Tayfun MARO
Halil İbrahim Sofrası
4 Mart 2023 Cumartesi

Helalleşme çağrılarından sonra Halil İbrahim Sofrası…

Dini motiflerle güçlendirilen toplumsal alanınkimlik siyasetiyle derlenip toplandığı bir “ikinci yüzyıl” hikayesi…

Kendisine asla o kareler içinde yer aramayanların öfke ve hüzünle baktıkları siyaset manzaraları…

Nicelik olarak mini minnacık dört sağcı siyasi parti ve islamcı iktidar karşısında yüzde yirmi bandına yerleşmiş ana muhalefet… Giden İYİ Parti’nin boşluğunu muhtemelen HDP dolduracak.

Güçlü “Ortak Program” ile bir yıldır topluma Türkiye’nin yeni Dünya düzeninde yerini ve inşa programını anlatmak yerine kişi kültünü öne çıkarmanın bedelini ödüyoruz. “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”gibi muğlak bir vaat dışında her şey kişi kültüne odaklı.

Altılı Masa’da huzur olmadığı zaten uzun zamandan beri biliniyordu. Sonunda, İYİ Parti koptu.Ortada bir başarı öyküsü falan yok. Halil İbrahim Sofrası, ha bir eksik ha bir fazla…

Kıyametler kopuyor. CHP’liler diyor ki “biz size iyilik yaptık, hadi bakalım, diyetini ödeyin!” Akşener’i nankörlükle suçluyorlar. Yanı sıra, Meral Akşener’in faşist olduğunu bir anda hatırlayıverdiler.

Ne ki bu ayrılığın Millet İttifakı’ndan ziyade Cumhur İttifakı’nı rahatsız etmesi muhtemeldir. Cumhur İttifakı’nda dengeler değişebilir.

Erdoğan’ın oylarında depremle birlikte ortaya çıkan aşınma, seçim sonuçlarını belirleyecek düzeyde. Ancak, Erdoğan’a duyulan güvensizliğin Kılıçdaroğlu’nun liderliğini yaptığı Millet İttifakı hanesine oy olarak kaydedilmesi pek olası değil. Buna karşılık, bağımsız hareket eden İYİ Parti ve Meral Akşener bu oyları pekâlâ alabilir.

Öte yanda, Doğu-Batı hattında gerilen Türkiye’de Biden yönetiminin ve AB’nin öngördüğü değişim ve dönüşüm politikalarını Meral Akşener’in milliyetçi tabanına anlatma ihtimali pek yoktu.

Emperyalist dedikleriyle politik birlik, solcuların içine siniyor olabilir; fakat sağda Batı karşıtı eğilimler çok güçlü.

Belirsizlik çok fazla. Doğru okumalar yapmak eni konu güçleşti. Olanı biteni anlamak için sakinleşmek gerekiyor.

“İkinci yüzyılda İkinci Kemal” zırvalarıyla ortalığa dökülen naif amigoların cüreti insanı korkutuyor. Gerçeklikle bağlar iyice zayıfladı.

Meselemiz Kemal Bey değil, Türkiye.

Süreci doğru yönetmek için çaba harcayacak siyasetçilere ve ülke yararını önceleyen siyasi yaklaşımlara şiddetle ihtiyaç var.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Böyle mi olacaktı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Ben böyle inanıyorum!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva