Sağlıkçılardan isyan: Yaşatırken ölmek istemiyoruz!

Yeşim YAVUZER/EGEDESONSÖZ – Ülkenin Doğu ve Güneydoğu’sunda uygulanan sokağa çıkma yasakları sırasında iki sağlık emekçisi hayatını kaybetmiş, geçtiğimiz gün ise Cizre Devlet Hastanesi çalışanı ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Cizre Temsilciliği Yönetim Kurulu üyesi Abdülaziz Yural, yaralı bir kadına yardım ettiği sırada açılan ateş sonucu başından vurularak yaşamını yitirmişti. SES İzmir Şubesi İzmir İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması yaptı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı, sağlık emekçileri, sağlık öğrencileri ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı basın açıklamasını SES İzmir Eş Şube Başkanı Ümit Doğan okudu. Doğan, ‘Yaşatırken ölmek istemiyoruz’ dedi.
 
ÖZEL GÜVENLİK BÖLGESİ İLAN EDİLEN YERLER ZULÜM MEKANLARINA DÖNÜŞTÜ
Hükümetin özel güvenlik bölgesi ilan ettiği yerlerin, vatandaşların güvenliğinin kalmadığı, hukuksuzluğun ve katliamın dayatıldığı zulüm mekanlarına dönüştüğünü ifade eden Doğan, “Hukuki bir dayanak olmaksızın sokağa hatta pencereye çıkma yasakları ilan edilmekte ve bu kararlara yönelik itirazlar, ciddi biçimde soruşturulmaksızın reddedilmektedir. Bu savaş politikaları yüzünden bölgede yaşanan insan hakları ihlalleri ve katliamlara ek olarak çok sayıda üyemiz darp edilmiş, yaralanmış ve tehdit edilmekle kalmamış katledilmiştir. Bu savaş ortamında sendikamızın üç üyesi özel harekat polisleri tarafından katledilmiştir. Eyüp Ergen ve Şeyhmus Dursun arkadaşlarımızın ardından bugün de Abdülaziz Yural yaşadığı sokakta yaralı bir kadına yardımcı olmaya çalışırken başından vurularak alçakça katledilmiştir. Günlerdir süren sokağa çıkma yasağı nedeniyle bırakalım halkın sağlık hizmetine ulaşmasını, yaralı ve cenazelerine bile müdahale edemiyorlar.  Müdahale edenler ise sendikamızın Cizre Temsilcilik Yönetim Kurulu üyesi Abdülaziz Yural gibi katlediliyor” diye konuştu.
 
AZİZ’E SÖZÜMÜZ BARIŞ OLACAK!
Sağlık Bakanı’nı eleştiren Doğan şu şekilde konuştu: “Sağlık Bakanı ise, sorumlu olduğu personelin çalışma koşullarını, can güvenliğini ve yaşam hakkı başta olmak üzere en temel insani haklarını güvence altına alma konusunda herhangi bir adım atmadığı gibi kin ve nefreti körükleyen açıklamalar yapmaktan geri durmuyor. Katledilmemize seyirci kalıyor. Bu nedenle sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak bu savaşa daha fazla kurban vermeyeceğiz.”
 
Doğan, ısrarla ‘savaşa hayır’ demekten vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak, “Aziz’e sözümüz barış olacak” dedi.
 
SİVİL HALKIN YAŞAMININ TEHDİT ALTINDA OLMASI KABUL EDİLEMEZ
Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Üsterci ise, “Yaralı bir insanı yaşatmak için yanına giden Abdülaziz arkadaşımız kendi yaşamını yitirdi. İnsancıl hukuk, öncelikle savaş koşullarında dahi sivillerin ve bilhassa da sağlık çalışanlarının yaşam hakkını güvence altına alır. İmzacı devletleri bu konuda sorumlu tutar. Maalesef yaşadığımız koşullarda devlet, bu tür temel kurallara dahi gereken önemi vermiyor, hatta bizzat ihlal ediyor. Dolayısıyla sağlık çalışanlarının gerekli sağlık müdahalelerini yapamaz hale gelmesi, sivil halkın yaşamının tehdit altında olması ve sağlığa erişimin her açıdan engelleniyor olması kabul edilemez. Biz de buradan Sağlık Bakanlığı’nı ve AKP iktidarını her bakımdan protesto ediyoruz” ifadelerinde bulundu.