İTB’de Kılıçdaroğlu günü: ‘Merkez Türkiye’yi anlattı, İzmir’e rota çizdi

Fatih YAPAR/EGEDESONSÖZ - İzmir Ticaret Borsası’nın geleneksek olarak düzenlediği ‘Borsa Söyleşileri” programına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu onur konuğu olarak katıldı. Aydın’da düzenlenen mitingin ardından İzmir’e gelerek Balçova Kaya Termal Otel’de düzenlenen toplantıya katılan Kılıçdaroğlu önemli açıklamalarda bulundu.


 
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, İzmir milletvekilleri, belediye başkanları, milletvekili adayları, iş dünyası temsilcileri ve çok sayıda kişinin katıldığı toplantıda konuşan Kılıçdaroğlu, İzmir’in kimliğine vurgu yaptı.
 
Kılıçdaroğlu, konuşmasına, “İzmir’de milletvekili adayı olduğum için son derece mutluyum. Çağdaş ve uygar kenti temsil etmek benim için onur ve gurur kaynağıdır. Bunu açık yüreklilikle ifade etmek isterim. İzmir benim askerliğimi yaptığım yer. Yabancısı olan biri değilim… Burada akrabalarım da var” dedi.
 
İzmir’in potansiyelini ve özelliklerini anlatan Kılıçdaroğlu, “İzmir bizim dünyamızda entelektüel, katma değeri yüksek ürünler üreten, ağır sanayinin merkezi değil hafif sanayinin merkezi olmak zorunda... İzmir’i ağır sanayi kenti yapmak aklımın ucundan geçmez. Cep telefonları üretim yeri, sağlık turizm alanı, turizm merkezi olabilir. İzmir ticaret merkezi, fuarlar merkezi olmalıdır. İzmir, pek çok avantajı bir arada barındırıyor. İzmir’in çevresine, doğasına dikkat etmek, tarihi zenginliklerine önem vermek zorundayız. İzmir’in iklimi sağlık merkezi olabilmesi için uygundur. Kuzey Avrupa’dan yaşlı nüfus kente gelebilir. İzmir ile ilgili CHP’nin ayrı proje üretmesi gerekir mi? Gerekir… İzmir’in denizi var. Hinterlandı geniş. Denizli, Afyon, Balıkesir bu şehir olmazsa olmaz. Sinema sanayi neden İzmir’de kurulmasın? Bu yapılabilir. İzmir aynı zamanda eğitim yani üniversiteler merkezi. Bu şehrin üniversitelerinin bilim üretmesi, teknoparklar kurması lazım” diye konuştu.
 
 

YORULMAK YOK
Kılıçdaroğlu, ‘Mazot fiyatları ile ilgili söylem çok destek gördü, et fiyatları ile ilgili bir durum yok mu?’ sorusu üzerine, “Biz bir söylem geliştiriyorsak uzun süre üzerinde çalışıyoruz. Biz ‘Mazot 1,5 TL olacak’ diyorsak belli çalışması var. Et fiyatları konusunda da çalışma yapmamız gerekiyor.  Dünya’nın en pahalı mazotunu Türk çiftçisi kullanıyor. Besicilikte yanlış politika izlendi. Kredi verdiler ama sonra ciddi sorunlar çıktı” dedi.  Kılıçdaroğlu, seçim sürecinin yoğun geçtiğini ifade ederken, “Eğer çalışırsanız siyaset onurlu görevdir. Siyasette kişisel beklentiler değil toplumsal beklentiler vardır. Toplumu huzur içinde yaşatmak siyasetçinin görevidir. 7 Haziran’da seçim var. O zamana kadar çalışıyorum. Yorulmak yok”  dedi.
 
MERKEZ TÜRKİYE’Yİ ANLATTI
Parti ve seçim bildirgesinden bahseden Kılıçdaroğlu, “CHP olarak sanki iş dünyası ile aramızda bir mesafe varmış gibi bir algının olduğunu biliyoruz. Bu seçimlere hazırlanırken Türkiye’nin gerçeklerinden yola çıktık. Türkiye’nin üstünlükleri nelerdir, nasıl avantaja dönüştürebiliriz. İçinde bulunduğu girdaptan nasıl çıkartabiliriz diye düşündük. Seçim iki aşamalı gidiyor. Var olan sorunlar ve çözümlerini masaya yatırırken geleceğe yönelik beklentiler nelerdir bunu önümüze koyduk. Siz ülkeyi yönetmeye talipseniz çalışma yapmak zorundasınız. Seçim bildirgemiz genel olarak kısa vadeli çözümleri içerirken arasında uzun vadeli çalışmalar da var. Merkez Türkiye Projesi ise uzun vadeli bir projedir” dedi.



PEŞKEŞ ÇEKTİRİYORUZ
Türkiye’de tarım ve hayvancılığın istenilen noktada olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu babadan, dededen kalma yöntemlerle çalışmalar yapıldığını söyledi. Hollanda örneğini veren Kılıçdaroğlu, “Tarımı daha iyi noktaya taşımamız gerekiyor. Tarımda neden Hollanda gibi olamıyoruz? Gücümüzü neden harekete geçiremiyoruz? Türkiye tarım konusuna gerekli önemi vermiyor. Biz, Dünya’yı besleyen bir ülke olabiliriz. Lisanslı depoculuk, ürün çeşitliliği konusunda kaliteli işler yapabiliriz. Dünya’da fındıkta bir numarayız ama borsasını Karadeniz’de kuramadık. Fiyatını biz belirlemiyoruz. Çiftçilerimizin alın terini kusura bakmayın ama başkalarına peşkeş çektiriyoruz. Biz yaptığımızın karşılığını alamıyoruz” diye konuştu.
 


BİZİM GİBİ DÜŞÜNMEYENLERDEN FİKİR ALDIK
Türkiye’nin genç nüfus potansiyeline de vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “Genç nüfus istediğimiz verimi vermiyor. Biz bu konuda da yeterli oranda yararlanamıyoruz. Yine biz coğrafi konumumuzu kullanamıyoruz. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü yoksa iş adamını bu ülkeye getiremezsiniz. Türkiye üretirse güçlü olur. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Kurtuluş Savaşı’ndan hemen sonra İktisat Kongresi’ni düzenlediler. Savaş meydanlarından geldiler ama ekonomik başarı da gerekiyordu. İlk uçağımızı yaptılar. Uçak ihraç ettiler, kendi gemimizi yaparken geriye doğru makara sarmaya başladı. Bu makarayı ileriye doğru sarmamız gerekiyor. Biz ‘Merkez Türkiye’ projesi ile coğrafi konum ve genç nüfusu birleştiriyoruz. Bize eleştiriler geldi. Bu konuda ‘2035 yılında kim öle, kim kala’ dediler. Projenin olgunlaşma tarihi bu tarihtir. Ülkemiz bu yılda ‘yaşlı ülkeler’ sınıfına giriyor. Biz ülkemizi insanı gelişmişlikte 49 basamak daha öne çıkartmak istiyoruz. Biz bu süreci yakalayamazsak enerjimizi yitirmiş olacağız. Bu proje birilerinin söylediği gibi ‘akşam yattık, sabah proje ürettik’ mantığı ile hazırlanmadı. Size rakamları verdik. Açık ve net söylüyorum CHP dışında başka hiçbir parti böyle rakamlarla donatılmış bir proje üretmiş değildir. Akademisyenlerden, iş dünyasından, finans dünyasında, lojistik sektörü, maliyeciler, planlamacılardan bu konuda katkı aldık. Bütün tartışmalardan sonra bizim gibi düşünmeyenlerle eksik var mı, yok mu diye değerlendirme yaptık.  Bu proje tek başına lojistik projesi değildir. Türkiye’nin kalbinde mega kent olacak. Burada bilim üretilecek. Hafif sanayi, kültür, bilim merkezi de olacak. Bu, 81 ilin dışında başka bir kent olacak. Kentin yönetiminde merkezden bir vali olacak ama iş dünyası da bu kentin yönetiminde olacak. Bu projenin dünya örneklerine de baktık. Dünya’da buna benzer üç büyük proje de var. Kendi coğrafi üstünlüğümüzü kullanacağımız bir projedir. Şu ana kadar hiçbir iktisatçı ‘Proje tartışılmamış, rakamlar yeterli değil’ demedi. Biz bilinçli olarak yerini belirlemedik. Siyasetçi olarak yeri belirleseydik projeye gölge düşürürdük. Yeri belirleyecek olan iş dünyasıdır. Bürokratlar ve iş dünyası bir araya gelecek ve ‘Mega kent burada kurulmalı’ diyecektir. Kentin limanları yeniden gözden geçirilecek. Sadece İzmir’e değil 81 ile katkı koyacak. Bu proje ile Anadolu ayağa kalkacak. Burada istihdam yaratılacak. Dolayısıyla Ankara, İstanbul, İzmir rahatlayacak. Anadolu’ya yatırım, kültür götürmezseniz içini boşaltırsınız. Herkes büyük kentlere gidiyor. Biz ayağa kaldırmak istiyoruz. Bu projenin bir başka önemli ayağı da eğitimdir. Her OSB’de yatılı meslek lisesi kuracağız. Gittiğim her yerde ‘işsiz çok ama ara eleman, bizim istediğimiz personel yok’ diyorlar. İş garantili eğitimler olacak. Ayrıca üniversitelerin bilgi üretmesi lazım… Yeni bir süreci başlatacağız. Her yıl en az 15 bin üniversite öğrencisini yurt dışına doktoraya göndereceğiz.  Önce ‘ben bunu yapabilirim’ diyeceksiniz. Sizin buna inanmanız gerekiyor.  Projenin maliyeti için 200 milyar dolar gerekiyor. Bunun 160 milyar dolarını özel sektör, 40 milyar dolarını da devlet yapacak. Proje hayata geçtiğinde dev sanayiler yatırım için harekete geçecek. Bu proje kenti bölgesine barışı getiren bir proje olacaktır.  Projemiz bu bölgenin barışının garantisi olacaktır. Tabi ki kıskananlar olacaktır. Davutoğlu ‘Benim kitabımda vardı, oradan yürüttüler’ diyor. Arkadaşlara sordum ‘Var mı?’ diye, ‘Bakın’ dedim. Kitabını okumamıştım ama bir yerde ‘merkez’ sözcüğü geçiyor. Bu proje bir kişinin değil birçok kesimin projesidir. Hangi iktidar gelirse gelsin bu projeyi uygulamak zorundadır. Siz halen mukayeseli üstünlükleri çözememiş iseniz geleceği planlayamazsınız” dedi.


 
KESTELLİ’DEN İZMİR ÇIKIŞI
İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli de toplantıda yaptığı konuşmada, “Önümüzde yeni ve çok önemli bir seçim var. Seçimler demokrasinin bayramı, fikirlerin, projelerin yarışıdır. Ve özü itibariyle her seçim, gelecek adına yeni ümitlerin filizlendiği bir şenliktir. Bizler meslek örgütlerinin temsilcileri ve her seçimde sandığa giden sade birer vatandaş olarak, tüm sürecin kavgasız, gürültüsüz, huzurlu bir ortamda cereyan etmesini diliyoruz. Sandıktan kim çıkarsa çıksın kazananın Türkiye olmasını diliyoruz. Biliyoruz ki demokrasilerde bunu gerçekleştirecek olanlar, seçimlerde milletin vekâletini alıp iktidar olacak partilerdir” dedi.
 
İZMİR NEYİN MERKEZİ?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim öncesinde açıkladığı ‘Merkez Türkiye’ projesine değinen Kestelli, “Biz İzmir’i temsil edenler olarak, uzun zamandır şunu tartışıyoruz.  İzmir neyin merkezi? Ankara Başkent ve idarenin merkezi, İstanbul finansın merkezi, Antalya turizmin merkezi, peki onca potansiyele sahip İzmir?  İzmir’in ihtisas serbest bölgeleri şehri olması ile ilgili olarak farklı platformlarda görüşlerimizi paylaşıyoruz ve ilk olarak kentin bir sağlık serbest bölgesi projesi ile adım atılmasını, limanı olan bir serbest bölge çerçevesinde ekonomik olarak dönüşmesini, bir çekim merkezi haline gelmesini savunuyor ve istiyoruz. Sayın Genel Başkan’ın açıkladığı ve çok önemsediğim ‘yüzyılın projesi’ olarak adlandırılan bu yeni hamlede İzmir’in payına düşen nedir?  Bu projede yer alan unsurlar İzmir’in hangi hedefleriyle uyumlu?  İzmir neyin merkezi olmalı?” diye konuştu.
 
TARIM VE HAYVANCILIK VURGUSU
Konuşmasında tarım ve hayvancılık konularına da değinen Kestelli, “Bu iki sektörün 2001 krizinden sonra ülkede yaşanan ekonomik büyümeye ayak uyduramadığını hepimiz biliyoruz. 2002 yılında yüzde 10.3 olan tarımın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla payı, 2014 yılı sonunda yüzde 7.1’e indi. Bu gerileme için kentleşme, tarım arazilerinin daralması, küresel rekabet gibi pek çok gerekçe sıralanabilir. Ama bu gerekçelerin hiçbiri tarım ve hayvancılıkta düşük verimi, düşük standardı, çağdaş pazarlama kanallarının eksikliğini, markalaşma noksanlığını, ülkede pek çok ürün dünyadan pahalıyken üreticinin yaşam standardının düşüklüğünü izah etmeye yetmez. Türkiye 57 milyar dolarlık hasılasıyla dünyanın 10 büyük tarımsal üreticisinden biri. Ama bu sektörde potansiyelimizin altında bir yerde olduğumuz çok açık. CHP’nin bu konulardaki çözüm önerilerini, tarımın Gümrük Birliği anlaşmasına dahil edilmesiyle yaşanacak yeni sorunlara dair fikirlerini de öğrenmek bizler açısından çok önemli. Sizlerin de iyi bildiği gibi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu seçimlerde kullandığı sloganlarının başında ‘yaşanacak bir Türkiye’ yer alıyor. CHP, sadece ekonomide değil insani gelişmişlikte de Türkiye’yi dünyanın ilk 20 ülkesi arasına sokmayı vaat ediyor. Bu çok önemli ve Türkiye açısından da çok ama çok gerekli bir hedef” ifadelerini kullandı.