EGEDESONSÖZ - CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu önemli açıklamalarda bulundu. Gezi Parkı eylemlerinden, Büyükşehir davasına, yerel seçimlerden 9 Eylül kutlamalarına kadar birçok konuda değerlendirme yapan Moroğlu, İzmir Valisi Mustafa Toprak’ı eleştirdi. Radyo Pause’ta yayınlanan “Fatih Yapar’la Neler Oluyor?” programına konuk olan Moroğlu, Toprak’ın kentin hassasiyetlerini dikkate alması gerektiğini söyledi.
- İzmir'deki karanlık eğitim Meclis'e taşındı...
9 Eylül kutlama programı ve düzenlenen etkinlikler için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür eden Moroğlu, AK Parti İzmir Milletvekili Rıfat Sait’in Gümüldür’de gerçekleştirdiği “Dünya İzmirliler Günü” etkinliğini eleştirdi. Moroğlu, “Zaten bu alternatif değil de git başka zaman yap. İzmirliler gününü ilan etmek yanlış. Ne benim, ne Rıfat Sait’in, ne de belediye başkanının yapacağı iş değildir. Çıkıp ‘bir gün ilan ediyorum’ dersen zaten o günün anlamı orada biter. Önemli ve anlamlı günler zaferlerin, mücadelelerin sonucunda ortaya çıkar. Siz kalkıyorsunuz bir gün ilan ediyorsunuz. Onu da 9 Eylül tarihine denk getiriyorsunuz” dedi.
SAİT KENDİSİNE SAYGISIZLIK YAPTI
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun düzenlenen etkinlik için söylediği “çakma 9 Eylül” ifadesinin de değerlendiren Moroğlu, İzmir Valisi Mustafa Toprak’a yüklendi. Moroğlu, “ Aziz bey kullanabilir. Ama çakma mı, takma mı, bakma mı bilemeyiz. Sonuçta İzmir’e saygısızlık var. Aslında Rıfat Sait’in kendisine yaptığı bir saygısızlık da var. Bu saygısızlığa İzmir’in valisi de ortak oluyorsa asıl bizi üzen olay o. Rıfat Sait için ‘ya AKP’nin milletvekili, zihniyetleri de zaten bu’ der geçersin. Halk önemsemez, biz bakmayız. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin valisi bir AKP milletvekili gibi davranıyorsa buna üzülürüz. Bunlar gibi iki hata yaptı. Vali bey de eleştirilebilecek insanlardan birisidir. İzmir’e daha iyi hizmet etmesi için eleştirebilmeli, yanlışlarını söylemeliyiz. Kişisel bir sorunumuz asla söz konusu olamaz” diye konuştu.
RESEPSİYONDA NEREDEYDİN?
Moroğlu, Vali Toprak’ın İzmir’e geldiği günden bu yana geçen iki ay iki aylık sürede yaptığı iki önemli hatayı da söyledi. Moroğlu, “İzmir Büyükşehir Belediyesi bir resepsiyon düzenledi. Tarihi de 8 Eylül. Yani 9 Eylül’deki resmi kutlamalardan bir gün önce. Vali bey neredeydi? AKP İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay’ın kızının düğünündeydi. Şimdi bunu nasıl izah edecek halka. Çıksın bir televizyon ve radyo programında desin ki ‘ya kırılacak gibi değildi, biz Ömer Cihat Akay ile birlikte büyüdük. Çocuklarımız birlikte yetişti. Onun kızı benim kızım gibiydi. O nedenle Aziz Bey’e de söyledim. Böyle bir güne denk geldi. Kusura bakma dedim’ desin. Biz de o zaman ‘hakikaten eleştirilerimizde haksızmışız’ diyelim. 9 Eylül gibi bir gün için resepsiyon düzenleniyor. 30 Ağustos Resepsiyonu’nda hep birlikteydik. Bu daha küçük, önemsiz bir gün mü? . Kurtuluş Savaşı’nın kazanıldığı günün yıl dönümüne gelmiyor, AKP İzmir il başkanının kızının düğününü tercih ediyorsunuz. Biz tabi ki ‘oraya gitme ya da git’ diye bir tasarrufta bulunamayız. Öyle bir hakkımız yok. Gidebilirsiniz. Biz de günde 3-4 düğüne gidiyoruz. Ama önce 8 Eylül’de düzenlenen resepsiyona gideceksiniz. 9 Eylül gününde de Rıfat Sait’in düzenlediği etkinliği tercih etti. İzmir, iki hatayı kaldırır ama bu düzeyde üçüncü bir hatayı, yanlışı kaldırmaz. Biz de ‘bu vali Türkiye Cumhuriyeti’nin valisi olmak için gelmemiş, AKP’nin, hükümetin valisi olarak gelmiş’ diye düşünürüz. İzmirli bu yarayı tamir edemez. Etmemesi durumunda da biz ‘sayın vali İzmirli’ye saygı göster, kentin valisi ol’ deriz. İzmir başka yere benzemez. Üst düzey devlet görevlileri kente geldikleri zaman etrafına bakarlar, tanırlar. Son yıllarda AKP iktidarının uyguladığı yöntemler nedeniyle durum farklı hal aldı. Aslında bürokratlar da bundan rahatsız ama ‘ben yetkiliyim, valiyim, komutanım, müdürüm’ diyerek bu ilkeden uzaklaştılar” ifadelerini kullandı.
Moroğlu, ülke genelinde görev yapan tüm bürokratların halkın yararını düşünen, eşit davranan bir konumda olmaları gerektiğini söyledi.
9 EYLÜL RUHU İLE GEZİ PARKI RUHU AYNIDIR
Moroğlu, kutlamaların ve coşkunun da altını çizdi. Gezi Parkı’na gösterilen tavır ile 9 Eylül’deki tavrın aynı olduğunu anlatan Moroğlu, “ 9 Eylül sadece İzmir’in kurtuluşu değil, İzmir ile birlikte Türkiye’nin ve birçok şeyin de kuruluşudur. Bunlardan en önemlisi de Kurtuluş Savaşı’nın başladığı ve bittiği gündür. 9 Eylül’de Mustafa Kemal’in yanındakiler ona ‘paşam artık bitti’ dediklerinde o da yanındakilere ‘hayır bitmedi, yeni başlıyor’ demiştir. Yeni başlıyor meselesinin anlamı düşmanlarınızı yenebilirsiniz, savaşı kazanabilirsiniz ama asıl mücadele zaferi sonrasında devam ettirmek. Devam ettirmek için de ekonomik özgürlüğü sağlamaktır. Türkiye’nin kuruluşunun ardından 91 yıl geçtikten sonra maalesef iyi durumda değiliz. Siyasi, ekonomik ve askeri bağımsızlığımız yok. Başka ülkelerle mücadele edecek durumda değiliz. Cumhuriyet’in kuruluşundan 10 yıl sonra durum böyle değildi. İzmir’in 9 Eylül’e gösterdiği ilgi çok iyiydi. Karşıyaka’dan Narlıdere’ye kadar her yer meşaleli kutlandı. Taksim Direnişi’nin tüm yurda yayılmasının etkisini gördük. 9 Eylül ruhu ile Taksim Gezi ruhu aynı ruhtur. Aynı amaç için yola çıkılmıştır. Bağımsızlık, özgürlük ve insan hakları odak noktadır. Bu yüzden insanlarımız büyük katılım gösterdi. Bunu siyasi duruştan bağımsız olarak söylüyorum” açıklaması yaptı.
ALTINDAN CEZAEVİ YAPSAN…
Hükümete muhalefet eden herkesin cezaevlerine gönderilmeye çalışıldığını anlatan Moroğlu, askerin, siyasetçinin, gazetecinin ve sivil toplum kuruluşlarının sürekli tehdit edildiğini ifade etti. Moroğlu, 1980 öncesinde siyasi eylemler nedeniyle 6 yıl cezaevinde kaldığını belirtirken yaptığı cezaevleri ziyaretlerinde durumun içler acısı bir halde olduğunu söyledi. İktidar partisi milletvekilleri ve kurum yöneticilerinin “şartlar eskisi gibi değil, her şey iyileşti” değerlendirmelerine de gönderme yapan Moroğlu, “Sokak iyimi ki cezaevleri iyi olsun. Cezaevlerine tıkılanlar, tutuklananlar kim? Bir de onlara bakmak lazım. Bizim cezaevlerinde haklarını savunduklarımız kimler? Elbette durum, fiziki şartlar aynı değil. Altından cezaevi yapsan iyi cezaevi mi oluyor? Önemli olan sosyal imkanlar ve içerideki durumdur. Kişi, havalandırmaya rahat çıkabiliyor mu, iyi yemek yiyor mu, sosyal aktivite yapıyor mu? İnsana zaten cezasını vermişsiniz. Genç kızlarımızı çırılçıplak soymak ilericilik mi? Yeri geldiğinde ‘ABD’de, Avrupa’da bunlar uygulanıyor’ diyorlar. Bıraksınlar bu işleri” dedi. Moroğlu, Gezi Parkı eylemlerine katılanlar için hazırlanan iddianamenin yanlışlarla dolu olduğunu ifade etti.
NE YAPACAKTIK?
İzmir’de cezaevlerini ziyaret ettikleri zaman birçok sorunu gördüklerini anlatan Moroğlu, buzdolabı, su ısıtıcı gibi elektronik cihazların cezaevinin kendisinin vermediğini, kalanların parasıyla aldığını söyledi. Moroğlu, “Tutuklular bu malzemeyi almak zorunda kalabilir. Tamam da nereden alacaksın? Cezaevinin kantininden alacaksınız. Dışarıda 200 TL olan malzeme orada 400 TL. Yani ticaret yapıyorsunuz. El insaf. Siz insanları tutukluyorsunuz. İşi, üniversite eğitimi yarım kalan insanlar var. İçerideki tutukluluk hallerinden faydalanan bir sistem var. O büyük devlet, cezaevleri inşa eden kurumlar mahkumların ailelerinden kazanacağı 200 TL’nin peşinde. Ayıp değil mi, utanmıyor musunuz? Bunlar yeni duyuluyor olamaz. Bütün işkencelerinize bir de insanların cebindeki paraları almayı eklemeyin. Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi İzmir’de de eylemler yapılıyor. Ne yapacağız yani? Birilerine ‘oh öldürdünüz, devam edin’ mi diyeceğiz? Dün hakimlere savcılara söylenmesi gerekenler vardı. Protesto edenlere saldıranların çocukları yaralansa ne yaparlardı? Ne hissederlerdi? Hiç evladınız yok mu? Biz de protestolara taşkınlık yaşanmaması için demokratik yollardan destek veriyoruz. Maalesef istenmeyen olaylar oluyor. Asıl sorumlusu kentin valisi, emniyet müdürüdür. Herkese meydanlar açılmalı, baskı yapılmamalıdır. Sen ceza kesersen, tehdit edersen insanlar tepkilerini gösterirler. Hakimler, hekimler ve idarecilerin kızmaya hakkı yoktur. Büyükşehir Davası’ndan sonra Aziz Kocaoğlu kendisini yuhalayanlara el salladı. Ne kadar güzel davrandı. Bir örnek olmalıdır. Haklı adam öfkelenmez. Öfkelenirsen haksız duruma düşersin” dedi.
KOCAOĞLU 'ADAY DEĞİLİM' DEMEDİĞİ SÜRECE ADAYDIR
Moroğlu, Büyükşehir Davası’nda yargılanan Aziz Kocaoğlu ve belediye bürokratlarına partinin yüzünü ağartmadıkları için teşekkür etti. Belediye yönetiminin çok iyi bir sınav verdiğini söyleyen Moroğlu, başkanın taşeronu kaldırdığı için yargılandığını söyledi. Aziz Kocaoğlu’nun 2 Eylül’de adaylık başvurusu yapmamasına destek veren Moroğlu, “Bir başbakan seçime giderken ‘ben başbakan olacağım’ diyerek yola çıkıyor, başvuru yapıyor mu? İzmir Büyükşehir Belediyesi, CHP’nin iktidar olduğu en büyük kamu kurumudur. CHP genel merkezi açısından da her şey açısından da İzmir önemlidir. Bir Afyon’u, Uşak’ı belirlemiyorsunuz. Zaten bunları düşündüğünüzde tartışmanızın anlamı yok. Aziz Kocaoğlu 10, yıldır belediye başkanlığı yapıyor. Başımızı önümüze eğdirmeden görevini yapıyor. İzmir’in altyapı sorununu yüzde 90 oranında bitirdi. Makyaj işleri ile uğraşmayan, İzmir’in bütçesini İzmir’in yararına kullanırken kendi evindeki bütçeden daha dikkatli davranan bir yönetim tarzı izliyor. Aziz Bey ‘ben belediye başkan adayıyım’ demek zorunda değil. Başkanlık için müracaat etmek durumunda da değildir. 2009 şartları ile şimdiki şartlar farklı. Bir derede iki defa yıkanılmaz. Hayat farklı yöntemlerle akıp gidiyor. Onun için ‘ben aday değilim’ demediği müddetçe adaydır. CHP genel merkezi de özellikle İzmir açısından bunu değerlendirecektir. Yerel seçim sürecinde resmi yarış başladığında kararını verecektir. Genel merkez de belediyelerde en iyi adayla yola çıkmak için çabalıyor. Daha doğru bilgi edinerek, en fazla oy için mücadele ediyor. Süreçler hiçbir zaman olmadığı kadar demokratik şekilde işliyor. Eksiklerimiz tabi ki olabilir ama sistemi yürüten bir yönetimimiz var. Bu çabaya destek olmak lazım” diye konuştu.
BİRLİK ÇAĞRISI
Moroğlu, konuşmasında herkesi birlik olmaya davet etti. Adaletsizlik, hukuksuzluk ve insan hakları ihlali olan her yerde karşı duruş sergileyeceklerini anlatan Moroğlu, “Dün polislere ‘size karşı hukuksuzluk olduğunuzda yanınızdayız’ dedim. Askerlere hukuksuzluk oluyor. Onların yanındayız. O komutanlar bizi 12 Eylül’de cezaevine attı. Biz elimizi mi ovuşturacağız? Bize yakışır mı? Herkesin yanında olmak durumundayız. Zamanın ruhu bunu gerektirir. Gezi Parkı direnişinin ardından ‘hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ denildi. O zaman mücadele edenler, mücadeleye destek verenler, tepki koyanlar, siyaset yapanlar, seçimlere hazırlananlar, adaylar bir araya gelmelidir. Kendi kariyerimiz ve siyasal çıkarlarımızı kenara bırakarak buluşmalıyız. İhtiyacımı olan şeyler var. Türkiye’yi savaşa sürükleyen, hukuku hiçe sayanlara karşı durmalıyız. Eski tarzda siyaset yapamayız. Teknolojiyi anlamalı, yönetmeyi bilmeliyiz. Bir Arnavut atasözü var. O da ‘aynı tüyden kuşlar bir ipte toplanır’. Çıkarları ortak olanların bir ipte toplanması lazım. O ip de CHP’dir. AKP’yi sandığa gömmekten başka bir çare yoktur” diye konuştu.