İZMİR - Gezi eylemlerine ilişkin iddianamede liderleri ‘darbeye teşebbüs’le suçlanan Beşiktaş’ın muhalif taraftar grubu Çarşı’ya Taraftar Hakları Derneği’nden destek açıklaması geldi.
Yazılı bir açıklama yapan Taraftar Hakları Derneği davaya ateş püskürürken ‘vicdanı olan’ herkesi Beşiktaşlı tribün önderlerine desteğe çağırdı.
İŞTE O AÇIKLAMA: DAVALARI DAVAMIZDIR!
Ülkemizin dört bir yanında milyonlarca insanın sokaklara çıktığı, meydanlarda buluştuğu Gezi eylemliliklerinde yer alan taraftarlara ve taraftar gruplarına yönelik baskılar, aralarında Beşiktaş Çarşı grubunun kurucularının da yer aldığı 35 kişi hakkında ‘hükümeti yıkmaya teşebbüs’ suçlaması iddiasıyla hazırlanan iddianame ile yeni bir boyut Çarşı grubu kurucularından Cem Yakışkan hakkında istenen ağırlaştırılmış müebbet cezası ise adeta yeni bir hukuk skandalının habercisidir ve bu tarihi hatadan biran önce dönülmelidir.
Taraftarların demokratik örgütlenmeleri olan taraftar dernekleri ve gruplarını suç örgütü gibi gösterme girişimleri, Gezi eylemliliklerinden beri sistemli şekilde sürmektedir.
Tribünler, geçmişten günümüze bu ülkenin vicdanı olmuşlardır ve olmaya da devam edeceklerdir. Çünkü tribünler toplumun minyatürüdür. Her hafta tribünleri dolduran onbinlerce taraftar, bu ülkenin toplumsal yaşamı içinde bulunan farklı meslek gruplarından insanlardır. Şehrinin ya da semtinin insanları öldürülürcesine şiddete maruz kalırken, en temel demokratik haklarının kullanılması kolluk güçlerinin orantısız gücüyle engellenirken taraftarların ya da taraftar gruplarının olayları seyretmesi beklenemez, beklenmemelidir.
Gezi eylemliliklerine katılan taraftarlar, tamamen insani ve vicdani sebeplerle milyonların yanında saf tutmuşlardır. Taraftarların bu onurlu tavrını siyasi noktalara çekerek tribünleri ve taraftarları kriminalize etmeye çalışmak, en hafif deyimle art niyetli bir tavırdır ve ‘tribün mühendisliği’nin gerekçesini oluşturma çabasıdır.
6222 sayılı yasa ile başlayan ve e-bilet uygulaması ile devam eden ‘tribünlere ayar verme’ hamleleri taraftarların direnciyle karşılaştıkça, tribünlere yönelik baskı ve cezai yaptırımların ağırlaştırılmaya çalışıldığını gayet net görmekteyiz.
Bu son iddianameyi de, spor alanlarında ve toplumsal yaşamdaki gelişmeler karşısında suskun kalmayan taraftarlara ‘sopa gösterme’ olarak değerlendirmekteyiz.
İnsanların adalet beklentisini karşılaması gereken yargının, ülkemizde son yıllarda adeta siyasi hesaplaşmaların bir aracı haline getirilmiş olmasını üzülerek izliyoruz. Ve, bu yüzden de Çarşı grubu kurucuları ve üyelerinin yargılanacağı dava süreçlerine adalet arayışında olan tüm vicdanlı kesimleri katılmaya, taraftarlarla omuz omuza olmaya çağırıyoruz.