Harun ÖZDEMİR
Cemaatin örgüte dönüşme evresi
12 Ağustos 2016 Cuma

Fethullah Gülen; 12 Eylül 1980’e kadar kişisel gelişim yolculuğunda kritik aşamayı geçmişti! Genel kültürü, kullandığı dil ve üslup, benim diyen hocaların çok üstündeydi. İlk, orta ve liseyi dışarıdan bitirmişti. Hocası yoktu ama o herkese hoca olmaya adaydı! Daha o zamanlardan dini çevrelerde adını duymayan kalmamıştı.

1977’de Yüksek İslam Enstitüleri, yurt çapında yapılan boykotlar ve gösterilerle Akademi olmak istiyordu. Gülen’in talebeleri ise bu boykotu kırarak dikkat çekmişlerdi.

Gülen’in FETÖ’ye varıncaya kadar uyguladığı strateji değişmedi: “Müesses nizamla, gizli servislerle, masonlar ve sermaye ile uzlaşmak için kapıları sonuna kadar açık tutmaktı…”

Denilebilir ki Gülen; “büyük güçlerin” İslâmî camiada en güvendiği kişiydi!

Siyasal İslâm’ın panzehiri olmaya aday en güçlü kişiydi!

*** 

Abartılı yorumları bir kenara bırakarak sakince düşünelim:

Devletin ve Batı ittifakının Gülen gibi dini liderlere ihtiyacı vardı: Zira; 1960,70 ve 80’li yıllarda İran İslam Devrimi ve Komünizm büyük tehlikeydi. Gülen; uzun süre yerli ve yabancı servisler ve localar tarafından bu amaçla korundu ve kollandı.

Aynı şekilde korunan ve kollanan başka hocalar da vardı…

Ama hiçbiri Gülen kadar 'kabiliyetli' değildi!

***

1987 yılı Öcalan ve Gülen için dönüm noktasıydı. Her iki hareket de ya tasfiye edilecek ya da içerik ve istikamet değiştirerek yola devam edecekti.  

1987’de İran Cumhurbaşkanı Rafsancani, devrim kutlamaları için Türk gazetecileri Tahran’a davet etmiş ve toplantıda açıkça:

“…İran’ın hiçbir ülkeye devrim ihracı çalışması yoktur… Kimse bizim adımıza yazmasın, konuşmasın, örgütlenmesin…  ”demişti.

İran İslam Devrimi, Irak savaşında aşırı bir güç kaybına uğramıştı. Ekonomisi bozulan İran, dış dünyaya devrim ihraç edebilecek durumda değildi. Bu durumda Türkiye’de PKK gibi Kürtçü hareketlerle, Gülen gibi ılımlı İslâmi hareketlere de gerek kalmamıştı!

Ne yazık ki; “derin akıl” denilen zavallı sığ düşünce, PKK’yı “Kürtlerin modernleşmesi”, Gülen gibi ılımlı İslâmcıları da “modernist ve Batı ile uyumlu İslâmi hareketler” olarak desteklenmesi gündeme gelir. Tartışma uzar, sonunda Öcalan Suriye’ye gönderilir.

Erbakan tehlikesi bertaraf edildikten sonra da Gülen ABD’ye rehin verilir!

Gülen büyüyecek, hem de hiçbir Türkün aklından geçiremediği kadar büyüyecekti!

Müttefiklerimiz bunu istiyordu.

Belli ki, Ehl-i salib, İslâm’a karşı değildi! Vatikan, boşalttığı yerleri finalden FETÖ’ye dönüşen örgüte bırakmak istiyordu. Yeter ki, arada güven olsundu! Gülen faktörü çok önemliydi ve bu nedenle de ABD’ye rehin verilecekti!

28 Şubat’ın haşmetli paşaları ABD’ye “Evet!” dediklerine göre, Gülen büyüyebildiği kadar büyüyecekti.

Önünde hiçbir engel yoktu!

***    

Gülen; Özal döneminde odasındaki Türkiye haritasını indirip Osmanlı haritasını asmıştı! Özal rahmetli olduktan sonra duyduk ki, Osmanlı haritası da kaldırılmış, yerine Dünya Haritası asılmış!

Yurt dışında, T.C.’nin büyük elçilik sayısından fazla okul açan ve şirket kuran örgütün, Türkiye ve Osmanlı Haritalarına takılıp kalması beklenemezdi.

Gülen ve örgütü, 17-25 Aralık 2013’e kadar hiçbir konuda geri adım atmadan ve mevzi kaybetmeden, hep ilerledi! O kadar ilerledi ki sonunda uluslar arası bir güç ve olgu haline geldi!

***

Gülen ve örgütü açısından Ak Parti dönemi çok daha farklı oldu!

Şöyle ki; Özal döneminde 1 koyup beş alan örgüt, Ak Parti döneminde hiçbir şey koymadan 20 alıyordu!

Nasıl oldu demeyin!

Aynen böyle oldu!

1 koymadan 20 alıyordu!

Ak Parti döneminde her alanda Milli Görüş - Adil Düzen geleneğinden gelenler vebalı gibiydi. Söz konusu İzmir ise buna nefret ediliyordu da denebilirdi.

Örgüte gelince;

Allah razı olsun, yetişmiş tek insan kaynağı cemaatte!” deniyordu!

Namaz kılıyorlardı (sanki Milli Görüşçüler puta tapıyorlarmış gibi!)… ayrıca ekiplerdi… Dünyayı biliyorlardı ve devletle de uyumlulardı… 

Ehliyet ve liyakat mi dediniz, bunun ne işe yaradığını bilen yoktu!

Atatürkçü mü, solcu ve Alevi mi… dediniz, Allah korusun! Onların vergi vermesi ve askerlik yapması kimsenin umurunda değildi!

Kandırılmanın bir sınırı olmalıydı; bu işe bir sınır da koyulmamıştı!

Bana kalırsa;

Birileri devreye girmiş olmalıydı… Kim girdiyse artık!

Genelde araya girenler hep müttefikler olurdu!

Ak Parti döneminde 1 koymadan 20 alan örgüt, bu kez 3 koyup ülkeyi almaya yeltendi!

Ne olduysa da bundan sonra oldu!...

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 7 yorum var, 7 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Ahmet CANBULDU 13 Ağustos 2016 Cumartesi 21:47

Tahliliniz için teşekkür ederim. İsabetli Yorum yapan Fikret ASLAN'a da selamla birkaç ekleme de ben yapmak isterim. Fetönün Osmanlı coğrafyası ve SSCB sonrası Turan coğrafyasında kullanılmak üzere gürbüzleştirilen 'Yeşil Gladyo' olmasından hareket edecek olursak, AK PARTİ'nin kapatma davasından sıyrılmasında ve sayısını şu an bilemeyeceğimiz olası Askeri Darbelerin önünün alınması için Ergenekon ve Balyoz gibi süreçlerle desteklenmesinde hep örgütün parmağı vardı ama bunu niçin yaptı derseniz yegane amaçları olan F. GÜLEN hastası için onun anladığı şekilde (Güya) İslami sapık bir İktidar kurmak. Lakin hiçbir İktidar çift başlı olamayacağı ve Müslüman olan Aziz Türk Milleti 'evrimi benimsemiş olan' taraftaki Reisimiz R.T.ERDOĞAN'ı seçtiği için tek çare olarak,arzuladıkları İktidarı kurmak için Darbe teşebbüsünü seçtiler ve onları müslümanların vesileyle 'Allah yendi!!!'

Yorumu oyla      11      5  
Fikret ASLAN 12 Ağustos 2016 Cuma 22:13

Büyük bir Tayyip Erdoğan hayranı biri olarak AK Partinin bir Karadenizliler partisi, CHP'nin Tunceli-Sıvas-Erzincan Alevileri partisi, MHP'nin doğu ve güneydoğuda muhafazakar milliyetçilerinin, Ege ve batıda ateist kafatasçı Milliyetçilerinin partisi olduklarını düşünüyorum. 48 yaşıma kadar bu karmaşık partilerin içine düştükleri bu olumsuzlukları bir tek Rahmetli Erbakanın Refah Partisinde görmemiştim. AK Partinin milli görüşçüleri ve özellikle Ak Evler grubunu sevmemesinin tek sebebi yüzünden gülücük eksik olmayan Türkiye siyasi tarihinin en sinsi siyasetçisinin bu gruptan sadece akrabası ve eniştesini bir ajan gibi bu grubun kalbine hançer gibi sokması ve ajanlık yaptırıp tertemiz insanları AK Partiden uzak tutmasıdır. Büyük bir Tayyip düşmanı olan yüzü gülücük dolu bu sinsi siyasetçi İzmirde ne kadar Tayyip düşmanı varsa hepsini milletvekili yaptırıp, Milli görüşçüleri harcamıştır. Hakkımı zirvelere çıkmış bu yüzü gülücüklü sinsi siyasetçiye helal etmiyorum.

Yorumu oyla      11      5  
Mehmet Altaylı 12 Ağustos 2016 Cuma 20:31

Hocam çok güzel özetlemişsiniz ama 1987 yılına kadar bu kişileri (öcalan ve gülen'i) kimler organize etti de birini suriye'ye diğerini abd'ye gönderip koruyup kollayan kimlerdi? Bu konu kapalı kalmış ayrıca bu tolerans 4 cumhurbaşkanı ve mili güvenlik kurulu tarafından da nasıl atlandı? Neden önlem alınmadı? Buna göz yumanların hukiki sonuçları ne olmalı? Selamlar...

Yorumu oyla      11      5  
Kadir keskin 12 Ağustos 2016 Cuma 19:46

Cok güzel bir değerlendirme eline sağlık Harun bey kardesim

Yorumu oyla      11      5  
sümeyye alkan 12 Ağustos 2016 Cuma 19:45

okuduğum en güzel yazılarınız ilk sırasına oturan bir yazı ve anlatım dili olmuş hocam bu yazının devamını bekliyorum...

Yorumu oyla      11      5  
12 Ağustos 2016 Cuma 19:40

Süpersin harika harita olayi

Yorumu oyla      11      5  
Süleyman tatar 12 Ağustos 2016 Cuma 18:52

Aynen öyle oldu hiçkoymadan tamamını almaya yeltendiler ancak bir hata yaptılar busurede Tayyip beyi taniyamadilar akilsizlar ve hainler böyle olur allahım bizede basiret versin

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Böyle mi olacaktı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Ben böyle inanıyorum!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva