İstanbul’daki yenilenen…

Kader seçimine an itibarıyla…

38 gün kaldı…

Strateji önemli…

Yüksek Seçim Kurulu, İmamoğlu’na mazbatayı verirken…

Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu arasındaki fark…

Resmi rakamlarla…

“21 bin 462…”

Ardından “olağanüstü” itirazın kabulu ve…

Sonuç:

“İstanbul’da sadece büyükşehir seçimi yenilenecek…”

İtiraz mümkün değil…

10 milyondan fazla İstanbullu…

23 Haziran’da bir kez daha sandık başı yapacak…

Bi’farkla!

Neden sadece “büyükşehir adayı” için sandığa gidiyorlar?

Neden “üç oyları geçerli ama bir oyları geçersiz” sayılıyor?

Onlar da bilmiyor…

Çünkü, mantıklı bir “neden” hala seslendirilmiş değil…

Bu kamuoyunun genel kanısıdır!

***

Ekrem İmamoğlu’na mazbatası verildiği gün…

Tablodaki “oy aralığı” şöyleydi…

Ekrem İmamoğlu: 4 milyon 171 bin 118 oy; %48.80

Binali Yıldırım: 4 milyon 149 bin 656 oy; %48.55

Bi’de sıralamada Saadet Partisi adayı vardı…

Necdet Gökçınar: 103 bin 300 oy; %1.21…

Neden Saadet adayını yazdım?

Çünkü, tekrar seçimde 100 bin oy asla küçümsenemez!

Saadet’in kararı; Aynı adayla devam…

İyi de…

Saadet adayının yarışta olması…

Ve dahi topladığı / toplama ihtimali olan “100 bin oy” kime yarar?

İmamoğlu’na mı, Binali Bey’e mi?

***

Mazbata uçtu gitti ama rakamlar unutulmuyor!

Bu nedenle…

İstanbul’da hem “Her şey çok güzel olacak” havası esiyor…

Hem de…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın…

“İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder…” sözleri…

Gündemdeki tazeliğini koruyor…

O zaman İstanbullu seçmen ne yapacak?

31 Mart’ta ne yaptıysa onu yapacak…

Bi’farkla…

Bu kez…

Yüksek Seçim Kurulu’nun kararını da oylayacak!

Kiminle?

Bakın burası önemli…

Öyle ya da böyle nedenlerle…

31 Mart’ta sandığa gitmeyen “1 milyon 700 bin” seçmenle…

(Hatırlayın; İzmir’de de 518 bin seçmen sandığa arkasını dönmüştü; onlar da seçime koşsaydı, İzmir’deki tablo nasıl olurdu? En azından Tunç Soyer %58.1’de kalır mıydı?)

Şimdi hem CHP hem de AK Parti…

İstanbul’da sandığa gitmeyen o “1 milyon 700 bin” kişiye…

Odaklanmış durumda?

“Neden sandığa gitmediler?” sorusu ne kadar önemli olsa da…

Yeminlerini bozup…

23 Haziran’da sandığa (yarısı bile) koşsa…

Şunu sorgulayacaklar:

“Neden sadece büyükşehir sandığı için ısrarla oyumu istiyorsun?”

Muhatabı kim?

CHP mi, AK Parti mi?

Yoksa…

Yüksek Seçim Kurulu mu?

Psikolojik bir olaydır bu…

Ve sonuçlarına herkesin katlanması gerekir!

O zaman…

38 gün sonra Yedi Tepeli Kentin seçmeninin bir kısmı…

Hiç şüphesiz…

Cumhuriyet Tarihi’ne geçen “YSK Kararı” için oy kullanacak…

Böyle bir durumda…

Sizce kim kazançlı çıkar?

Nokta!

Sonsöz: “Bazı insanlar dua gibidir… Görünmez; ama dokunur sana… Duyulmaz; ama bırakmaz seni… / Hz. Mevlana…”