Mehmet KARABEL
Beni iki kadın çok sevdi
1 Mart 2020 Pazar

Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...

Bunu yaparken de…

“Gazi ve Fikriye” adlı ölümsüz eserin sahibi…

97 yaşındaki gazeteci-yazar Hıfzı Topuz’u…

Saygıyla analım…

 

***

 

Okumaya başlamadan hatırlatalım…

Bu Cumhuriyet döneminin ilk yıllarından çok trajik bir aşk öyküsüdür…

 

***

 

Mustafa Kemal’i, Selanik’te tanıdığında…

Fikriye, sekiz yaşını yeni doldurmuştu…

Aralarında bir aile bağı vardı…

Fikriye…

Mustafa Kemal’in üvey babası Galip Bey'in kardeşi Memduh Hayretin Bey ile Vasfiye Hanım'ın kızıydı…

Kemal Ağabey’i ondan 16 yaş büyüktü…

 

***

 

Balkan Savaşı öncesi Zübeyde Hanım İstanbul’a taşınır…

Mustafa Kemal de ara ara annesine uğrar…

Fikriye 15 yaşında çok güzel bir kız olmuştur…

Kemal Ağabey’ine sırılsıklam âşık olur…

Ne var ki; tutkusunu bi’türlü dışa vuramaz…

Balkan Savaşı’ndan sonra…

Mustafa Kemal, İstanbul’daki konakta yeniden Fikriye ile karşılaşır…

Boynuna sarılır, kokusunu içine çeker…

Bu karşılaşma “ölümüne bir tutku”nun başlangıcı olur…

 

***

 

Ve, sonra…

Yine ayrılıklar başlar…

Bu kez Çanakkale Savaşı süreci…

Bir kez daha karşılaşırlar…

Yine İstanbul’da…

Mustafa Kemal kendisini çılgınca seven bu kızla…

Artık ilgilenmeye başlar…

 

***

 

Aradan yine hasret ayları geçer…

Fikriye, 20 yaşına basar ama…

Sevgilisine olan aşkı hep platonik bir havada kalır…

Masal gibi, ama gerçek…

Ayrılıklar iyice uzamaya başlar…

Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı, Erzurum ve Sivas Kongreleri, Ankara ve Kurtuluş Savaşı…

Fikriye, bu ayrılığa daha fazla dayanamaz…

İstanbul’u terk eder; Ankara’ya ulaşır…

Gazi Mustafa Kemal, o günlerde…

Ankara Garı’nın olduğu yerde Direksiyon Binası’nda kalmaktadır...

Genç kızı coşkuyla kucaklar, çok mutlu olur…

 

***

 

Her şey doğaçlama gelişir…

Fikriye artık evin hanımı durumundadır…

O’nu herkes Mustafa Kemal’in eşi olarak görmeye başlar…

Sonunda…

Mustafa Kemal, dedikoduları önlemek için…

Fikriye’yi karşısına alır ve şöyle der:

 

“Seninle evlenmeye karar verdim… Bunu ne zamandır düşünüyordum... Sen buraya gelince durum çok değişti… Seninle aynı evde yaşıyoruz... Bir gün bu olayı bana karşı kullanabilirler... Eğer bu nikahlanma düşüncesi sana da uygun geliyorsa hemen gerekeni yapalım…”

 

Fikriye’nin yanakları pembeleşir…

Gözlerini yere indirir…

Bir fısıltı halinde dudaklarından şunlar dökülür:

“Sen nasıl istersen Mustafa Abi…”

 

***

 

Medeni Kanun yok, o tarihlerde…

İzdivaçlar hep imam nikahı ile gerçekleşiyor…

Dönemin Şeriye (Din İşleri) Bakanı Mustafa Fehmi Gerçeker…

Mustafa Kemal ve Fikriye’nin nikâhlarını gizlice kıyar…

O nikahın iki tanığından biri…

Gazi’nin üvey babası Ragıp Bey’in yakın akrabası, Türk Hava Kurumu eski Başkanı Fuat Bulca, diğeri de Gazi Paşa’nın yaveri Muzaffer Kılıç…

Bu evlilik hep gizli tutulur…

 

***

 

Fikriye hayatının en mutlu günlerini yaşamaya başlar…

Ancak…

Mutlulukları uzun sürmez…

 

***

 

9 Eylül 1922 İzmir’in kurtuluşu…

Atatürk, Latife Hanım’la tanışır…

İzmirli bu kız…

Batı kültürüyle yetişmişti ve iki yabancı dil biliyordu…

Varlıklı bir ailenin (Uşakizade) kızıydı…

Özellikleri ile Gazi Paşa’yı çabucak etkiledi…

Fikriye, o günlerde vereme yakalanmıştı…

Gazi, O’nu tedavi için Almanya’ya yollar ve…

İnanılmaz bi’şi olur…

Zaman kaybetmeden Latife Hanım’la hayatını birleştirir…

 

***

 

Gerisini zaten biliyorsunuz…

Fikriye, bu ani gelişmeyi …

Münih’te kaldığı sanatoryumda öğrenince çılgına döner…

Hastaneden kaçar…

Başına gelebilecek her türlü engeli aşar…

Tek başına Ankara’(ya ulaşmayı başarır…

Bi’faytona biner; “Doğru Çankaya…” der…

Gelgelelim…

Yıkılmaz bir duvarla karşılaşır…

Latife Hanım, Köşk’e girmesine engel olur…

Fikriye’yi kovmaktan beter eder…

Genç kadın, kendisini Çankaya’ya getiren faytona biner…

Hüngün hüngür ağlamaya başlar…

Artık hayattan beklediği bir şey kalmamıştır…

 

***

 

Gözyaşlarının ıslattığı küçük çantasından…

Bir tabanca çıkarır…

Namlusunu göğsüne bastırır ve…

Tetiği çeker…

Hastaneye yetiştirirler Fikriye’yi…

Ne var ki, tam yarası iyileşirken…

Zatürreye yakalanır ve…

27 yaşında bu dünyaya büyük aşkına veda eder…

 

***

 

Bitiriyoruz…

Yıllar sonra Atatürk

Söz Fikriye’den açıldığında…

Hiç lafını sakınmaz, şöyle der:

 

“Beni iki kadın çok sevdi, biri yalnız ben olduğum için (o Fikriye’dir), öteki de mevkiim için (o da Latife Hanım’dır)…”

 

Nokta…

 

Sonsöz: “Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilir misin aşık olmayı? Unutma; ya çok seversin bir kere, ya da hiç sevmezsin… / Hz. Mevlana…”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Böyle mi olacaktı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Ben böyle inanıyorum!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva