Tayfun MARO
Gerçeğin bilgisinden gittikçe uzaklaşıyoruz...
19 Temmuz 2016 Salı

“Ezanları susturan darbelerden, darbeleri susturan sela seslerine…” Diyanet İşleri Başkanı böyle saçmalıyor. Oysa bu ülkenin belleğinde ezan susturmuş darbe yok. Ama Türk-İslam sentezini ihya eden 12 Eylül darbesi var. 
Gülen cemaatinin önünü açan, 12 Eylül darbesidir. Özal ile başlayan ve Erdoğan’ı iktidara taşıyan vahşi kapitalist süreç de 12 Eylül’ün eseridir.

Darbe püskürtüldü! Rivayet böyle…
Devletin kurumlarını ve halkı hedef alan aşağılığın da aşağılığı bir saldırıya tanık olduk.
Görünen o ki, bir din grubu diğer din grubunu iktidardan düşürmek istedi. Cemaat, ordu içindeki etkinliğini kullanarak bir kalkışma denedi. Olmadı. Bu tür kalkışmaların başarılmışlığı zaten yok. 
Ve bunu bilen İktidar ve muhalefet çevreleri, olan biteni, gerçekten ordu yönetime el koyuyormuş da toplum tarafından engellenmiş gibi göstererek, çok tartışmalı bir tutum sergiledi. 
Oysa kafası kopuk tavuk gibi oraya buraya saldıran bir grup askerin bir miktar can yaktıktan sonra tükeneceği görülüyordu. Nitekim yer yer halka ateş açtılar, bazı kurumları bastılar, Meclis’e bomba attılar ve bittiler. Bu bir darbe girişiminden ziyade, kör bir kalkışma gibiydi.
Şayet TSK tarafından emir-komuta zinciri içinde yönetime el koyulsaydı, ortaya çok daha farklı sonuçlar çıkabilirdi. 

Bu tuhaf darbenin yol açtığı ilginç bir gelişme oldu; kanımca, ömürlerinde bir dakika bile demokrat olmamışların ‘demokrasi nöbeti’ tutması, bir miktar ironik olmakla birlikte, iyi bir başlangıçtı. 
Bir yönetim biçimi olarak demokrasiyle arası hiç de iyi olmayan İslamcıların “15 Temmuz Demokrasi Bayramı” ise, daha ziyade mizahçıları ilgilendiren bir durum olmalı.
Trajikomik olan ise, yirminci yüzyıl mahreçli darbeyi, bu yüzyılın insanı kavramakta zorlandı. Dolayısıyla, darbe girişimi, darbecilerin istediği etkiyi yapamadı.

Bir darbe vakası yaşadık. Ve bu darbeye benzemeyen darbe girişimi, Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürdü. Erdoğan hem içeride hem dışarıda hata üstüne hata yapıyordu. Tükeniş emareleri ortaya çıkmaya başlamıştı. İsrail ve Rusya ile teslimiyet kokan ilişkiler, Suriye ile başlaması muhtemel netameli ilişkiler, Suriyeli göçmen sorunu ve ekonomide ortaya çıkan iç karartıcı tablo…
Tam da tabanını nasıl konsolide edeceğini bilemezken, altın tepside sunulan bu imkan Erdoğan’a ülkeyi adeta armağan etti. Cami ile sokak arasında oluşan gerilim hattında, ülke gerildikçe geriliyor.
İslamcı cenahı tutmak o kadar da zor değildi ama merkez sağdan AKP’ye gelen muhafazakârları tutmak enikonu zorlaşmıştı. İşte zor zamanda imdadına yetişen darbemsi kalkışma sayesinde; İslamcıları, muhafazakârları, milliyetçileri; “cami-sokak- şiddet” sarmalında bir arada tutabilecekti.
Fakat şu gerçeği de teslim etmek gerekir; Bu kalkışma, Erdoğan’ın kurgusu değil; sadece, dinamiklerin Erdoğan’a bir takım imkânlar sunması söz konusu.

Türkiye’nin tartışması gereken bir mesele var. Bir cemaat işi bu noktalara vardırabiliyorsa, siyasallaşan din gruplarının durumu ne olacak?
Muhtemelen, sivil ve askeri bürokrasi içinde yuvalanan Gülen cemaati tasfiye edildi veya ediliyor. Peki, Erdoğan’ın yaslandığı siyasal islamı savunan diğer din grupları ne olacak? 
Erdoğan’ın başkanlık sistemini sünni grupların desteğiyle kuracağı bir vakıa. Selefi hareketin Cumhuriyet Aydınlanması ile hesaplaştığı da kimsenin meçhulü değil. Erdoğan’ın aziz dostları Arap liderler, laik Türkiye Cumhuriyeti’nden ve Atatürk’ten nefret ediyor.

Sokağa çıkan Erdoğan yandaşları, kuşkusuz içlerinde demokrasiyi içtenlikle savunanlar da var, Erdoğan’ın kurmakta olduğu sünni otoriter rejimi alkışlıyor. Meydanlarda, yeni rejimin gelişi kutlanıyor. Erdoğan’a “Öl de, ölelim!” diye seslenen kalabalıkların neden demokrasi meselesi olsun?

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
19 Temmuz 2016 Salı 22:23

Lombak , milliyetçiliği ayaklar altına alıyorum diyen kim ?

Yorumu oyla      11      5  
mehmet f.yavuz 19 Temmuz 2016 Salı 18:25

"...Altın tepside sunulan bu imkan Erdoğan’a ülkeyi adeta armağan etti..." İşin/durumun özeti yukarıya aldığım bu cümlenizdir. "İş bilenin kılıç kuşananın" veya "Atı alan Üsküdar'ı geçti" veya her neyse...Geçmiş olsun.

Yorumu oyla      11      5  
Lombak 19 Temmuz 2016 Salı 11:05

AKP-MHP-CHP arasında uyum ve diyalog kanalları açık olmalı. Hepimiz Türk milletiyiz. Laikçi-dinci-kafatasçı, bunlar suni ayrımlar.

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Böyle mi olacaktı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Ben böyle inanıyorum!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva