Resmi gazetede 29.12.2012 tarihli ve 28512 sayıyla yayınlanan yönetmelik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, kabul edilebilir risk seviyesi, iş güvenliği yasası , önleme, ramak kala olay, risk değerlendirilmesi ve tehlike maddelerini uygulama alanına sokmaktadır. İşveren, çalışma ortamının ve çalışanların sağlık ve güvenliğini sağlama, sürdürme ve geliştirme amacı ile iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapar ve yaptırır. Bu yasanın kesin hükmüdür.
Çalışanların bilgilendirilmesi, risk değerlendirme rehberliği de ana konulardandır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasası 1 Ocak 2013’te yürürlüğe girdi. Risk değerlendirmesi yapmayan işverenlere de para cezası getirildi. Bunlar kalıcı çözümler değildir. Önce temel eğitimde bunları çözeceksin. Yani Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu işi ben yaptım doğrudur bilgeliğiyle hayata geçirmeye çalışmaktadır. Ölen emekçilerin hepsinin ruhları Bakanlık koridorlarındadır. Bu konulara Belediyelerin hiç bir dahili yoktur.
AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN dönüştürülmesi hakkında Kanun 16.05.2012 ve 6306 sayı ile çıktı. Uygulama yönetmeliği de 04.08.2012 tarih ve 28374 sayıyla yayınlandı. Yönetmeliğin amacı riskli yapıların değerlendirilmesi, itiraz, planlama ve teknik heyetin görevlendirilmesini kapsamaktadır.
Yönetmeliğin 17. Maddesinin 5.Fıkrası Vatandaş lehinedir. ‘’ Dayanıklı ve Yaşam Kalitesi yüksek bir çevre oluşturulmasına katkı amacıyla parsellerin birleştirilmesi şartı ile imar hakkı artışı verilebilir’’. Ama gene bakanlık onayıyla bu maddeyi planlamalarında vatandaş lehine ısrarla kullanabilirler.
Bu maddeyle kentsel yenilemede vatandaş lehine katsayı artar ve ikna olması kolaylaşır. Bakanlık da bu işin altında kalır. Uygulama yönetmeliği çıkalı iki yıl oldu. Vatandaş lehine yukarıdaki maddelere göre, Belediyeler kaç alan planlamışlar, kaç planlama Bakanlık’ta beklemektedir? Bu konuda İzmirli’nin bilgiye ihtiyacı vardır.
1994 bizzat yazdığımız ‘’Türkiye’nin imar planı yapılacaktır ‘’ diyen CHP programına uyarak, CHP’li Belediyelerde kentlerinin tümünün risk açısından, kalite ve çevre açısından planlamaları yapıp Bakanlığa göndermelidirler.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu planları onaylamıyorsa, O zaman‘’ Deprem ve Doğal afetlerle insanları öldürme Bakanlığı‘’ konumuna düşer. İzmirliler de gerekli tepkileri gösterir.
Bu kanunun gündemde kalması için; Mimarlar, Mühendisler, Şehir Plancıları, çevreciler, sivil toplum örgütleri görev üstlenmelidir. İzmir 1. derece deprem bölgesindedir. Deprem ve doğal afetler kentinde insanları korkuyla yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur.
Yazdır
Önceki sayfa
Sayfa başına git
Künye
İletişim
Facebook
Twitter
Google+
RSS
Sitene Ekle
Günün Haberleri