-okul problemleri, en önemlisi de Milli Eğitim tarafından sürekli itibarsızlaştırılan, bıçaklanan, öldürülen, soruşturulan öğretmenler…
Hangi biriyle başlayım? Gün öğretmenleri anma günü olduğuna göre itibarsızlaştırma konusundan başlayım. Alo hatları, internet, vb aracılığıyla bir teşekkür, vefa, incelik kültürü değil bir şikayet kültürü gelişti ülkemizde. Öğretmenler sık soruşturmalardan, dahası soruşturmaları yapan müfettiş ve muhakkiklerin kibar olmayan, aşağılayıcı tarzlarından çok yorulmuş, örselenmiş… Artık derste öğrencilere söz geçiremez olmuşlar. Toplumun alışık ve hazır olmadığı serbest üniforma ile özellikle kalabalık liselerde öğrenciler öğrencilikten çıkmış, söz geçirilemez hale gelmiş. “Artık ucunu bıraktık, derste,bahçede yanlışı olan öğrenciyi eğitmek için uyarsak biz soruşturma geçiriyoruz, biz ceza alıyoruz” diyorlar. Öğretmeni, bu ülkenin elit, eğitimli gurubunu itibarsızlaştırma…  
Dersaneler; yazılı ve görsel basında epey yer aldı, artık tüm Türkiye biliyor ki bu karar eğitimi iyileştirmekle ilgili bir karar değil, siyasi bir çatışma… ayrıca şu anki sınavlarla donatılmış yarış sisteminde dersanelerin de yeri var… 4+4+4 konusu ise tam 8 yıllık ilköğretime alışmıştık, şimdi yine tüm sistemler değişti. Ne aileler, ne çocuklar, ne de öğretmenler alışamadı. Sık sık değişen yönetmelikleri takip iyice zorlaştı, bezdirdi…
En ağır konu ise e-okul. Eski sistemde not fişleri elle yazılır, öğretmen kendi imza ederdi. Şimdiki sistemde öğretmen notu e –okula girdikten sonra şifreye sahip olan herhangi bir kişi notu değiştirme gücüne sahip. Ve öğretmen notu girdikten sonra tekrar dönüp dönüp kontrol etmezse gözden kaçması çok kolay. Samanlıkta iğne aramak gibi. Peki, şifreye ulaşmak zor mu? Hayır, bu şifre il, ilçe milli eğitimden okuldaki yöneticilere kadar herkes tarafından bilinir. Bir öğrencinin tesadüfen şifreyi masada görüp alması da olmayacak bir iş değil. Yani suistimale çok açık, kontrolü çok zor bir sistem… Peki, gerekli miydi? Öğretmenin dolma kalemle yazdığı not fişi yetersiz miydi? Hayır, gayet yeterliydi. Bizim ülkemiz gibi notun, sınavın baskısının her an hissedildiği ve suistimallerin çok olduğu bir ülke için kontrolü çok zor, haksızlıklara çok açık ve yanlış bir sistem.   
Sıkıntılar çok, ama bana gelirsek, ben elektronik mühendisliğini 22 yaşımda bırakıp, önce İngiltere’de başladığım ve ülkemde bir yanda çocuklarımı büyütürken kesintisiz sürdürdüğüm eğitimcilik mesleğimde her gün çok mutluyum. Ne kadar itibarsızlaştırmaya çalışsalar, uğraşsalar bile bir dostun “altının üzerine çamur atsalar bile o vasfından kaybetmez” sözleriyle biz öğretmenler dimdik ayakta, alnımız ak, başöğretmen Atamızın izinde öğrencilerimizin arasında mutlu ve umutluyuz… 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Böyle mi olacaktı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Ben böyle inanıyorum!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva