"Hanenize ay doğdu mu?"

"Üç vakte kadar sevdiğinize kavuşacak mısınız?"

"Bak bütün ünlüler o falcıya gidiyor..."

"Bilmediği bi'şi yok hayatım... Bak bizim Hüsnü'nün falında anahtar gördü, geçen hafta araba aldık..."

Bu diyaloglar hayatımızın parçası oldu...

Çünkü...

Milletçe "fal baktırma" hastalığına yakalandık...

Ve ne yazık ki, ilacı yok...

Terapistlerin yerini "falcılar" aldı...

"Fal Kafe"ler, dolup dolup boşalırken, Sosyal Medya'da falcılık tavan yapmış durumda...

Hele bi'tanesi coşmuş durumda... Baba koltuğuna kurulmuş beline kadar sakallı, sarıklı ve cüppeli adam fotoğrafının altında şunlar yazılı:

"5 adet nazar muskası, 5 adet cin mektubu ve 5 adet aileiçi muhabbet ayeti, kargo dahil sadece şu kadar lira... Altında da kocaman bir telefon numarası... Emin olun, geceyarısı dahil o telefon hiç susmuyordur!

Yani iş bu kadar çığırından çıkmış durumda...

Oysa...

Bilir misiniz ki, Türkiye'de fal bakmak ve dahi baktırmak suç!

Bana inanmıyorsanız, açın bakın...

Kanun Numarası: 677...

Madde 1: Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde; falcılık, büyücülük, üfürükçülük ve gaipten (bilinmezden) haber vermek ve murada kavuşturmak maksadıyla nüshacılık (muska yazmak) gibi unvan ve sıfatlara ait hizmet ifa ve kisve iktası memnudur (yasaktır)...

Bu nedenle, yasa yürürlükte olduğu için "falcılık" resmen suçtur!

Şimdi diyeceksiniz ki, "Bazı falcıların, medyumların vergi levhası var..."

Yerden göğe haklısınız...

Ama, burası Türkiye... Olmazı, olur yapmakta üstümüze yok...

Nitekim, Maliye Bakanlığı, medyumluğu "serbest meslek" sayıp, gelir vergisine tabi tutuyor... Böylece duvara "vergi levhası"nı asan bacım ya da dayım bir anda "resmi falcı" oluveriyor...

Peki, kanun maddesi çok açık; "Bu işi yapmak yasak"tı, n'oldu?

O'nun da yolunu bulmuşlar...

Belki inanmayacaksınız ama...

Vergi Usul Kanunu'nun dokuzuncu maddesi şöyle diyor:

"Konusu suç olması onun vergilenmesine engel teşkil etmez!"

Yok artık...

O zaman evlere giren hırsızlar da birer "vergi levhası" alsın...

Bu yüzdendir ki...

Falcılık, üfürükçülük aldı başını gitti, gidiyor...

Elin adamına göbeğini açıp dua yazdıran kadınların sayısı arttıkça...

Günde bilmem kaç kere kahve içip, fincanın fotoğrafını çekerek yolladığı internet sitesinden sabırsızlıkla cevabını bekleyenler çoğaldıkça...

Bir mönü karşılığı Kafe'de tarot açtıranlar bu alışkanlıktan vazgeçmedikçe...

Size, bize, hepimize...

"Hayırlı işler..." dilemekten başka bi'şi kalmıyor...

Sonsöz: "Çaresiz, o üç vakte kadar diye başlayan falları dinlemeye devam edeceğiz..."