GAZOZ… Siyah beyaz dünyamızın renkli bir tadıydı. Özellikle 60 ve 70’li yıllarda yaşayanlar için birçok anı… Çay bahçesinde pipetle köpürtüp, leblebi eşliğinde içildi. Kimi zaman mahalle arasında onu yudumlamak adına top koşturduk… Kimi zaman da yazlık sinemada izlenen filmin hararetini aldı, içimizi serinletti… Kapağı bile çocukluk yıllarımızın en büyük oyun aracıydı.
SEKTÖRÜN DUAYENLERİ
Bugün Türkiye’de 60’a yakın gazoz markası var. Bunların önemli bir kısmı Ege’de. Bunlardan biri de Su-Ga… Eski ismiyle de İmren Gazozu… Su-Ga ya da İmren, İzmir’in en eski gazoz markalarından. Kurucusu ise 95 yaşındaki Nurettin Özertuğrul, yaşayan en eski gazoz üreticisi… Bu işi babasından öğrenmiş. Osmanlı döneminde, babası ve iki amcası Zülfikar Biraderler ismiyle gazoz üretiyormuş. Nurettin bey, 1945’te adım atmış. 1960 ve 70’li yıllarda İzmir’de yaklaşık 41 gazoz üreticisi olduğunu anlatan Nurettin Özertuğrul, 24 saat üretim yaptıklarını belirtiyor.
Bölgenin önemli ürünlerinden birisi de 1930’da Hüseyin Karakuş’un kurduğu Dört Mevsim Gazozu. Akhisar’daki markanın yönetiminde bugün 3’üncü kuşaktan, merhum Hüseyin Karakuş’un torunları Burçin ve Berk Karakuş kardeşlere devredilmiş. Zafer Gazozu’nun Genel Müdürü Adnan Şiphir de 1934 kurulan firmanın, ilk başlarda Denizli ve çevresine ürün verdiğini anlatıyor. Zafer Gazozu, bugün ise Avrupa’ya da ihracat yapıyor.
Denizli’nin Bekilli ilçesinde 1966’da üretime ‘İçen bilir’ gazozları ile yola çıkan Ali Çankal ve ağabeyi bugün yollarına Efe markasıyla devam ediyor. 1972’ye kadar kullandıkları ‘İçen bilir’ markasını gazoz kasalarının üzerine keçeli kalemle yazmakta zorlanınca yeni bir isim arayışına girdiklerini kaydeden Çankal, sonunda Ege’nin yiğitlik sembolü ‘Efe’yi markaları yapmaya karar verdiklerini söylüyor.
ESKİCİ- KAHVECİ- GAZOZCU MÜNİRE
Alsancak’ta Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde Garanti Bankası Sokağında minicik ama dünyanın en renkli mekanlarından birini keşfettim; Eskici- Kahveci- Gazıozcu Münire… Münire, İstanbul’dan İzmir’e gelip yerleşen Özgür Çankaya’nın babaannesinin adı… Toplam 18- 20 metrekare büyüklüğünde olan dükkanı uzaktan ilk gördüğümde bayram tatilinin ertesi günü olduğu için kapalıydı. Ama içerisini o kadar merak ettim ki tekrar kapılarını aşındırdım. Kalabalık beni çok şaşırtmadı.
25 ÇEŞİDİ VAR
Sadece gazoz ve kahvenin satıldığı Münire’nin mottosu, “Eskici, kahveci, gazozcu!” 25 çeşit yerel gazozun bulunduğu Münire’de küçükken düğünlerden de hatırladığım Huzur gazozunu tercih ediyoruz. Yine, cam şişede getirilen Güneş su unutulmazlardan.
Özgür Çankaya, dükkanda görülen her şeyin satılık olduğunu ve bir sonra gelişte muhtemelen benzer şeyler görülemeyeceğini anlatıyor. Daktilodan taksi tabelasına, guguklu saatten gaz lambasına akla hayale gelmeyecek sayıda antika obje var dükkanda. Eski valiz yığını ise benim en dikkatimi çekenlerden oldu. Toplam 18 kişi kapasiteli dükkan kısa sürede, reklamsız bir şekilde kendini duyurmayı başarmış. Özellikle kulaktan kulağa etkinin önemli olduğu bu tip konsept mekanların kent kültürüne olan olumlu etkisi tartışılmaz.
Keşfetmeyi seven İzmirliler bir şekilde bulmuş mekanı benim gibi.
Denizli’den Zafer, Adana’dan Ferah Bade, Ordu’dan Ufuk, Safranbolu’dan Bağlar, Sakarya’dan Neşe, Akhisar’dan Dört Mevsim, Niğde’den Niğde, Bursa’dan Uludağ, Mersin’den Ankara, Fruko, Sprite ve Gazoz markalarıyla birlikte tam 25 çeşit gazoz bulunuyor Münire’de.
Her yörenin suyunun, orada yapılan gazoza olan etkisi önemli bir nokta. Kemalpaşa sanayileşmeden önce Pepsi Türkiye Genel Müdürü, en lezzetli kolanın İzmir’de kiraz ağaçlarının kökü ile beslenen sulardan elde edildiğini anlatmıştı. Konuyu dağıtmayayım, gazoz ile getirilen leblebi ise mükemmel bir seçim, mideyi rahatlatıyor.
Kente farklı soluk getiren bu tip yerlerin artması hepimizin en büyük dileği. Bir de özelliğini kaybetmeden, bozulmadan, sıradanlaşmadan, yozlaşmadan sürdürmesi. 5 TL’ye gazoz içip bu mekanı solumak, çocukluğumun anılarına gömülmek bana çok iyi geldi. Utanmasam kapakları alıp sokağa çıkacaktım, bir dahaki sefere inşallah…(Nurhayat TALAY)