RÖPORTAJLAR
12 Haziran 2021 Cumartesi

Ne yazık ki… Artık hayatımızda hayallere yer yok!

Türk Edebiyatı’nın ünlü ismi Ayşe KULİN, yazarımız İhsan Özbelge ÖZDURAN’ın sorularını yanıtladı.

Ne yazık ki… Artık hayatımızda hayallere yer yok!

Bir hayalin gerçekleşmesindeki tutkuyu bir söyleşiye aktarmak ne kadar mümkün olur bilemem...

Yaklaşık 40 yıllık yazarlık serüveninde Çağdaş Türk Edebiyatı’na pek çok eser kazandırmış ve aldığı sayısız ödüllerin en büyüğü okurlarının ilgisi olmuş değerli yazar Sayın Ayşe Kulin ile beraberiz bu hafta…

Osmanlı Devleti’nin son maliye nazırının torun çocuğu olarak; Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan yolculuğun duygu şahidi, ailesinin kültür birikimine tanık olmuş, aydın bir Cumhuriyet kadını ile söyleşmek çok güzeldi…

Aydınlık ve mutlu çocukluk yıllarının, evlatlarının, torunlarının ve binlerce okuyucusunun sevgisi ile zenginleşen ruh dünyasından süzülüp gelenlerle kaleme aldığı romanlarında, geçmişin kültürünü geleceğe aktaran usta kalem Ayşe Kulin’in varlığına ve dostluğuna şükranlarımla…

***

Sevgili Ayşe Kulin, bir röportajınızda “Türkiye’nin en güzel yıllarında yaşadım” diyorsunuz... Gerisini sizden dinleyelim…

Baba tarafı Bosna’dan anne tarafı Kafkasya’dan göçmüş bir ailenin torunuyum ben, dolayısıyla dindar ve muhafazakâr bir ailede büyüdüm (Bkz. VEDA). Aile bireylerimin dindar olmaları çağdaş olmalarına engel değildi. Aralarında kadın erkek ayırmaksızın okur yazar olmayan kimse yoktu. Devrim yasalarını büyük bir sevinçle kabul etmişlerdi ama dinlerine de bağlıydılar. Bana beş yaşından itibaren dinimin tüm şekilsel vecibelerinin yanı sıra ruhunu da öğrettiler. Ne yazıktır ki, ben uzun yıllardan beri, dinimin kaybolan temiz ruhunu arıyorum… Her geçen yıl daha da yozlaşan, çirkinleşen, temiz ahlak ile ilişkisini çoktan koparmış nerdeyse sapıklık noktasına varmış gösterişçi bir öğreti var karşımda... Üzgünüm!

GEÇMİŞTEN BUGÜNE NELERİ ÖZLÜYOR?

Geçmişte yaşadığımız o güzel günlerden en çok özledikleriniz neler diye sorsam?

Türkiye’nin en güzel yılları benim için, Türk halkının dünyanın ileri milletlerine ayarlanmış bir ülke yaratmanın heyecanını, çocuğunda yaşlısına kadar herkesin yüreğinde taşıdığı yıllardı. Osmanlı çökmüştü, çöküşü yaşayan Osmanlılar şimdi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıydı ve Osmanlı’yı çöküşe götüren hataları artık görebiliyor, kaderlerini değiştirmek için düzenlenmiş devrimlerin hayrına inanıyorlardı. Yarınlarından umutluydular. Güzel günlere inandığımız o dönemi çok arıyorum…

“Hayal” isimli kitabınız Yahya Kemâl Beyatlı’nın “İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar” sözüyle başlıyor... Dünyanın bu zor zamanlarında hayal etmeye devam edebiliyor musunuz?

Yeni hayaller için artık zamanım yok sayılır ama kurmuş olduğum hayallerimin çoğu gerçekleştiği için şükrediyorum. Çocukluğumdan beri yazar olmak istemiştim. Oldum. Oğullarım sorun çıkarmadan okuyup meslek sahibi olsunlar, güzel aileler kursunlar, bana çok özlemini çektiğim kız torunlar versinler istemiştim. Hepsi gerçekleşti, şimdi o kız torunlardan biri beni nene yapmak üzere… Kişisel hayallerim bakımından ben doygun sayılırım. Hayal kırıklığım ülkeme ve dünyamıza dair. Dünyamızı öyle bir noktaya getirdik ki, önümüzdeki kuşakların hayallerini çaldık. Tüm denizleri ve nehirleri kirlettik, ormanları kestik, gökyüzünde ve yer altındaki tahribatımız da çok büyük, gençlere can çekişen bir dünya bırakıyoruz. Yarın doğacak çocuklar herhalde başka gezegenlerde bir hayat hayal edecekler…

HAYALLERİNE NASIL ULAŞTI?

Yine “Hayal” isimli kitabınızda açıkça anlattığınız bir serüvenden yola çıkarak yazar olma hayalinizi altı yaşlarınızda kurduğunuzu ve ilk öykünüz “Güneşe Dön Yüzünü” adlı kitabınızın 40’lı yaşlarınızda yayımlandığını görüyoruz... Hayallerinize ulaşma yolculuğunuzu anlatır mısınız?

Eğer benim gibi kapıları zorlamayı becerebilen biri değilseniz, hayallerinizin gerçekleşeceği anı sabırla beklemeniz gerekiyor. Ben yaşadıklarımdan sonra, her şeyin bir zamanı olduğuna karar verdim. Benim hayatımda arzularım hep geç ama tahminimden de iyi oldu. Ünlü bir yazar değil, sadece bir yazar olmak istemiştim. Yayıncı bulmam uzun yıllar sürdü ama ilk önemli ödülümü de henüz yayınlanmamış dosya halindeki öykülerimle kazandım, ilk romanımla da ünlü oldum. Bu yolculuğu “Hayal” adlı kitabımda ayrıntılarıyla anlatıyorum… Bu arada şunu da itiraf edeyim, çok genç yaşta evlenmeme rağmen, özel hayatımda da mutluluğu geç buldum. Demek ki, benim sabırla sınanmam gerekiyormuş! Kısacası, sakın kimse umutsuzluğa kapılmasın, şans herkesin yüzüne zamanı gelince gülecektir.

1984 yılında yayınlanan ilk kitabınızdan sonra birçok ödülün sahibi oldunuz. Uluslararası önemli yazarlarımız arasında yer alarak kitaplarınız birçok dile çevrildi. Başarınızı ve kemikleşmiş bir okuyucu kitlesine sahip olmayı neye bağlarsınız?

Kitaplarımın sevilerek okunması belki de romanların kurgusunu iyi kurabilmemden kaynaklanıyordur… Eğer belgesel bir roman yazıyorsam, makale gibi değil, anlatacağım tarihi hikâyeyi insanların birbirleriyle konuşmalarına yayarak, olaylara işleyerek yazıyorum. Dilimi yazdığım zamana göre ayarlıyorum ki karakterlerim inandırıcı olsun, mesela “Veda”daki kişiler bugünün diliyle konuşamazlar. Hele, “Her Yerde Kan Var”dakiler hiç konuşmazlar. Karakterlerin yaşadığı zaman dilimi mutlaka dillerine yansımalıdır, yoksa hikâye inandırıcılığını kaybeder. Ama benim kitaplarımın eleştirisini ben değil başkaları yapmalı ki, sağlıklı bir eleştiri olsun…

DÖRT ROMANDA AİLESİNİN YAŞADIKLARINI ANLATTI…

Veda, Umut, Hayat ve Hüzün romanlarınız kendi ailenizin yaşadıklarını kaleme aldığınız bir seri… Osmanlı’nın son yıllarından 1983 yılına kadar uzanan bir anlatım ile toplumdaki değişimi okuyucu ile buluşturuyorsunuz. Ülkemizin değişen toplumsal ve sosyo demografik yapısından izler taşıyan yakın tarih belgeseli niteliğinde... Bu konuda görüşlerinizi aktarır mısınız?

“Veda”dan sonraki akışı, yani devam eden dörtlemeyi gerçekten planlamamıştım. Veda tek kitap olarak yazıldı. Okurlar, gerçek kişiler olduklarından Ahmet Reşat Bey ve ailesine neler olduğunu merak ettiler. Ben de bari devamını getireyim dedim; çünkü devamı olan “Umut” benim yaşantımın en güzel yıllarını kapsıyordu… O yılların arasında Osmanlı artığı büyük anne-babalarımla İstanbul’da on bir yaşına kadar yaşayabildiğim kalabalık konak hayatım da vardı, anne-baba-çocuk üçgenindeki çekirdek ailemle, üç odalı bir evdeki yaşamım, ilk okulu bitirdiğim ve doyamadığım Ankara günlerim de. İşte o yıllar karakterimin ve dünya görüşümün temellerinin atıldığı yıllardır. Dilerim bu otobiyografik dörtleme, hem son dönem Osmanlı hem de ilk dönem Cumhuriyet yıllarına bir ışık tutabilmiştir…

Türkan Saylan’ın hayatını kaleme aldığınız “Türkan” isimli romanınızdan uyarlanan tiyatro oyununun telif hakkını ömür boyu kaydıyla ÇYDD’ne aktarıldığını biliyoruz. Bu çok önemli bir sosyal sorumluluk örneği. Bunun dışında, sosyal sorumluluk konusunda bize aktarabileceğiniz hususlar var mı?

Ben “Kardelenler” kitabının tüm gelirlerini ömür boyu olma şartıyla ÇYDD derneğinin aynı adı taşıyan, kırsaldaki kız çocuklarının okutulması projesine bağışladım. Türkan Saylan tiyatrosunun gelirlerinden bana düşecek telifi de ÇYDD’ye bırakmıştım. Ne yazık ki, tiyatro hiç gelir elde edemedi. Nedeni çok basit, sevgili Dilek Türker hayalinde canlandırdığı proje için sponsor bulamadı, çok sade bir dekorla yetinmek zorunda kaldı. Çünkü zamanın ruhu, Türkan Saylan’a dair hiçbir projeye destek çıkılmasına izin vermiyordu. Holding sahipleri, iş adamları, bankacılar gazete patronları da başlarına gelebileceklerden korktular. Zaten “Türkan” adlı dizi de reklam alamadığı için, sevilerek izlenmekteyken yarıda kesilip kaldırılmıştı. Ama şunu söylemeden edemeyeceğim, AKP’ye oy vermeyen laikler bugünleri hayal dahi edemedikleri için, kendi yaşam kültürlerine sahip çıkmadılar. Kendileri bu oyunu beğenmeseler dahi, biletlerini satın alıp, okullara, kurumlara kendi iş yerlerinin çalışanlarına gönderip o koltukları doldurabilirlerdi. Oyundan kazanılacak geliri CYDD’ye aktarmaya devam edebilirlerdi. Birçok konuda dayanışma sağlayabilseydik, sermaye sahipleri bu kadar ürkek olmasalardı, bu günlere gelmezdik diye düşünüyorum. Bana gelince, Kardelenler’in telifinin ÇYDD’ye gitmesinin dışında, Sit Nene’nin Masalları adlı kitabımın gelirini, kitabı resimleyen aMüjdat Gezen’le birlikte UNICEF’in çocuk projelerine bıraktık. Sevdalinka ve Aylin’in Bosna’da basılan çevirilerinin gelirini Bosna’nın yardıma muhtaç çocuklarının derneklerine bağışladım.

Katıldığım tüm konuşma, konferans ve zoom toplantılarının hak edişlerini de elimi sürmeden, doğrudan ÇYDD’ye yönlendiriyorum.

YENİ KİTAPLAR İÇİN MÜJDE VAR MI?

Okurlarınızı yeni bir kitapla buluşturacak olan müjdenizden söz eder misiniz?

Korona günlerini olduğu kadar hayatımın da son baharını anlatan “Hazan” adlı kitabım Temmuz ayı içinde okurla buluşacak. Bir nevi veda kitabı da diyebiliriz.

Yazarlık konusunda sizi Nirvana’ya ulaştıran noktaya geldiğinizi gözlemliyoruz. İçinizde ukde kalan, kaleme alamadığınız bir konu var mı?

Nirvana’ya yaklaşabilmiş bile değilim ama acaba sanatının zirvesine çıktığına inanan sanatçı bulunur mu, dünya yüzünde? Ben henüz en iyi kitabımı kesinlikle yazmadım. Yazdıklarımın arasında seçim yapacak olursam, Gece Sesleri, Füreya, Gizli Anların Yolcusu ve Her Yerde Kan var kurgu itibariyle en iyi kitaplarımdır bence. En eğlenerek yazdığım ise Tutsak Güneş! İçimde ukte kalan çok konu var da ne yazık ki onların tümünü yazmaya zamanım yetmeyecek!

Pandemi süreci ile birlikte, yazarların okurları ile hasret buluşmaları olan kitap fuarlarının ve imza günlerinin organize edildiği zamanları özledik. Kitap fuarlarının toplumun okuma alışkanlığına olan katkısından söz eder misiniz?

Kitap fuarları yazarla okuru buluşturma açısında çok değerliydi. Ayrıca kitaplarda indirim yapıldığı için de okurların çok işine yarıyordu. Satış olmasa dahi, binlerce kitabın bulunduğu ortamlara öğrencilerin getirilmesi, kitaplarla haşır neşir olmaları, kitapları ellemeleri, koklamaları, yazarlarla tanışmaları, onlara sorular sorabilmeleri çok iyi oluyordu. Dilerim pandemi sonrasında fuarlar hayatımıza geri döner…

KÜLTÜR EROZYONU NASIL AŞILIR?

Yaşadığımız bu kültür erozyonunu aşabilmek adına değerli tecrübelerinizle ülkemiz geleceğine dair temennileriniz neler olur?

Kültür erozyonunu aşmak için eğitim sisteminin baştan sona değişmesi gerekiyor. Ben ilkokulda müzik ve beden eğitimi derslerini görmüş, lise yıllarımda felsefe ve mantık okumuş bir kuşağa aitim. Felsefe ve mantık okumuş son liseliyim ayrıca. Sonra bu dersler kaldırıldı. Müzik ve tiyatro ile tanışmamış çocuklardan, felsefe ve mantıktan habersiz gençlikten fazla bir şey bekleyemezsiniz; edebiyat ve tarih derslerinin küçümsendiği, tarihin keyfe göre yeniden yazıldığı bir dönemde, tarihini bilmeden yetişen gençlerden de öyle. Bu arada dünyanın sadece batısında değil Çin, Japonya ve Hindistan gibi doğusundaki ülkelerde, sayısalda çok önemi gelişmeler var. Acaba Milli Eğitim Bakanlığı bu gelişmeleri takip ediyor mu? Çocuklarımıza bırakın tek bir yabancı dili doğru dürüst öğretmeyi, kendi dilimizi dahi doğru dürüst öğretemiyoruz. Bence önümüzdeki en önemli konu EĞİTİM konusudur. Eğitimi rayına oturtamazsak, yarınlar için hiç hayal kurmayalım derim ben.

Bugünün eğitim şartları içinde, hayale ne yazık ki yer yok!

***

İşte bu sözlerle sona eren güzel dost sohbetinde; Türkiye’ye mal olmuş edebi kişiliği ile, mütevazı duruşu ile başlı başına bir değer olan Ayşe Kulin’i dinlerken “entellektüel” kelimesinin içinde barınan “üç kuşak yüksek tahsil derecesinde eğitim almış bir aileden geliyor olmak” şeklinde öğrendiğimiz bir dip notun tezahürü ile karşılaştım…

Gerçekleştirdiği hayallerinin peşinden yıllarca koşarken; düşünen, üreten ve aktaran bir Atatürk kızının, Cumhuriyet’in en güzel yıllarına özlemle selam yollayışına tanıklık ettim.

Dileğim o dur ki;

Gelecekte yaşanacak aydınlık yarınlar; bu kıymeti ve anlamı büyük selamı baş üstüne diyerek alıp kabul ederken...

Aynı zarafet ile geleceğe mukabele etsin…

 
CHP milleti koyun gibi görüyor!
 
Yargıya güven yerle bir oldu
YORUMLAR
Toplam 10 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
İpek özçelik 17 Haziran 2021 Perşembe 17:18

Tüm kitaplarınızı aldım ve okudum o kadar sürükleyici ki çok güzel yalın bir dille anlatılmış sıkmadan heyecanla bitirdim.İnşallah tekrar Ebsov çatısı altında biraya gelerek imzalatamadığım kitaplarınızı imzalarsınız iyiki varsınız sizi seviyoruz

Yorumu oyla      2      3  
Reyhan olgunsoy 15 Haziran 2021 Salı 09:48

Okumaktan ve dinlemekten büyük keyif aldığım Ayşe Kulin,cumhuriyet Türkiye•sini mükemmel bir anlatımla okuyucusuna aktarmaktadır.çok güzel bir söyleşi zevkle okudum ellerinize sağlık.

Yorumu oyla      2      3  
Serap Koca 14 Haziran 2021 Pazartesi 20:43

Değerli yazarımızın sosyal sorumluluk çalışmaları kitapları kadar kıymetli.Bu ülkenin kadını,Cumhuriyet Kadını,hayallerinin peşinde koşan başaran,yalın dili ve konuları ile okuyucuyu etkileyen Ayşe Kulin’e teşekkürle sevgiyle,İhsan’cığım hazırladığın sorular ve konukların her zaman çık değerli,teşekkür ederiz sevgilerimle

Yorumu oyla      2      3  
Şükran Özyurt 14 Haziran 2021 Pazartesi 12:59

Ayşe Kulin çok sevdiğim bir yazar. Çok güzel bir röportaj olmuş. Sorular her şeyi aydınlatacak şekilde özenle hazırlanmış. Tebrikler İhsan Hanım...

Yorumu oyla      2      3  
Özgül arısoy 14 Haziran 2021 Pazartesi 10:27

Ağzınıza sağlık çok güzel bir ropèrtaj olmuş Kitaplarınızı çok beğenirim. Sizide seviyorum Ayşe kulin

Yorumu oyla      2      3  
Dilek Oral 12 Haziran 2021 Cumartesi 23:59

Tebrikler Ihsancım .çok guzel olmuş yüreğine ve kalemine sağlık.

Yorumu oyla      2      3  
Okuyucu 12 Haziran 2021 Cumartesi 22:50

Sayın yazar, röportajınızı zevkle okudum .Sorularınız ve aydınlatıcı cevaplar için teşekkürler. Kurtuluş mücadelesi de Atamızın hayali değil miydi? Madem ki hayal ettiğimiz müddetçe yaşayacağız.Şimdi , tam da hayal kuracak ve uygulamaya geçecek zamanlardayız.

Yorumu oyla      2      3  
Tülay Manav 12 Haziran 2021 Cumartesi 17:40

Sevdiğim bir romanciyla çok güzel bir röportaj olmuş . Ayşe Kulin yine duygularını görüşlerini çok güzel özetlemiş.Cok özenli hazırlanmış sorular için kutluyorum İhsancim

Yorumu oyla      2      3  
Simin Mert 12 Haziran 2021 Cumartesi 13:54

Ayşe Kulin''i çok severim . Çok kitabını okudum etkilendim. İhsancım güzel sorular, duru anlatımınla çok güzel bir röportaj olmuş. Kutlarım canım.

Yorumu oyla      2      3  
Enver Olgunsoy 12 Haziran 2021 Cumartesi 13:18

Mukemmel bir söyleşi olmus..Bu söylesinin ulusal medyada da yer almasini ve daha da geniş kitlelere ulaşmasini ictenlikle isterim..Yazardan bu konufa da çaba sarfetmesini rica ediyorum..Bu zarif Ataturk kadininin ülkemin tüm insanlarina hatta dünya insanlarina söyleyecek çok şeyleri var...

Yorumu oyla      2      3  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
CHP milleti koyun gibi görüyor!
Milliyetçi Hareket Partisi İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, muhabirimiz ...
İyi ki varsın KİTVAK
KİTVAK Yönetim Kurulu Başkanı İklil ULUEREN, yazarımız İhsan Özbelge ÖZDURAN’ın ...
Söylenmek yerine inisiyatif almalıyız!
Ege Genç İş İnsanları Derneği'nin çiçeği burnunda Başkanı Alp Avni YELKENBİÇER, ...
 
Kendine güvenen kadın başarılı olur!
Yorglass Başkan Yardımcısı Gülfem Yorgancılar PERÇİN, yazarımız İhsan ...
Yüreklere dokunan koca yürekli doktor!
Ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. İsa DURMAZ, yazarımız İhsan Özbelge ÖZDURAN’ın sorularını yanıtladı.
İflah olmaz bir yatırımcı!
EBSO Meclis Başkanı, sanayici Salih Esen, yazarımız İhsan Özbelge Özduran’ın sorularını yanıtladı.
 
Büyük hayallerimiz var!
Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar, icraatlarını ve hedeflerini açıkladı ...
Her fabrika bir kaledir!
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin Başkanı Hilmi Uğurtaş, yazarımız ...
Cinayet değil ‘kadın kıyımı’ yaşıyoruz!
İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu KESTELLİ, yazarımız İhsan Özbelge ...
 
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Fenerbahçe ne istiyor?
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Yarattı... Veda ederken ağlattı!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Memleketin birinde insan manzaraları(!)
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Tükeniş!
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Kara kaplı defter!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Nereden nereye?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çanakkale artık barışın merkezidir!
Kemal ARI
Kemal ARI
'Cehennem savaşı'nda ne yediler ne içtiler?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bölgecilik, mezhepçilik ve inşaatçılık...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Unutulmazlar...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva