Bazı şeyleri çok dikkatle izlememiz, değerlendirmemiz gerekiyor ülkemizde… Öyle örtük, öyle zamana yayılmış, öyle alıştırılmış bir şekilde geliyor ki karşımıza, adeta dedektif olmamız gerekiyor, eğer vatansever olmak istiyorsak… Tekrar tekrar birbirimize hatırlatmamız gerekiyor, tekrar tekrar hatırlamamız gerekiyor.

Kurbağayı sıcak suya atarlarsa hemen zıplar çıkarmış… Soğuk suya atıp suyu yavaş yavaş ısıtırlarsa anlamaz, kaynayıp ölene kadar orada kalırmış…   

2015 yılında Yılmaz Özdil şöyle yazmış, izniyle tekrar paylaşıyorum çünkü ben ondan daha güzel söyleyemem, çok güzel ve net söylemiş… Bana yalnızca anımsatmak düşer…

“Mustafa Kemal ölür ölmez, 1941’de, coğrafya kongresi topladılar. Ki, herhalde Mustafa Kemal böyle bir kongreyi toplamayı akıl edememişti! Aferin’di yani... Güya, üniter devlet’in haritasını çizeceklerdi. Şak... El âlemin oğlu devreye girdi, sevabına yardımcı olalım denildi. E adamlar iyi niyetle gelmişler, takdire şayan, hay hay, buyrun yardımcı olun denildi. Bir yardımcı oldular kardeşim... Türkiye 7 bölge!”

Sevr haritasına bakıyorum. Heyhat… Tam bizim yedi bölge… İlkokulda ezberlediğim, alıştığım yedi bölge… Ege Bölgesi denilen Yunan işgal bölgesi, Güney Doğu Anadolu denilen terör bölgesi, Kuzey Doğu Anadolu Ermenistan komşusu, Marmara Bölgesi İngiliz işgal bölgesi, İç Anadolu biz Türklere kalmış bölge… Kendimi bir kurbağa gibi hissediyorum…

İlkokulda öğrendiğim ve çocuk kafamla hiç anlayamadığım bir cümle… “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir”… Atamız orduları Akdeniz’e yani benim çocuk kafamda Adana, Antalya tarafına yolluyor ama ordular Atamızla birlikte İzmir’e, Ege’ye geliyor…

Yılmaz Özdil devam ediyor…

“Mustafa Kemal’in neden “ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” dediğini... Ve, ordumuzun neden Antalya’ya doğru değil de, İzmir’e doğru at koşturduğunu pek anlatmıyorlar. Bugün “Ege adaları” dediğimiz adaların coğrafi konumu, Lozan Antlaşması’nda resmen “Doğu Akdeniz” olarak geçerken... Aynı Doğu Akdeniz’in söz konusu coğrafya kongresinden hemen sonra, neden aniden “Ege denizi” yapıldığından, hiç bahsetmiyorlar.”

“Netice?
Bismillah, ilkokulda öğrenmeye başlıyoruz, Türkiye yedi bölge, her gün hava durumunda tekrar ediyoruz, Türkiye yedi bölge... Hiç sormuyoruz, niye? Öyle dendiği için, öyle kabul ediyoruz. Ezbere.”

Belki okullarımızda bunu öğretmeli, her kanalda yer alan açık oturumlarda bunu da tartışmalı, toplumun dikkatini buna, neden 1941 yılında ve nasıl bölgelere ayrıldığımıza çekmeliyiz. Ben bu önemli noktayı her şeyi çok dikkatle araştıran büyük oğlumdan birkaç yıl önce, yani 50’li yaşlarımda öğrendim. 50 yıl uyumuşum…

Öğrendikten sonra birçok dost sohbetinde dile getirdim, her defasında dostlarım benden öğrendi, hiçbirinin haberi yoktu, onlar da yarım asırdır uyuyormuş meğer…