Tayfun MARO
12 Eylül 1980 darbesinin yeni aşaması; 10 Ağustos 2014
12 Eylül 2014 Cuma

1980’de askerler eliyle başlatılan, ardından Özal döneminde transformasyon, daha sonra da Erdoğan döneminde restorasyon olarak adlandırılan Cumhuriyet’i dönüştürme hareketi; 10 Ağustos 2014 günü, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle nihai hedeften önceki son aşamasına girdi.
Bugün yaşanmakta olan değişim ve dönüşümün altyapısı, 12 Eylül darbe rejiminin sivil ve asker kadroları tarafından oluşturulmuştur. Cumhuriyet’e bağlı bürokratların ve kurumların tasfiyesi de aynı dönemde başlatılmıştır. Hedef, Cumhuriyetin içini boşaltmaktı.
 
12 Eylül darbesiyle birlikte uluslararası sistemin talepleri doğrultusunda başlatılan değişim süreci, küreselleşme bağlamında devletin ve sınırların kapitalistler tarafından sorgulandığı süreç ile iç içe geçmiştir. Bu gerçeği görmeden, Ankara’da, Güneydoğu’da, doğu sınır boylarımızda olan biteni anlamak ve açıklamak mümkün değil.
Türkiye, 34 yılda, 10 Ağustos 2014 günü ilan edilen dönüşüm noktasına nasıl geldi?
 
12 Eylül rejiminin başlattığı değişim sürecini taşıması gereken iç dinamiklerin belirleyici etkisi başlangıçta çok düşüktü. Hâlbuki uluslararası sistem, salt dış dinamiklerin etkisiyle yapabileceklerinin sınırına gelmişti. Yani iç dinamiklerin etkili bir şekilde işlemesi için bir şeyler yapmak gerekiyordu; Bunun da yolu, etnisite ve din gruplarını, demokrasi, özgürlükler, insan hakları bağlamında hareketlendirmekti…
Nitekim öyle de oldu. ASALA ile başlayan, PKK ile süren etnisite siyasetinde ve siyasallaşan Sünni grupların islamcı siyasetinde, demokrasi, özgürlükler ve insan hakları talepleri dile gelmeye başladı. Bu dile geliş, üniter devletin de sorgulanmasına yol açtı. Ve bu sorgulama sırasında, toplumsal mutabakatın çöktüğüne dair güçlü bir algı yaratıldı.
Laik devletin, mütedeyyin kitlelerin inanç özgürlüğü taleplerini karşılamak konusunda isteksiz olduğuna toplum büyük ölçüde inandırıldı.
Üniter devletin, Kürtlerin taleplerini karşılamak noktasında yetersiz kaldığı görüşü geniş kesimler tarafından kabul gördü.
Bu gelişmelerin uzantısında, din ve etnisite grupları, yeni kamusallığı gündeme getiriyor, iktidar da kamusal alanın yeni normlarını oluşturuyordu.
 
Türkiye ikibinli yıllara geldiğinde, kamusal yaşamda çöküş başlamış, Kürtler ve islamcılar, de facto, toplumsal mutabakattan çekildiklerini ifade etmeye başlamışlardı.
AKP iktidarı, Türkiye’nin içinden geçtiği koşulları, değişimin koşulları olarak tarif ediyor ve bu değişimi ustaca yönetiyordu.
İnsan hakları ve özgürlükler, AKP patentli “ileri demokrasi” kapsamında vaat ediliyor fakat o ileri demokrasi de bir türlü gelmiyordu. Güçlendirilmiş yerel demokrasi yerine, hiç olmadığı kadar güçlendirilmiş merkezi yönetim akılları karıştırıyordu.
 
Erdoğan’ın “tek adam” yönetimi, bir adım ileri, iki adım geri ilerlerken, 10 Ağustos seçimleriyle Türkiye’de yeni bir dönemin kapısı aralandı. Erdoğan bu dönemi şöyle tanımladı; “Değişim tamamlandı, dönüşüm başlıyor.”
Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin “restorasyon” olarak adlandırdıkları ‘Yeni Türkiye dönüşüm operasyonu’ başlamıştı. Türkiye, emperyal güç olacaktı.
Bir sonraki aşamanın, 2015 genel seçimlerinden sonra yeni anayasanın yapılması olacağı aşikârdı.
 
Yüzyıllık bir rövanş hikâyesinin yolu, uluslararası sistemin Türkiye vizyonuyla “Yeni Cumhuriyet” ortak idealinde buluşunca başlayan yol arkadaşlığı, mutlu sona çok yaklaştı.
Türkiye’de artık yolunda gitmeyen bir rejim var ve hiçbir şey eskisi gibi olamayacak. Doksan yıllık Cumhuriyet, “eski rejim” olarak anılıyor.
Türkiye bir yol ayrımında… Yüzyıllık Cumhuriyet Aydınlanmasının ardılları bir seçim yapacak…
Yeni Türkiye sakinleri seçimini çoktan yaptı...
Ya yollarımızı ayıracağız, ya da bir arada yaşamanın yeni yollarını bulacağız.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Polis kurşunu ile ölen ilk üniversiteli!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Sorun, sadece seçmenin öfkesi mi?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva