Oya DEMİR
Aldanırız mı sanırsınız?
6 Kasım 2013 Çarşamba

"Aldatmaya ve aldanmaya en elverişli şeyler bilmediğimiz şeylerdir. Bir defa, görülmedik şeylere insan nedense kolay inanır; sonra da, üzerlerinde konuşmaya, düşünmeye alışık olmadığımız için, bunlara kolay kolay karşı da koyamayız. Bu yüzden insan en az bildiği şeye en fazla inanır. Bize Masal okuyanlar çok rahat konuşurlar„ Montaigne - Denemeler
                                                                                                                     
İstanbul, İzmir derken geçen hafta Kars’a gittim. Anadolu illerini bilirim. Çok mu gezdim belki hayır... Belki evet... Ama, gezmeyi, gezerken o şehirlerde, köylerde kaybolmayı seviyorum. Kars’da kaybolmak...Bir başka yazı konusu...Gerçi bir şehirde kaybolmak bir yazı konusu olmanın çok ötesinde...

Kars Kalesi’ne giden bir kez daha gidermiş... Kaleye gittiğimden mi? Bilmiyorum ama Kars’a en yüksek il merkezine bir kez daha gideceğimi biliyorum. 24 derecede uyanıp, güne 1 - 7 derece arasında devam etmek bir yana; geniş caddeler, tarihi binalar -ki bir kısmı yok olmaya bırakılmış- düm düz devam eden yollar; insana hem çok tanıdık, hem de çok bilinmez geliyor. Bildiğim şeyler ve bilmediklerim arasında dolaşırken ve bir güne kocaman bir tarihi ve şehri sığdırmaya çalışırken bir yandan güldüm diğer yandan hüzünlendim...

Güldüm; kendi ülkemde bana çok tanıdık gelen bir yerdeydim... Hüzünlendim; bütün tanıdığım şeyler arasında ne yazık ki kaybetmeye başladığımız o ‘ruha’ dokundum... Bir şehrin ruhu, sokakları, caddeleri, binaları... Bir şehrin ruhu insanları, gençleri, çocukları, kültürü...

İstanbul’da yaşadığım, her gün kendi şehrim de ve gezdiğim diğer şehirlerde yaşadığım duyguyu Kars’ta da yaşadım... Bir yandan kurulan, diğer yandan yok olan bir şehir... Şehirler yok oluyor, ruhları yok oluyor çünkü... Şehirler yok oluyor; estetik yoksunu binalar, planlama yoksunu şehirleşme, çevreleşme yoksunu büyüme...

Bir yandan büyümek, diğer yandan gittikçe küçülmek, bir yandan yakınlaşmak diğer yandan uzaklaşmak... Geniş caddelerde gezerken, tarihi binalarda dolaşırken o yüksek tavanlar, o geniş odalar... Sonra bir adım atıp, katlı apartmanlar... Çirkin, ruhsuz binalar...Çarpık kentleşme...

Bugün burada ve orada ülkenin bir ucundan diğer ucuna hemen hemen hiç bir fark yok... Şehirler yok oluyor.... Dün İstanbul’da kaybolduğum sokaklar neyse... Bugün burada, yarın orada başka bir sokak...İstanbul, İzmir, Ankara, Kars ya da başka bir şehir, başka bir kasaba, başka bir köy hiç fark etmiyor... Ana caddesinden en en en arka sokağına kadar her yerde şehirler ölüyor...

Şehirler mi? Ölüyor mu? Hayır... Şehirler mükemmel...Kentsel dönüşüm başladı...Yollar yapıyoruz... İki yakayı dört dakikada birbirine bağlıyoruz...İnsanlar ayrılmış ne önemi var... Köprüler yapıyoruz...Yapıyoruz... Yapıyoruz....Yapıyoruz...

BilMEdiğimizi düşünürler, görMEdiğimizi düşünürler, fark etMEdiğimizi düşünürler. Gözümüzü kapattığımızı düşünürler... Sanayi büyüyor, ülke ilerliyor... Büyüyoruz...Biz... Biz... Biz...

Şehirler mi? Ölüyor mu? Bizim en büyük sorunumuz değil...Bizim en büyük sorunumuz plansız şehirleşme değil, bizim en büyük sorunumuz çevre değil, bizim en büyük sorunumuz işsizlik değil, bizim en büyük sorunumuz şiddet değil, bizim en büyük sorunumuz tecavüz değil, bizim en büyük sorunumuz eğitim sistemi değil, bizim en büyük sorunumuz toplumsal cinsiyet eşitsizliği değil,bizim en büyük sorunumuz demokrasi değil, bizim en büyük sorunumuz açlık sınırında yaşayanlar değil, bizim en büyük sorunumuz hala içeçek temiz su bulamayanlar değil, bizim en büyük sorunumuz kamyonet kasasında okula taşınan çocuklar değil...bizim en büyük sorunumuz engelli hakları değil, bizim en büyük sorunumuz okumayan bir ülke olmak değil, bizim en büyük sorunumuz....

Şehirler mi? Ölüyor mu? Şehirlerin ruhu mu? Bizim en büyük sorunumuz değil...Hiç olmadı...

Şehirler mi? Ölüyor mu? Şehirlerin ruhu mu? Bugün olmayan sorunlarımızdan birini daha görmek isterseniz hangi şehirdeyseniz yavaşça kalkın... Çok uzağa gitmeye gerek yok...Bulunduğunuz yerde; dışarı çıkın ve karşınıza gelen ilk şeye bakın... Mutlaka hiç sorunumuz olmayan bir şey göreceksiniz... Sadece çıkın ve bakın... Ya da bir TV kanalını açın, bir gazeteyi alın size bizim en büyük sorunumuzu anlatsın... Hiç bir şey bulamazsanız içinde yaşadığınız binaya bir bakın... Nereye bakıyor? Hiç bir şey bulamazsanız yere bakın... Çıkın ve bakın...Sonra bir an tek bir an düşünün... Sizin en büyük sorununuz ne?

Şehirler Ölüyor mu? Şehirlerin ruhu var mı? Ya başka neler ölüyor? Merak ediyor musunuz? Yoksa...
“Siz gerçeği öğrenmek değil, kandırılmak istiyorsunuz!" The Prestige, Micheal Caine, 2006.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
dr.mustafa türedi 30 Kasım 2013 Cumartesi 15:09

DÜNYANIN EN GÜZEL ŞEYİ,TORUN SEVGİSİ OLSA GEREK...İLGİLENMEM BERABER OYUN OYNAMAM İÇİN TIRMANARAK KUCAGIMA OTURDU VE BİR ÖNCEKİ YAZIMI BÜYÜK BİR MAHARETLE GÖNDER TUŞUNA BASARAK YARIDA BIRAKTI.RÜZGAREFEM ADINA ÖZÜR DİLERİM.sonuç olarak bilim ve teknoloji, yönetenler için bütün hizmetlerde ön plana alınabiliniyorsa ,o toplumda sorunlar en aza iner,içi boş ideolojik kalıplar statükoyu besler.insan ve çevreyi saglıklı kılan, BİYOLOJİK ,KİMYASAL VE FİZİKSEL ÇEVRE etkilerini bilimsel yöntemlerle betaraf etmek zor degil..yeterki yöneticiler bireyleri içinde yaşadıkları KENTE YABANCILAŞTIRMASINLAR,SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE ORTAK ETSİNLER.....HOŞÇA KALINIZ.

Yorumu oyla      11      5  
dr.mustafa TÜREDİ 30 Kasım 2013 Cumartesi 14:45

1974 hacettepe tıp fak.mezunu ve aynı fak.tede halk saglıgı uzmanı oldum.çok etkili görevlerde bulundum 1995,96 yılında mersin il saglık müdürlügü görevini yürüttüm.bütün görevlerim sürecinde EN BÜYÜK DİRENCİ,ÇÖZÜMÜ SÜREKLİ ENGELLİYEN bu bahsettigim kimiyerde devletin içine kümelenmiş,kimiyerde sto içine kümelenmiş STATÜKOCULARIN DİRENCİYLE KARŞILAŞTIM.BİR DEFASINDA BU DEVLET HANTAL BİR YAPILANMA İÇİNDE HİZMET ÜRETMİYE ENGEL DEDİGİMDE BASINDA MANŞET OLMUŞ VE VALİ GÖKHAN AYDINER DE HANTAL SUÇLAMASI İLE SORUŞTURMA BAŞLATMIŞTI....kentlere,içinde yaşayanlar yabancılaşmış ise, O KENTİN RUHU YOK OLMUŞTUR.göçler sonucu yeni sosyal katmanlar,yeni sosyal sınıflar,yeni çıkar ilişkileri,yeni çatışma odakları oluşması kaçınılmazdır.çokmu zor,TEMİZ HAVA,TEMİZ SU,TEMİZ GIDA VE SOSYALİZE TOPLULUKLARIN OLUŞUMU İÇİN TEMİZ SOSYAL ALANLARIN OLUŞMASI BU KADARMI ZOR...gittigine nufüsun arttıgı yerleşim yerlerinde ÇEVRE VE EKOLOJİK DENGEYİ BAHANE GÖSTEREREK HİÇ BİR ŞEY ÜRETEMEMEK,EN BÜYÜK ÇEVRE FELAKETİDİR.

Yorumu oyla      11      5  
dr.mustafa TÜREDİ 30 Kasım 2013 Cumartesi 13:14

sn.demir,affınıza sıgınarak sayfanızdan expo20 için yazdıgım bazı eleştrilerimi sansürliyenlere müsadenizle cevap vermek istiyorum.aşk olsun istanbul yazınızı çok begendigimi vede bu kadar güçlü kaleminizin, İZMİRİN yıllardır ,çevre,yeşil,ekolojik denge adına düştügü OLİGARŞİK BURAKRATİK TUZAK SONUCU hiç bir hizmet üretemedikleri,yılların lak lak la geçtigini belirtmek isterim.BU beceriksizligide İDOLOJİK SAVUNMA ZIRHINA büründürerek kimse haklılık çıkarmasın.HANİ SİZE KALEMİNİZİN ÇOK GÜÇLÜ OLDUGUNU,İZMİRİN ANATOMİSİNİ ÇIKARMAK İÇİN.,BASMANE ÇUKURUNDAN BAŞLIYARAK ,VAROŞLARA ORADANDA EN UZAK KÖYÜNÜZE KADAR GİDEN BİR GÖZLEM BİR YOLCULUKLA,GÜNLÜKLERİNİZİ TUTMANIZI SALIK VERMİŞTİM....sonra basmane çukuru,fare çukuru ,ölüm çukuru adı altında 20 gün izmir basınında MAGAZİNSEL YERİNİ ALDI ve siyasi malzeme yapılarak unutuldu,unutturuldu..aslında expo20 niye kazanamadı cümlesinin yanıtı burada gizli.. YILLARDIR İZMİRİ KUŞATAN, İÇİ BOMBOŞ, İDELOJİK SLOGANLARLA ÇERÇEVELENMİŞ, SÜREKLİ ÇÖZÜMSÜZLÜK ÜRETEN BİR OLİGARŞİK BURAKRATİK TUZAKLA izmirin önünü kesti durdu.expo20 kaybedildi,eski izmire devam diyenler bakın manşetlerde ne diyor.....İZMİR,bütün kesimleri ile bu olay sonucunda en derin analizlerini yapacak ve tuzaktan kurtulacaktır.hiçbirinizi tanımam,dışardan yazılanlar bile sansüre ugrayorsa vay halimize..60,70 li yılları arıyorum bazen, daha özgürmüşüz meger.bu insanlar idolojik akrabalıklar kümesinden nemalanıyor besbelli..teşekür ederim.hoşça kalınız...

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Böyle mi olacaktı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Ben böyle inanıyorum!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva