HABERLER>GÜNCEL
6 Eylül 2012 Perşembe - 17:01

Mülteci-Der: Geçici korumanın süresi uzatılmalıdır

Müteci-Der’den yapılan yazılı açıklamada: ‘Menderes’in Ahmetbeyli beldesi Baradan Koyu’nda bugün sabah saatlerinde meydana gelen tekne kazası sonucu şimdiye kadar 60’a yakın kişinin cesedine ulaşıldığı, yaklaşık 50 kişinin sağ olarak kurtulduğuna dair haberi üzüntü ile izlemekteyiz’ denildi.

Mülteci-Der: Geçici korumanın süresi uzatılmalıdır

İZMİR - Mültecilerle Dayanışma Derneği’nin, Ahmetbeyli’de gerçekleşen ve 60 kişinin yaşamını kaybettiği trajik olayın nedenleri konusunda yetkililere ve kamuoyuna bir yazılı açıklama yaptı. Mülteci-Der’den yapılan yazılı açıklamada önemli ayrıntılara yer verildi; Ege Denizi, 2010 yılına kadar en büyüğü 9 Aralık 2007 tarihinde Seferihisar açıklarında meydana gelen ve 79 kişinin ölümüne ve kaybolmasına neden olan korkunç trajedilere sahne olmuştur. 2010 yılından bu yana benzer deniz kazalarını duymamamız, artık ölümlerin yaşanmadığı anlamına gelmemektedir. Zulüm var olduğu sürece insanlar, kendilerinin, yakınlarının canını kurtarmak için umut yolculuklarına rota değiştirerek devam etmiştir. Ege Denizi’nde Frontex ve ulusal birimlerin kontrolleri artınca, Ege’deki “kale duvarları” yükseldikçe, zulümden ve ölümden kaçanlar, başka yolları denemeye başlamışlardır. Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine geçerek güvenli bir yer arayışında olan mülteciler, bu sefer Meriç üzerinden sınırları geçmeye devam etmişler ve bu sefer cesetler, Meriç Nehri’nden çıkarılmaya başlanmıştır; ancak bu olayların çoğunda, olayın ciddiyeti, cesetlerin sayısına göre değerlendirildiği için medyaya da yeterince yansımamıştır.

Baradan Koyu’ndaki bu kaza ile bir kez daha, mültecilerin yaşadıklarını ve canlarını kurtarmak için her riski göze aldıklarını hatırlamış bulunuyoruz.

Bu trajik olay öncelikle bize, bir yol kapansa, bir geçiş engellense bile insanların hayatlarını kurtarmak için başka yollar bulmaya çalıştıklarını göstermiştir. Gerek Türkiye sınırlarında gerekse tüm dünyada yaşanan bu trajediler, zulümden kaçan mültecilere ya da göçmenlere yasal giriş yolları kapandıkça, önlerine “kale duvarları” çıktıkça, her seferinde illa ki daha riskli, daha tehlikeli ve insanların sömürülmesine daha açık yolların denendiğini göz önüne sermiştir. Bu nedenle bu trajedilerin öncelikle devletlerin politikaları ve uygulamalarının bir neticesi olduğunun anlaşılması gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, Baradan Koyu’nda meydana gelen olayda kazazedelerin çoğunun Suriyeli, Iraklı ve Filistinli olduğu yolundaki bilgiler, bizi özellikle Suriyeli mültecilerin yaşadıkları ve onlara sunulan koşullar hakkında düşünmeye itmektedir. Yetkili ağızların açıklamalarında Suriye’de yaşanan olaylar sonucu Nisan 2011’den beri ülkemize sığınan Suriyeli mülteciler için açılan kamplarda son derece iyi koşulların sağlandığı belirtilmektedir.

Ancak, özellikle Ağustos 2012’den itibaren Yunanistan’da yakalananların önemli bir bölümünün Suriye kökenli mülteciler olduğu, Mülteci-Der’in gerek İzmir özelinde, gerekse Yunanistan’da mülteci hakları üzerine çalışan avukat ve aktivistlerden öğrenmiş olduğu bir bilgidir ki bu bilgi bizi bu tip açıklamaları sorgulamaya itmektedir. Bu nedenle yetkililerin söylediği gibi mülteciler, son derece iyi koşullar altında, tüm haklarından yararlanabildikleri bir ortam buluyorlarsa, bu insanların neden hayatlarını riske atarak, can havli ile bu yolculuklara çıktıklarının sorulması ve sorgulanması gerekmektedir. Her türlü konfor sağlanmış olsa bile, Nisan 2011’de başlayan ve bugüne kadar devam eden bu süreçte, bu insanlar, sıcakta-soğukta çadırlarda yaşamakta, çalışamamakta, üretememekte, sosyal aktivitelere katılamamakta olup kamp şartlarında uzun süre yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Bununla birlikte mülteciler, geleceğe yönelik kaygıları yüzünden başka çözüm yolları aramaya itilmektedirler. Türkiye, Suriyeli mültecileri diğer ülkelerden gelen mültecilere uygulanan iltica prosedürü dışında tutmakta ve “geçici koruma” adı altında bir rejim uygulamaktadır. Uluslararası hukuk çerçevesinde bu “geçici koruma”nın en fazla 2 yıl sürmesi ve isteyenlerin ‘bireysel iltica’ prosedürüne dahil edilmesi gerekmektedir. Ancak Türkiye’nin Suriyeli mültecilere yönelik politikasının buna izin vermemesinin, Suriyeli mültecileri hayatları pahasına bu riskli yolculuklara çıkmak zorunda bırakmış olabileceğini düşünmekteyiz.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) Suriyeli mülteciler ve kampların idaresi konusunda şimdiye kadar son derece minimal bir rol oynamış olmasına da dikkat çekmek isteriz. Suriye’deki olaylardan sonra Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin iltica taleplerinin BMMYK tarafından kayıt altına alınmaması, kampların idaresiyle ilgili gözlem yapılması için misyonuna uygun bir girişimde bulunulmaması ve Suriye’deki olaylardan önce Türkiye’ye sığınan sığınmacılara ilişkin prosedürün yavaşlatılması, bu insanları başka çözüm yolları keşfetmeye itmektedir. Suriyeliler dışında kalan mülteci ve sığınmacılara, sığınma başvurusu için ilk kayıt ve mülteci statüsü belirleme mülakatı çok ileriki tarihlere verilmekte, bu süre içerisinde uyku kentlerde yaşaması beklenen mültecilerin, birincil ihtiyaçları ve psiko-sosyal ihtiyaçları bulunmaktadır. Maalesef söz konusu uydu kentlerde de mültecilere sunulan imkânlar yetersiz kalmaktadır. Bu uzun, belirsiz bekleyiş süreci bazen uzun yıllar almakta, mülteciler bu süreçte çok ciddi sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Mülteci statüsünü aldıktan sonra da, üçüncü bir ülkeye yerleştirme sürecinde mülteciler için yine uzun bekleyiş süreci devam etmektedir.

Sınırlarda, denizlerde, yollarda mültecilerin güvenli bir yer arayışlarında çıktıkları yolculuklar ve ulaştıkları yerlerdeki yaşam koşulları her geçen gün daha korkunç bir hal almakta; denizler, yollar ölüm denizlerine ve ölüm yollarına dönüşmektedir. Dünyadaki göçmen politikalarının yetersizliği ve özellikle son yıllarda Avrupa’da gelişen anti-göçmen politikaların varlığı nedeniyle umut yolculukları artmaktadır ve Mülteci-Der olarak bu gidişat bizi son derece endişelendirmektedir.

İltica prosedürlerinin, kişiler için kolay erişilebilir, adil ve hızlı çalışır olması gerekmektedir. Bu sağlanmadığı sürece, sığınma arayan kişilerin insan kaçakçılarının merhametine sığınmaktan başka çarelerinin olmadığı da yaşanan bu olaylarla bir kez daha gözler önüne serilmektedir.'

 
 
Kılıçdaroğlu’ndan adaya saldırı sonrası ilk açıklama
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
“5 saf genç gaza gelip katliam yaptık!”
Zirve Yayınevi’nde 3 kişinin katledilmesiyle ilgili davanın bugünkü duruşmasında ...
Köşk çelik zırhla mı kaplanacak?
Bugün bazı gazetelerde yer alan Cumhurbaşkanlığı Konutu'nun çelik zırhla ...
"Aşk cinayeti mi diye sordular"
Özge Mumcu, babası Uğur Mumcu'nun 1993 yılında uğradığı saldırıyı ve polislerin ...
 
İzmir’deki korkunç cinayette kan donduran ayrıntı
İzmir’de Osman Ç.’nin, başka erkeklerle ilişkisinden şüphelendiği ve çocuğunun ...
Emniyet’ten basına 'darbeye dayanıklı' şapka
Mersin polisi, özellikle toplumsal olaylarda görev yapan gazetecilere ...
Türk botanikçiden büyük keşif
Hakkari dağlarında 13 yıldır botanik araştırmaları yapan akademisyen Mehmet ...
 
9 Eylül’de 89 yıllık geleneğe veda: Suvari de yok bayrak da!
Kurtuluş Günü'nde 89 yıldır her 9 Eylül’de süvariler tarafından getirilen ...
Patlamanın ardında büyük soru işareti: Sabotaj mı, kaza mı?
Afyonkarahisar'daki patlamanın ardından ortaya çeşitli iddialar atıldı. ...
İzmir'de 'yeni hayata yolculuk' faciası: 61 ölü
Ahmetbeyli’de Avrupa’ya yasadışı yollardan çıkmak isteyen, içinde çoğu ...
 
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
‘Acil çözüm şart!’
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Beyaz tren...
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
'Memleket' küçülüyor!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Afyon üstünden Akşehir’e... (Gezi notları)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva