Smyrna (İzmir) tarihinin tam içinde, 5 bin yıl önce kurulduğu bir höyüğün üstünde... Gerçi son yılların Yeşilova höyüğündeki bulgularda yerleşimi 8.500 yıl öncesinde.

Smyrna bir Amazon kraliçesi. Esmer tenli, tatlı iri yeşil gözlü. Uzun boyunlu, ölçüleri uyumlu ve atletik yapılı. Üst dudağı derin oluklu, uyumlu kalın dudaklarıyla, derin gamzeli, çok güzel bir kadındı... Bunlar,
Suat Çağlayan Hocanın... kitabındandı!

Amazon kurallarına göre, erkeklerle senede bir kere birlikte olunurdu.
Aşkla mı hayır... İşte o yasaktı da,
Birliktelik sadece üremek içindi!

Smyrna ise... erkekleri düşman gibi gören yasaklara baş kaldıran, sevdiği erkek olan otacı ile, birbirine aşık olan bir kadındı...
Kuracağı kent aşk ve özgürlük üzerine kurulu olsun. Temelinde dostluk olsun, aşk olsun istiyordu... Çünkü İzmirli’ydi artık. Dosttu, özgürlükçüydü, İzmir’e de aşıktı!

Kimi, ti’ye... alanlar için söylenmeli ki, mitolojik de olsa, İzmir’de öyle oldu :
Başkan Tunç Soyer’in, “ Aşkla İzmir “
sloganı da... böyle doğdu!

***
Tantalos...Tanrılar Tanrısı Zeus’un,
dünya dilberi karısı Plouto’dan olma oğluydu. MÖ. 600 lerde onu Frigya Kralı yaptığı söylenirdi. İzmir’de otururdu.

Tanrılarla arası iyiydi...
Sık sık Olimpos’a çıkar, şölenlere katılır, maile yer içerlerdi. Sıradan insanlar gibi değildi... Hiç bir sorunu yoktu. Neşeli ve mutlu bir hayat sürüyordu.

Sonra onu afaroz ettiler. Zira ölümsüzlük yemeklerini çalmıştı... yani insanlarla paylaşmıştı. O zaman al sana Karagölde eziyet! Halen de bitmemişti... Bayraklı gecekonduları altında eziyeti...çekiyordu!

Niye insanlarla paylaşım uğruna... rahatını,
huzurunu elden kaçırdın ki ?
Biat et... rahat et!
Onu yapmadı ama... artık İzmir’liydi de!

***
Aristonikos...Pergamon Kralı ll.Eumenes’in gizli tutulan evlilik dışı oğluydu.
Babası MÖ.133 de ölünce, Kral olmak onun hakkı iken, bu nedenden olamadı. Amcasının oğlu lll. Attalos gerçek oğluymuş gibi Kral oldu. Ama Aristonikos işin peşini de... bırakmadı!

Yeni Kral, devlet işlerinden çok tarımla uğraşıyordu. Devletin çivisi çıkmış, her şey laçkalaşmıştı. Zenginlerin kölelere işkencesi arttı. Küçük toprak sahiplerinin toprakları zorla ellerinden alındı. Hak hukuk adalet diye bir şey kalmadı...

Aristonikos oturduğu Efesos’tan Çiğli’ye gelmişti... “Köleliğin olmadığı, herkesin eşit, özgür ve kardeşçe yaşayacağı bir Güneş Ülkesi yaratacağız” demişti...

Dediği gibi harekete başladı... Tuzla’da hamileri Romalı’ları yendi. Köleler özgürleşti... Büyük toprak sahipleri ve tüccarlar kaçtı. Çiğli’de büyük bayram yaşandı...

Ne yazık ki, sonu iyi gelmedi. Güçlenen Romalı’lar, Aristonikos’u Kırkağaç’ta yakaladı, Roma’ya götürüp işkence ile öldürdü. Her şey yine öncesine döndü!

Prof. Dr. Suat Çağlayan’a göre...
İzmir’e özgürlüğün başkenti diyorsak, kökeni... bu tarihi mücadele olmalı!

***
İzmirli’ler yüz yıllarca Müslümanıyla, Hrıstiyanıyla, Yahudisiyle... hoşgörü, dostluk ve barış içinde yaşadı...

Kurtuluş Savaşında Anadolu’yu işgal için 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkan emperyal uşaklara, Hasan Tahsin... ilk kurşunu sıkarak, ulusal direnişi başlattı!

İzmir eylemsel de, yaşamsal da ;
Meydanlarında binlerce insanca çizilen Türk Bayrağı, Atatürk ve Türkiye haritasıyla, binlerce kişinin oynadığı zeybek oyunuyla hep, Cumhuriyetimizin
Türkiye Manşeti oldu !

***
Geçenlerde İzmir... Ak Partinin İl kongresinin bir afişiyle donatılmıştı :
İzmir için İnandığın Yolda Yürü! diyordu ki,
İzmir’e uyardı.

Yanında da cevap gibi... bir afiş vardı :
Bildiğimiz Yolda Yürüyoruz! diyordu ki,
o da İzmir’e uyandı.

İyi Pazarlar...