Bedel ödemeye hazır olacaksın!

Nasıl bilirsiniz?

Diye sorsalar...

Öncelikle fazlasıyla iddialı, diyebiliriz.

Sonra da “CHP’li biliriz” diye ekleyebiliriz.

Bir de Mustafa Sarıgül’e gönül vermiş dersek...

Kimden bahsettiğimizi anlamış olursunuz.

Bu hafta Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin’i ziyaret ettik.

Bir dokunduk, bin işittik.

Öncelikle belirtmek gerekir ki,

Nevi şahsına münhasır bir karakter Tahir Şahin...

“Tahir Şahin bir yaşam biçimidir” cümlesi bizzat kendisine ait örneğin.

“Özgüven patlaması yaşıyorum” diyecek kadar açık sözlü.

Korkak lafların adamı değil.

Risk almaya, bedel ödemeye dünden razı, hatta iştahlı.

Egosunun zaman zaman tavan yaptığını söylerken çok net.

Girişimci ve oldukça hırslı bir yapısı var.

Kıskançlığı yapıcı ve yıkıcı diye ikiye ayırıyor.

İnanılmaz soğukkanlı.

Rakibini çıldırtacak denli keskin bir “Buz adam” olması mümkün.

Kavgada yumruk saymıyor.

Başkanlıkta 20. yılına doğru giderken...

Tahir Şahin belediye mevzuatına sığamadığı gibi,

Genel Merkez mevzuatına da sığamıyor.

Yeri dar geliyor.

Hedefleri büyük, bir üst lige çıkmak istiyor.

Başkan Şahin ile sohbetimize siyasetten girdik, siyasetten çıkamadık.

Oturduk kalktık siyaset konuştuk.

Siyasi literatüre “Fesatizm” tanımını kazandıran Tahir Şahin,

En çok da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun kulaklarını çınlattı.

Aziz Başkan’a söylenemeyenleri söyledi.

Yiğidi öldürüp, hakkını mesaj yolladı.

Karşınızda hayata siyaset merceğinden bakan,

Deli yürek ile cesur yürek arasında gidip gelen Tahir Şahin ve çok ilginç yorumları, çok konuşulacak, çok tartışılacak çarpıcı açıklamaları...

SİYASET ÖNGÖRÜ İSTERSiyaset yetenekle ilgilidir, hissetmek ve öngörü gerektirir. İnsanları okumak, öncelikleri beklentileri tespit etmek önemlidir. Yönettiğiniz kurumun bütçesini neye göre yönlendireceksiniz? Ego siyasetin olmazsa olmazıdır, siyasette ego olmalı. Bazen ego tavan yapmalı ama doğru ego, bazen de mütevazılığınız tavan yapmalı. Toplum menfaatine gördüğünüz bir şeyde egonuz en üst noktada tavan yapsın, onda bir şey yok. Ama yine toplum menfaatine en mütevazı kalabileceğiniz şeyde de mütevazılığınızın tavan yapması gerekir. Bunları iyi anlar ve vatandaşa iyi anlatırsanız, verdiğiniz değeri gösterirseniz vatandaş bunu görür. Samimi olup olmadığınızı anlar.

ÇALIŞ SENİN DE OLUR...Benim vatandaşım benden daha akıllıdır. Yüreğinizdeki duygu ne ise, gözünüzdeki duygu da o olmalı. Ağzınızdan çıkan cümle yüreğinizdeki ve gözlerinizdeki duyguyla çıkmalı ki o samimiyetinizi vatandaşa yaşatabilesiniz. İnsanlara samimiyetinizi yaşatabiliyorsanız, siz de o samimiyeti hissediyorsunuz demektir. Bu çok zor bir şeydir ama samimiyseniz çok kolaydır. Dümdüz adamsanız, samimiyet kendiliğinden gelir. Yaşam kısacık bir süreç, niye ben herhangi birinin yaptığı işi kötü anlamda kıskanayım? Takdir etmeliyim. Ben ondan daha iyisini yapmalıyım diye düşünmeliyim. Ondan daha iyisini yapmaya çalışmak insanı mutlu eder, toplum da mutlu olur. Siyasette kıskançlık olur ama kötü kıskançlık olmamalı. Her insanda, her canlıda kıskançlık duygusu vardır. Önemli olan iyi şekilde kıskançlıktır. Kötü kıskançlıktan nefret ederim. Fitne, fesatlıktan nefret ederim. Kötü kıskançlıkta hem karşıyı mutsuz ediyorsunuz, hem de en önemlisi kendinizi de mutsuz ediyorsunuz. Bizi kıskananlar da oluyor tabii, onlara da “Çalış senin de olur” diyoruz.

RİSK ALMAYI PİRİŞTİNA’DAN ÖĞRENDİMBen siyasette rahmetli Ahmet Piriştina’yı kıskandım, tavırlarını çok izledim. Sevgili Mustafa Sarıgül’ü kıskandım. Yıl 1999, İzmir 9 ilçeydi o zamanlar, 365 muhtar vardı. Birgün Piriştana’ya sordum, “Abi nasıl yönetiyorsun büyük İzmir’i” dedim. “Tahircim, ben İzmir’i muhtarlarla yönetiyorum. Benim her muhtarım o mahallenin belediye başkanıdır” dedi. Çok güzel bir örnek oldu bana bu. Ben de aynı şekilde 65 muhtarıma o mahallenin belediye başkanı gibi davrandım. Çok rahat tavırları vardı Ahmet Piriştina’nın, bürokrasiye saygı duyar, dinlerdi. Ama “Ben seçilmişsem riski ben alırım, sen de benim aldığım riske ortak olacaksın”  anlayışı vardı Ahmet Piriştina’da. Menemen otobüslerimi Büyükşehir zabıta kapatmıştı, yasal değildi çünkü. Ben de Piriştina’ya gidip anlattım. Menemen – Karşıyaka hattı bizim olmazsa olmazımız diye. Yanımda Ulaşım Daire Başkanı İsmail Hakkı Acar’ı aradı anlattı telefonda, beş dakika dinledi karşı taraf kabul etmiyor. “Ben anlamam kardeşim, burada kamu yararı var. Tahir yanına geliyor, Tahir’in işini çöz” dedi. Belediye Başkanlığı böyle bir şeydir, kamu yararına risk almaktır. İlla mevzuata takılmak değildir. Risk almayı da Ahmet Piriştina’dan öğrendim.

SARIGÜL YARI YOLDA BIRAKMAZMustafa Sarıgül’ü çok samimi buluyorum bana karşı davranışlarında, abi kardeş gibi görüyorum. Arkadaşlarını yolda bırakmayan bir kişi olduğunu biliyorum. Çok aktif, çok çalışkan biri, hiçbir şekilde insan ayrımı yapmayan bir karakter Mustafa Sarıgül. Herkesle çok çabuk diyalog kurabiliyor, çalışırken yorulmak nedir bilmiyor. Mustafa Sarıgül nedeniyle CHP’den ihraç da edildim. O gün için parti içi demokrasiyi çalıştırmak adına koyduğu tavır çok doğruydu. Demokrasi diyorsanız, ülkeyi demokrasiyle yöneteceğim diyorsanız önce parti içinde kendi aileniz içinde demokrasiyi getireceksiniz. Mustafa Sarıgül de bunun için yola çıkmış bir büyüğümdü. Ve yola çıktığı insanları dahiçbir zaman yarı yolda bırakmamıştır. O yönünü, karakterini sevdiğim için kendisinden bahsederken sevgili Mustafa Sarıgül diyorum. Bizim de dostluğa, karaktere önem veren bir yapımız var. O nedenle Mustafa Sarıgül dostumdur, kardeşimdir, abimdir.

HİZMET İÇİN BEKLEME...Aziz Kocaoğlu’ndan vizyon alıp almadığımı soruyorsanız, mutlaka bir tık almışımdır ama benim vizyonumu açacak bir tık olmamıştır. Aziz Bey’in mutlaka bu kente çok katkıları var. Aziz Bey’in yoğurt yiyişi başka, rahmetli Ahmet Piriştina’nın başka, sevgili Mustafa Sarıgül’in başka, benim başka. Benim yoğurt yiyişimi rahmetli Ahmet Piriştina’ya benzer buluyorum. Hızlı, pratik çalışmayı da sevgili Mustafa Sarıgül’den feyz almışımdır. Aziz Bey’den aldığım bir şey var mı, benim vizyonumu açacak bir şey var mı dediğimde... Bu cümle yanlış anlaşılmasın, bana göre yok. Çalışkan ve dürüst, ben vizyon anlamında söylüyorum. Elbetteki bir siyasi büyüğümden, yaş büyüğümden almak istiyorum ama aldığımı söyleyemem. Hatta biraz daha dikkatli bakılırsa Aziz Bey’in de bizlerden bir şeyler alması gerekli. Aldığını söyleyemem, bu eleştirisel değil.

Ben çalışkanlığını takdir ediyorum, bizden vizyon almasına gerek yoktur kendi açısından. Ben iş yaparken biraz daha risk almasını öneriyorum kendisine. Belediyecilik risk alma sanatıdır. Belediyecilik borç ödeme sanatı değildir. İlla param olsun, öyle iş yapacağım dediğinizde o iş 10 yıl geriden geliyor. Görev yaptığınız yerleşkede hemşerilerinize hizmeti 10 yıl geriden getirmeye hakkınız yok. Aziz Bey de “Ben param olunca iş yaparım” diyor. “Kredibilitem yüksek” diyor. Doğru buraya kadar çıkardın, getirdin takdir ediyorum işte bu süreçten sonra kredibiliten ne kadar yüksekse hepsini birden kullan. Kullan ki çok iş yap, çok hizmet ver. Bekleme, değişim budur. Bekleme...

EGOLAR ÇIKIYORBiraz önce egodan bahsettik, işte ben filanca belediye başkanını ben istemem bu aday olsun, şu aday olsun diye çıkıyor egolar. Biz 15 yıldır Aziz Bey’le birlikte çalışıyoruz, bir şeyi paylaşırken bir şey söylediğiniz zaman şöyle değil, böyle diye çeviriyor Aziz Bey. Ahmet Piriştina dinlerdi, yorum yapmazdı. Sonra o konuyu kendisi değerlendirirdi, ilk baştan reddetmezdi. Ben borçlanmayacağım diye hareket ederseniz... Sizin bütçeniz şirketlerle birlikte 15 katrilyonun üzerinde, 20 yıl borçlandığınız takdirde kenti her şekilde yenileme şansına sahip olurdunuz.

Aziz Bey’in borç öderken ki ilk 6 – 7 yılını önemsiyorum ama ondan sonraki tutumlarını, hızlı hareket etmediği için beğenmiyorum. Borçlanmayınca sıkıntılar çıkıyor, o zaman o ilçe belediye başkanı bir şey diyor, diğeri bir şey diyor. 2014 geliyor, 8 tane ilçeyi kaybediyorsunuz. Borçlanırsanız param var, hizmet edeceğim deyip o ilçe belediye başkanını daha iyi dinlersiniz. Ama param yok dediğinizde dinleme aşkınız kayboluyor. Bu sefer karşı taraftan da tepki geliyor. Bu kez kişi kendisine karşı muhalefet gibi algılıyor ve özgüven bitiyor. Bu sefer de ilk yerel seçimlerde Ahmet olmasın, Mehmet olmasın, Hasan olsun, Ali olsun Veli olsun deniyor.

AZİZ BEY TEK TEK YEDİ

Aziz Bey yanlış anlamasın, 2014 yerel seçimlerinde CHP’nin 8 ilçe kaybedilmesinde birinci hata aday adayı olup da aday yapılmadığı zaman başka partiye gidenlerde. Ön seçim mekanizması çalışsa bu olmayabilirdi. 2014’te Aziz Bey kendisine muhalefet edenleri tabiri yerindeyse tek tek yedi. Bu çok önemli bir tesbit, bence haksızdı. Büyükşehir Belediye Başkanı bence bu işlere girmemeli. Bir Büyükşehir Belediye Başkanı o olursa, bu olursa, şu olursa olmaz, bu olursa olur dememeli diye düşünüyorum.

Ders alınmış mıdır diye soruyorsunuz, bence kısmen ders almıştır çünkü bu bir yapı, karakter meselesi. Bence kısmen ders almıştır ama yüzde yüz ders almış olmasını umarım. Kendine özgüveni olan bir insan ilçe belediye başkanı kim olursa olsun hiçbir zaman ilgilenmemeli. Burada Aziz Bey’in öngörüsü olmalıydı. Tamam birisini istemiyor ama bu riski alıyorsa o ilçeleri de kaybetmeyecek. Menderes’te şu olmasın diyorsa, Menderes’i kaybetmeyecek. Her ne kadar aday gösterilmeyenler bağımsız ya da başka partiden aday oluyorsa ne kadar kabahatliyse, o ilçede Ergun’u aday göstermediyse ve o ilçeyi kaybediyorsa kim tespit etmişse bir o kadar da o kişinin suçu vardır. Neden? öngöremediği için...

FESATİZM BAŞLIYORBence belediye başkan adaylarının belirlenmesi için kesinlikle ön seçim yapılmalı. Daha önce ön seçim oldu hatalar oldu diye hemen teslim olmayın. Israr etmek lazım, bu partinin sakat denilen üye yapısı Genel Başkanı seçiyor. En az üç kez deneyin bakalım ön seçimi, atamalarda ısrar ettiniz de ne oldu? Parti bir yere geldi mi, gelmedi. 20 yıldır iktidar mıyız, değiliz. Kesinlikle yöntem değiştirilmeli ve değişecek yöntemde en az üç dönem ısrar edilmeli. Bugünden yarına başarı bekleyemezsiniz. İki ay kala atama yapılan adaylar inanılmaz yıpranıyor. Atama yapılmayan çalışmadığı gibi istemeyen biri olarak değerlendiriyor kendisini. İşte o zaman fesatizm, iç kıskançlık başlıyor. O fesatlık adamı yer bitirir.

BELEDİYE BAŞKAN ADAYINI KAMUOYU BELİRLERBelediye başkanları kongrelere müdahil oluyor evet çünkü ben partiliyim, inandığım en iyi verim alacağım bir başkan ve yönetimle gitmek isterim. Ben il başkanlığı seçimlerinde Aziz Bey’i rahat bırakın, en iyi anlaşacağı il başkanı adayını seçsin diyenlerdenim. Belediye başkanlığı için Aziz Bey’in en iyi verim alacağı aday derseniz sapla samanı karıştırırsınız. Onun en iyi verim alabileceği belediye başkanını kamuoyu belirler, Aziz Bey belirleyemez. Anket yaptırsın o zaman, anket yapmadan bu olsun deme hakkı yoktur. Menderes’te şu, Konak’ta şu en iyi verimi bundan alırım. Çünkü halk seçecek onu.

BIÇAK BENDE, BİÇERİM...Mahşerin sekiz atlısı rahatsızlıklarını dile getirmek için yola çıktılar. Aziz Bey’in penceresinden bakarsanız haklı, kötü kıskançlık dediğim bu işte. Aziz Bey bu sekizliyi istemiyorum derken kendi penceresinden haklı ama bakın kötü kıskançlığa girdi. Sen bana muhalefet yaparsan ben de sana bunu yaparım. Bıçak ben de, ben de seni biçerim dedi. Bu iyi bir anlayış değil. Biçerken kıstası bu oldu, yerine aday seçerkenki kıstası da “Nasıl olsa ben burada seçimi alırım, kaybetmem” oldu. Aday gösterilmeyenler iki gün küser gelir dedi ama kıstasında öngörü zayıflığı oldu. Bunların da kaçabileceğini göremedi, bu öngörü yoksa iyi siyasetçi değilsiniz. Bunu düşünemedi ama düşünmek, görmek zorunda. Eğer İzmir’i yöneten iyi bir vizyon iseniz görmek  zorundasınız, görmüyorsanız mazeretiniz olamaz. Onlar kaçtı, ihanet etti cümlesi kurulur ama kurulamaz. Mesele bu yani. Benim Aziz Beyle bir derdim yok, kendisiyle konuşuyorum. Bütün bunları söylerken o sekizlinin başına gelen yarın benim başıma gelirse o Aziz Bey’in 2014’teki stratejisinden ders çıkarmadığını gösterir. Bu da kendi adına negatifliktir, ben hiç üzülmem. Ben aday gösterilmezsem dünyanın başı da olmaz sonu da olmaz. Ama kayıp sekiz ilçeden ders alınmamışsa yapacak bir şey yok. Kendimde en beğendiğim özelliğim aday olmazsam bir şey olmaz, olursam da çok önemli değil diyebilmemdir.

TAHİR ŞAHİN OLMASA...Sayın Deniz Baykal’a muhalefet ettiğimiz 2009’da Genel Merkez tarafından aday yapılmamam denendi. Baykal da bunu denedi, Menemen’de çok aday aradılar ama sonuç olarak tekrar Tahir Şahin’i seçti. Deniz Bey çok tecrübeli, çok akıllı bir siyasetçiymiş. 2009’da şunu dedi, ben kendisine çok muhalefet ettim ama bu yönünü çok takdir ediyorum,  İzmir konuşulduğunda Tahir Şahin bana muhalefet de etse, düşmanım da olsa Menemen’de kimle bir oy fazla alırım mantığını oturttu. Aziz Bey de bu mantığı oturtuyorsa o zaman büyüyor. Ben Deniz Bey’e dünya muhalefet etmişim, gözümde hala büyük duruyor. Menemen’de kimle bir oy fazla alırsak diye bakıyor...

Önder Sav’a 2009’da gittim sordum, neden beni aday gösterdiniz diye. “Üç defa adam aradık bulamadık, bulsaydık gitmiştin” dedi. Açık sözlü bir yanıt, severim. Aziz Bey de Menemen de aday aradı, bulamadı. Bazı yerler özeldir, Menemen daha birkaç dönem için özel bir yer, seçmen yapısı değişiyor, kırılma noktasında ama daha hazır değil. Menemen’de on tane Tahir Şahin olsa CHP en fazla yüzde 55 yapar. Milletimiz bize teveccüh gösteriyor, her kesimden oy alabiliyoruz. Tahir Şahin olmasa yüzde 25 yapar. Menemen’de alınan yüzde 48 – 50 oy, Karşıyaka’nın yüzde 75’idir. Ben iki dönem daha yapmayacağım, ikinci dönemde genç bir kardeşimizi mutlaka altıoklu bayrağı dalgalandırılması için yetiştireceğiz. Menemen’de misyonum daha bitmedi ama bir Büyükşehir olursa zaten Menemen kucaklayacağım bir kent.

BÜYÜKŞEHİR İÇİN EĞİLİM YOKLAMASI2019’da bir üst lig olursa neden yapmayayım ama olmuyor ise dünyanın sonu değil. O zaman bir dönem daha Menemen. Her ne kadar ben Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Bey’i eleştirsem de ülkenin içinde bulunduğu duruma da bakarsak partinin birliğe beraberliğe ihtiyacı var. Ahmet, Mehmet demeden ben Genel Merkez’in yerinde olsam Aziz Bey’i tekrar aday göstermeleri kadar doğal bir şey görmüyorum. Ama parti “Aziz Bey kamuoyunda adayım, olacağım olmayacağım dedi. Bir eğilim yoklaması yapmak gerekir” düşüncesine girerse daha şık, daha doğru olur. Hem Aziz Bey’in kendine olan özgüvenini de kazandırır tekrar. Güven tazeleme açısından eğilim yoklamasına gidilmesinde fark atarak çıkması lazım. Aziz Bey örgüt içinde güven tazelemediğini görürse zaten aday olmaz.

GÖREVE GERİ DÖNMEMELİİkinci bir şık, ben Aziz Bey’in yerinde olsam 69 yaşında tekrar aday olmam. İnsanın kendi ömrünü de yaşayacağı bir süreç olmalı, 69 yaşında hala bu işlerle uğraşmanın doğru olmadığını Aziz Bey’in yüzüne söyleyenlerdenim ben. Ama parti Aziz Bey’i aday gösterse çok yanlış yapmış da olmaz. Eğilim yoklamasıyla olmalı, çünkü parti içinde de tartışılıyor bu. Bence eğilim yoklaması olmazsa olmaz olmalı. Eğilimde çıkan ilk iki aday kamuoyuna anketle sorulabilir. Aday böyle belirlenirse İzmir’de oylar yüzde 46’larda kalmaz yüzde 55’lere çıkar. Eğilim yoklaması yapılırsa ilk üçe girebilirim, eğer çalışma yaparsam ilk ikiye de oturabilirim. İnanmak önemli. Kim eğilim yoklamasında Büyükşehir’e aday olarak girecekse ve anket sonucuna göre belirlenecek ise... Eğer ankette çıkmazsa Genel Merkez de onu atamıyorsa, ilçesine de geri dönmemeli. Orada belediye başkanlığını noktalamalı, dönmemeli. Doğru tek, laf olsun diye değil yiyorsan aday adayı olacaksın.

AZİZ BEY TEK ADAYI BULURSA...Benim bugünkü kişisel kanaatime göre il kongresinde bazı şeyler Aziz Bey’in istediği gibi gitmezse Aziz Bey aday olabilir. Ama istediği gibi giderse aday olmayabilir. Aziz Bey’in çok istemediği üst düzey isimler var onlardan yana ters bir şey olursa “Ben adayım diyebilir”, mücadelesini sürdürebilir. Genel Başkan ne diyor? “Biz belediye başkanlarımızı değerlendiriyoruz ve alkışlıyoruz” diyor. Belediye Başkanlarımı destekliyorum demektir bu. Genel Başkan “Aziz Bey aday” dediği zaman, genel merkez yöneticilerinin farklı bir tavır koyacağını düşünmüyorum.

İş istediği gibi giderse, hele kendi istediği bir ismi Büyükşehir adayı yaptırabilirse Aziz Bey kendi aday olmayabilir. Çok istemediği adaylar bir şey yapamıyorsa, rahatım anlayışıyla geri plana atabilir kendini. Aziz Bey’in olmazsa olmazları vardır, İzmir sathında olmazsa olmazlarının başarıyı yakalayacağını görürse mücadelesini sürdürebilir. İl kongresinde çıkacak yapı da Aziz Bey için önemli. Kongrenin tek adayla gitmesi bence Aziz Bey’in elinde, bu olursa yarınlarda şu olur derse tek adayı bulamaz. Özgüveni tam yakalarsa tek adayı bulur. Ama Aziz Bey’in eskilerden ders çıkarması lazım, kendine güveni yüzde yüz olması lazım.

VEKİLSEN İSTİFA ET, ÖYLE GELMilletvekillerinin Büyükşehir adaylığını kökten yanlış buluyorum. Milletvekilliğinden istifa edip geriye dönmeyecekse kim istiyorsa gelsin aday olsun. “Ben milletvekilliğine geri dönmeyeceğim” desin, gelsin aday adayı olsun. Seni millet vekili seçti. İstafa et, öyle gel. Belediye Başkanı milletvekilliğine aday adayı ise, geri dönüşü yok. O bir risk alıyor. Ama milletvekili “Ben Foça’ya, Bornova’ya adayım” diyor istifa ediyor ama geri dönme şansı var. Milletvelillerinin belediye başkanlığı düşünmeleri külliyen yanlış.

SOKAĞA İNMİYORUZ BİZBen Genel Başkan’a da söyledim, Genel Merkez’in mutfağı yok dedim. Milletvekillerini Ankara’ya sokmayın, çalıştırın dışarıda dedim. 13 Başkan yardımcınız var, yedi bölgeye bölün altısını tutun Ankara’da. Yedisi ayda 15 gün bölge bölge belediye başkanlarını, ilçe başkanlarını tarasın dedim. Genel Merkez’in bu yapısını eleştiriyorum yani. Sokağa inmiyoruz biz, Cumhuriyet Halk Partisi’yiz ama sokağa inmiyoruz, eksik iniyoruz. Bunu eleştiriyorum ben.

TAHİR ŞAHİN ÇÖZÜM BULMAKTIR “Tahir Şahin bir yaşam biçimidir” dediğimde doğru bildiğini, doğru zamanda, doğru yerde söylemeyi kastediyorum. Mücadele etmektir, risk almaktır. Toplum menfaatine bir şeyi yakaladığımda risk alıyorum, bu Tahir Şahin tarzıdır. Hizmet ederken risk alırım, ayırıcı fark budur. En zoru, en kolay yapmaktır. Gölpark 170 dönüm Karayolları’na ait bir yer, beş yıl boyunca istedim veremediler. Biz oraya tahsisi almadan proje yaptık ama toplum menfaati vardı, yaptım. Hiçbir belediye başkanı bunu yapmaz. Kamu menfaatine dayalı bir holding gibi yönetiyorum belediyeyi. Yarın Büyükşehir Başkanı olsam yine aynısını yaparım.

Bir iş yapacaksanız bedel ödenecekse ödenebilir. Bedel ödemeye hazır olacaksınız. Bedel ödemeye hazır değilsen belediye başkanı olmayacaksın, gidip kaymakam, vali olacaksın. Tahir Şahin çözüm bulmaktır, belediye başkanıysanız çare bulacaksınız. Bir de pire için yorgan yakan bir karakterim var. Bu doğruysa başıma ne gelecekse gelebilir diyorum. Kendime özgüvenim var, insan kendini beğenir mi? Elbette zaman zaman beğenir. Kendime özgüvenim tam. Yaptığım her işte kendime özgüvenim tam, inanılmaz bir özgüven patlaması var ama mantıklı, olumluya doğru bir özgüven patlaması. Bir de Tahir Şahin insanları seviyor, yaşam biçimimiz bu.

İZMİR İZMİR DİYE BAĞIRIYORUMMenemen Çanakkale asfaltı üzerinde olan bir kent. Bu yol Avrupa’ya kadar açılan bir yol. Bu tür yollarda günlük araç sayısı 10 bini geçince otobana döner, bugün bu yol günlük 45 bin araç kapasitesiyle çalışıyor. Geçmiş hükümetler İzmir’e eksik önem veriyor, henüz yeni Çandarlı otoyolu için çalışma başladı. Geç kalınmış bir yatırımdır. İzmir’i 40’lı yıllara hazırlaması için Büyükşehir’in göçü ne tarafa alıyoruz diye bakması lazım. İzmir göçü Menemen’e doğru alıyor. İzmir 1.1 göç alıyor, Menemen 5.9 göç alıyor. 180 bin nüfusumuz var ama çok büyük göç alıyoruz. İzmir yönünü Menemen’e çevirmeli, yoksa kendine ihanet etmiş olur. Bu büyüme hızına İzmir ayak uydurmalı yoksa hükümetin otobana geç kaldığı gibi Menemen’e de geç kalırsınız. Sıkıntı yaşarsınız. Yöneticilik böyle bir şey, duvarın arkasını görmeniz lazım. Ben Menemen Menemen diye bağırırken aslında İzmir İzmir diye bağırıyorum. Menemen’i bugün görmezseniz aynı hükümetin düşmüş olduğu duruma düşersiniz.

İYİ İNSAN YETİŞTİRİYORUZ20 sene önce göreve geldiğimde Menemen Belediyesi’nde çay içilecek bardak yoktu, bir kepçe kum alınacak bütçe yoktu. Şimdi bir kepçe değil, bin kepçe kum alacak pozisyona ulaştı. Kimse mal vermezken şimdi neden benden almıyorsun diye alınganlık yapılıyor. 770’e yakın çalışanımız var.  Sporda altyapıda Fenerbahçe, Galatasaray’daki idman tesisleri bizde var. Altınordu’nun bir benzerini yapıyoruz. Spor yapan insan sosyal insandır, sosyal insan da hiçbir zaman karanlıktan yana hareket etmez. Gençleri spoara teşvik etmek için ciddi bir bütçe ve zaman ayırmak zorundasınız. Biz o çocukların kahvehaneye gitmesini önlüyoruz iyi bir sporcu  oluyor, sporcu olamazsa iyi bir insan oluyor. Spor yapan insanın vizyonu daha geniş olur. Her yıl dört bin ailenin çocuğuna sahip çıkıyoruz, aileleri de sosyalleşiyor. Şimdi köylere götüreceğim sporu, Süper Lig’de 18 takım var. Antalya Spor’un ve Bursa Spor’un kalecileri Menemen’de yetişmiş gençler. Freiburg’daki Çağlar’da Menemen’den.

SİYASETE ASLA GİRMEZDİM20 senenin özetinde hiç “Tüh” diyeceğim bir şey olmadı ama şimdi 1999’a dönsem siyasete gir deseler, şimdi girmem. Tüh demiyorum ama ben özgürlüğünü seven bir insanım. Bu işte en çok sıkıntıyı özgürlüğüm kısıtlandığı için yaşadım. O nedenle siyasete gir deseler girmem. Siyasette özgür değilsiniz. Herkesin aklından fikrinden faydalanmak ve toplumun istediği bir şeyi yapmak zorundasınız. Ama siyaset dışında kendi istediğinizi yapabilirsiniz, zararınız kendinize olur. Siyasete girmeseydim girişimcilik ruhum öne çıkardı. Tüh demiyorum ama 1999’a dönsek bir daha siyasete girer miyim? Asla girmem. Pişman mısın değilim, nasip böyleymiş. İnsan artık bu özgürsüzlüğe de alışıyor. Ama demek ki doğruymuş, siyasete girince çıkılmaz denirdi, pek inanmıyordum. Demek ki doğruymuş.