“Gıda Sektöründe Kooperatifler Neden Öne Çıkmalı ve Nasıl Desteklenmeli?” adlı yazılarımda özetle kooperatif sektöründe elde edilen artı değerin üreticide kaldığını, ortaklık payı ne olursa olsun her kişinin bir oyu olduğunu, koop’ların birey ya da toplulukları tekelleşme ve yabancılaşmaya karşı koruduğunu, buna karşılık şirket yönetiminde bireylerin sahip oldukları sermaye payına göre egemenlik kurduklarını ve de Köy-Koop’ların desteklenmeleri için yapılması gereken konuları işlemiştim.
Diğer yandan yazılarımda, tüketicinin gıdaya ödediği paranın çok az bir kısmı üreticiye giderken gıda fiyatlarının belirlenmesi gıda tekellerinin denetimine girdiğini, örneğin tarlada 2.62 lira olan pirinç markette 7.73 liraya, 2.26 lira olan nohut 6.51 liraya pazarlanıyor.
Bu yazımda ise “Gıda Üreten Kooperatifler İle Tüketiciler Arasındaki Bağ Seçenekleri” üzerinde duracağım.
Gıda Üreten Kooperatifler İle Tüketiciler Arasındaki Bağ Seçenekleri
Kooperatif Birim Satış Yerleri
Tarımsal amaçlı kooperatiflerin ürettikleri ürünler, kendi birim satış yerlerinde pazarlanabilir. Bu bağlamda, Türkiye’nin birçok il ve ilçesinde kooperatifler birim satış yerleri kurmuş bulunmaktadır. Ancak bunlar henüz emekleme aşamasındadır.
Tüketici bağlantılı Kooperatif üretimi
Kooperatifler doğrudan tüketici gruplarıyla kurmuş oldukları ağlarla, bu bağ internet bağlantılı da olabilir-pazarlayabilirler. Türkiye’de bunun küçük de olsa örnekleri vardır.
Tüketim kooperatifleri bağlantılı kooperatif üretimi
Kentlerde örgütlenmiş tüketim kooperatifleri, gıda üreten kooperatiflerle bağlantı kurarak aracısız gıdaları pazarlayabilirler.
Belediye bağlantılı kooperatif üretimi
Belediyeler sosyal amaçlı çalışmaları kapsamında yoksul katmanlara erzak dağıtarak yiyecek desteğinde bulunmak amacıyla kooperatif ürünlerini talep edebilirler. İzmir ilinde bunun güzel örnekleri vardır.
Belediyeler, geçmişte olduğu üzere ,örneğin tanzim satış yerleri gibi, belediyeler doğrudan ağırlıklı olarak gıda ürünlerini pazarlayan satış birimleri kurabilir ve ürünleri gıda üreten kooperatiflerden alabilir.
Devlet bağlantılı kooperatif üretimi
Devlet ve bu bağlamda Mili Eğitim Bakanlığı, okullarda uyguladıkları süt desteğini kooperatiflerden alabilir. Diğer yandan gıda ürünlerinde fiyatları tüketici ve üretici lehine denetlemek için kooperatif ürünlerinin alıcısı olabilir ve kendi kurduğu satış birimlerinde bunları doğrudan tüketicilere ulaştırabilir. Örneğin Et ve Süt Kurumu aracılığıyla bu işlevi yerine getirebilir.
Öğrenci bağlantılı kooperatif üretimi
Kooperatifler, gıda ürünlerini hızla tüketiciler ulaştırabilmek amacıyla öğrencilerden oluşan bir ağ oluşturabilir. Örneğin pastörize süt dağıtımı bu şekilde gerçekleştirilebilir. Bu ağ, aynı zamanda öğrencilere maddi bir destekte sağlar.
Semt pazarları bağlantılı kooperatif üretimi
Semt pazarlarında gıda üreten kooperatiflere belediyeler tarafından yer sağlanabilir. Bu şekilde de kooperatifler doğrudan tüketiciler ulaşabilirler.
Özetle tarımda üretici ile tüketici çıkarları açısında en doğru bağ kooperatifler ile kurulabilir. Küçük çiftçiyi olduğu kadar orta ölçekli çiftçiyi mağdur etmeyecek, kendine yeterli, sürdürülebilir bir tarımsal büyümeyi sağlayacak tek yol kooperatifçiliği geliştirmekten geçiyor.
Avrupa Birliği ve dünya genelinden de bilgi verelim. Avrupa Birliği tarım politika ve stratejilerinde kooperatiflerin başat ağırlığı var. Tarımsal üretimin yaklaşık yüzde 70'ini kooperatifler yönlendiriyor. Dünyanın en büyük 300 kooperatifi 1.6 trilyon dolar gelir sağlıyor. Kooperatifler dünya genelinde 100 milyon kişinin de ekmek kapısı.
İki önemli not:
Tayfun Özkaya Hoca, “Kooperatifler Kapitalist Sisteme Hizmet Etmemeli” adlı yazısında iki önemli noktaya işaret ediyor.
Birincisi “ Kooperatifler kapitalist sistemin sınırları içinde kalmayı kabul ederlerse çiftçiler ve tüketiciler için bir kurtuluş söz konusu olmaz…. Sistemin içinde oyununu oynamaya çalışan kooperatifler büyüseler, devleşseler bile ne çiftçiye ne de tüketiciye yararlı olamıyorlar..”
İkincisi ise şu; “Dünyada şu anda çokuluslu şirket gibi çalışan bazı şirketlerin kökende kooperatif olduklarını biliyoruz .Üretim ve pazarlama yöntemleri ne insana ne de doğaya dost değil. Bu durumun farkına varan bazı kooperatifler yeni bir yol seçiyorlar. Bu kooperatiflere ekolojik kooperatifler deniyor. Fransa’da bunlar kendilerine biyo-kooperatif demekte. Sütü örnek almaya devam edersek bu kooperatifler yoğun yem (fabrika yemi) yerine meraları tercih ediyorlar. Merayı güçlendirmeye çalışıyorlar. Böylelikle hem yem masrafları düşüyor hem de süt veya peynir insan sağlığına çok yarayışlı bir hale geliyor….Ekolojik kooperatifleri (veya biyo- kooperatifleri) merak eden kooperatifçi var mı acaba?”