HABERLER>GÜNCEL
24 Aralık 2017 Pazar - 10:01

İlber Ortaylı'dan çarpıcı İzmir yazısı... 'Bakalım bu istilayı nasıl atlatacaksın'

İzmir'de önemli bir tartışma konusu olan göç olgusu ile ilgili olarak ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı dikkat çeken bir yazıya imza attı.

İlber Ortaylı dan çarpıcı İzmir yazısı...  Bakalım bu istilayı nasıl atlatacaksın

İzmir'de önemli bir tartışma konusu olan göç olgusu ile ilgili olarak ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı dikkat çeken bir yazıya imza attı.

Hürriyet Gazetesi'nde yer alan köşe yazısında şu ifadeler yer aldı:

"1963’ten beri tanıdığım bir kenttir İzmir. O tarihte, bilhassa sıcakların bittiği eylül ayında tadına doyulmaz bir şehir olurdu. 

İzmir Fuarı, o sıra henüz kapalı bir dünya olan Türkiye için geniş bir kültür parkının ortasında dünyaya açılmak demekti. İtiraf etmeli ki bugünkünden daha güzel tertiplenir, gelen yabancı devletler de fuardaki pavyonlarına daha çok itina ederdi. 

Şehir henüz çok değişmemişti. Göztepe hoş bir semtti. Karşıyaka ise bugünkünden çok uzak bir havadaydı. Bütün Türkiye’de görülmeyecek yalılar bilhassa ‘Art Nouveau’ üsluplular yanında, hepsi bahçeli, tek katlı, çok çok çift katlı binalar bu semti oluştururdu. İzmirlilerin akşam piyasaları ve Karşıyaka’nın hayatı doğrusu çok çekiciydi. 

Kordon’a da henüz Osman Kibar devrinin vahşi imar hareketi el atmadığından Marsilya taşlarıyla döşeli sokakların etrafındaki tek katlı evler, burada yerini hoş üsluplu yalılara bırakırdı. Bunların içinde Atatürk Müzesi olanla birlikte yabancı konsoloslukları herkes hatırlar. 

KÖRFEZ HAYATİYET DOLUYDU
Kordon’daki birahanelerin müdavimleri ve öğleden sonraki piyasa benim çok dikkatimi çekmişti. Hatta bir keresinde rondo yaparak yürüyen bir genç grup gördüm. Eşrefpaşa’dan inen delikanlılar ve kızlar dahi hatırladığım kadarıyla buralardaki kafemsi yerlerde oturuyorlardı. Doğrusu İstanbul’un Kadıköy hariç birçok yeri için görülmemiş bir canlılıktı.

İzmir’le karşılaştırılınca, örneğin Ankara çok asık suratlı bir şehir kalırdı. Şirinyer (eski Kızılçullu) ve Buca tek katlı bağ evleri ve bağlarla doluydu. Buca ve Bornova’ya 19’uncu asır İstanbul’unda bile çok az görülür letafet ve zenginlikte Levanten konakları hâkimdi. Deniz kirlenmemişti. Körfez hayatiyet doluydu ve İzmir insanı kucaklayan bir sıcaklığa sahipti. Ahali cana yakındı ve Akdenizliydi. 

İMAR ÇILGINLIĞI ETRAFI SARDI
Bu hal epey zaman devam etti. Derken imar çılgınlığı etrafı sardı. Bu çılgınlık şükürler olsun Midhat Paşa Caddesi’nin bazı eski binalarına el süremediyse de her yerde kendini göstermeye başladı. Bugün İzmir kime ve neye lazımsa gökdelenlerle kaplanmaya başladı. İhtiyacı olan olmayan bu gökdelenlere yerleşiyor. 

İzmirliler bir yandan hava kirliliğinden de söz ediyorlar. Trafik tıkanıklığı da ortada ama İstanbul’la mukayese edilmeyecek kadar rahat bir şehir burası. Kemeraltı hâlâ gezilecek, alışveriş edilebilecek bir efendiliğe sahip. Şehrin etrafı hâlâ Türkiye’nin en güzel yerleri. 

İSTİLA ÇOKTAN BAŞLADI
Bu güzellik milleti çekmez mi? İstanbul halkının emlak çılgınlığı İzmir ve havalisini sardı. “Ne istersen verelim kardeşim” havasıyla köy evlerine milyonlar veren çılgınlar geldi. Bazıları daha şaşkın. Adam Torbalı’ya yerleşiyor, inek bakma hayaliyle geliyor. Peki, iki inek ve tavuklarını getir, hayalini tatmin et. Hayır efendim, entansif hayvancılık yapacak. İki-üç dönüm yeri betonla kaplıyor, fenni ahır yapıyor, ineklere ya bakıyor ya da bakamıyor; hatta bazıları hiç başlamıyor. Ekili toprakla beton İzmir’in kırsalında mücadele halinde (fotoğrafta görüldüğü gibi). Bazıları abuk sabuk fabrikalarıyla gelmeye kalkıyorlar. İzmir’in ne olduğunu anlamadıkları açık. Yerli halk bu gelenlerden haklı olarak hiç memnun değil. Şehirde alışılmamış bir pahalılık başladı. Civardaki tatlı kasabalar beton ormanına dönüştü. Bahsettiğim Torbalı tek kurban değil. Tedbir alınmıyor, hatta teşvik ediliyor. Bir yandan da TOKİ blokları etrafı sarmış vaziyette. 

Zavallı İzmir, yeşil Türkiye’nin tek umuduydun, bakalım bu istilayı nasıl atlatacaksın? 

HER GÖRÜŞTEN AYDINA VEFA GÖSTERİLMELİ
BİR memleketin kültürünü tarihi gelişimi ve coğrafyası tayin eder. Kültür dediğimiz oluşum yani insan yaratısıyla tabiatı değiştirme, çevreyi şekillendirme ve yaşamı yorumlama sadece medeni ve okuma-yazma düzeyi yüksek topluluklara has değildir. Bütün insan toplulukları kendi kültürel dokusunu yaratır. 

Münevver veya aydın yeni asırların bir icadıdır. Kelimenin kendisi ‘tefrik etme, anlama’dan ileri geliyor. Toplumsal rolü, konumu ve sınıflaması sonsuz tartışmalara konudur. Ama şurası bir gerçektir, aydınlarını koruyan, en azından saygı gösteren toplumlarda aydınların da birbirine saygısı oluyor. Hapishanede yer kavgası yapanlar gibi dağılmıyorlar. 

1940’LARDAN SONRA AYDIN KAVGASI BAŞLADI
Türkiye okumuşlarının Tanzimat’tan sonra her şeye, hatta muhalefet yapmalarına rağmen belirgin ölçüde korundukları, kolay affedildikleri bir gerçektir. Bu toplum, belki Fransa ve İngiltere’nin payesini vermese de okumuşunu sokakta süründürmeme konusunda daha babayani davranmıştır. Atatürk’ün idaresi boyunca Türkiye’de münevverler dikkatimizi çekmez ama bir koruma ve saygı altındadırlar. Şevket Süreyya Aydemir yurda döndüğü vakit hapiste oturmuştur ama bir müddet sonra Maarif Vekâleti’nde hizmet vermiş, ardından da İktisat Genel Müdürü olarak görevlendirilmiştir. Projelerinden ve çalışmalarından istifade edilmiştir. 

Vedat Nedim Tör, Türkiye Komünist Partisi’nin dışında kaldıktan sonra aynı şekilde himaye görmüştür. Üstelik Şevket Süreyya’nın ‘Kadro’ hareketi içinde yer alması da bir ölçüde affedilmiştir.

Bizim hayatımızda çok karşı cephelerde gördüğümüz Orhan Şaik Gökyay ve Pertev Naili Boratav bir zaman iki dosttu. Bu meslektaşların Kemalist dönem boyunca laik dünya görüşüne ortak olarak sahip çıktıları biliniyor. Ancak 1938’den sonradır ki ikisi ayrı kutupta kalmıştır. 1940’lar Türkiye’si ve onun devamı olarak 1950’ler, münevverleri parçalanmaya, ayrı köşelerde izole edilmeye ve birbirleriyle çatışmaya iten dönemler olarak bilinir. 

 
İzmir'in KHK raporu: 2 dernek ve 2 vakıf kapatıldı!
 
Ayşe öğretmen 2 aylık bebeğiyle hapse girecek!
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
İzmir 24 Aralık 2017 Pazar 20:47

Yazınızda haklısınız.Osmanlı döneminde batıya açılan ilk limandı.İzmir iktidarların hep üvey çocuğu oldu, ama İzmir hep kendi yağıyla kavrulup farklı düşündü.Elinden geleni yapmaya çalıştı iktidarlara, gözü dönmüş emlak rantçılarına.Bazende dayandı ama gücü yetmedi.Yaşamın tüm pencerelerinden bakınca yinede İzmir‘li fark yarattığı bir gerçektir.Konu İzmir ise siyasi partinin önemi kalmaz.

Yorumu oyla      15      5  
hamza kus 24 Aralık 2017 Pazar 15:10

Yüzde yüz haklı. İstanbul''lu müteahhitler geliyor diye göbek atan medya tipleri okusunlar da ders alsınlar.

Yorumu oyla      21      5  
muhalif 24 Aralık 2017 Pazar 14:30

sn.ilber hoca, izmirin geleceğini 1950 imar planı yarışması sonucu değiştirdi.bu vesileyle şehir planlamacıları odasına da ithaf olunur.1922 yangınından sonra izmirin ilk planlaması ransız Danger kardeşler yapmıştır, izmir merkezini oluturan bulvarlar ve caddeler bu planın ürünüdür. izmirin 2. planlaması 1937-38 lerde ankara tarafından yine Fransız planlamacıya verilir, ancak araya 2. dünya savaşı girdiğinden askıya alınır, ama Fransız planlamacı planı yapar.2. dünya savaşından sonra, ankara Fransız planlamacının planını uygulamaz ve planlama yarışması açar,bu yarışmayı İTÜ.lü 5 mühendisin planı kazanır. Ancak çok önemli bir nokta vardır;Fransız planlamacının uygulanmayan şehir planında şehrin tarihi yapıları ile arkeolojik alanları İŞARETLENMİŞTİR, İTÜ Mühendislerinin kazanan şehir planında tarihi binalar ve arkeolojik alanlar İŞARETLENMEMİŞTİR. sonuş bu günkü izmir, Fransız planlamacının planı uygulanmış olsaydı, bugün karşımızda bambaşka bir izmir olurdu.. yani, sarı kışla ve eski adalet binası yıkılmamış, kordondaki eski yalı ve konaklar koruma altında günümüze gelmiş olacaktı..bgün kadife kalede gecekondu ile dolu olmayacaktı.günümüzde kemeraltı ve Anafartalar cadesi dışında "eski şehir" denilebilecek bir alan kalmamıştır, basmane çukuru için "eski şehir içinde ve yaında" demek te abestir. basmane meydanında gardan başka tarihi yapı var mı?çevre 8 katlı mimari özelliği olmayan beton binalarla dolu. geçmiş olsun ey İzmirli, şimdi oraya gökdelen diksen ne olur, dikmesen ne olur.sen önce bir konağa bak, sonrada kordona bak......

Yorumu oyla      21      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
İzmir'in KHK raporu: 2 dernek ve 2 vakıf kapatıldı!
OHAL kapsamında son yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile İzmir’de de ...
KHK'da flaş düzenleme: Artık tek tip giyecekler!
696 sayılı KHK kapsamında, "Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı ...
İki yeni KHK yayınlandı! Çok sayıda ihraç var!
Olağanüstü hal kapsamında hazırlanan 695 ve 696 sayılı iki yeni Kanun ...
 
Dikili'yi karıştıran taciz iddiasında yeni gelişme!
Dikili Belediyesinde taşeron işçi olarak çalışan bir kadın, Belediye Başkanı ...
İzmir'de korkunç iş kazası: 8. kattan ölüme düştü!
Torbalı ilçesinde, elektrik işleri yaparken bir apartmanın 8'inci kat ...
İzmir'de tarihi karar! Otobüste bacakla tacize hapis!
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, belediye otobüsünde yanında oturan kadını ...
 
Birleşik Arap Emirlikleri'ne elçilik hamlesi! Değişecek!
Ankara Büyükşehir Belediyesince, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Ankara ...
Çiftlik Bank'a Bakanlık'tan suç duyurusu!
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, kurdukları internet sitesi aracılığıyla ...
Reza'nın atı ahırda kaldı... Seyisi isyan etti!
Koştuğu yarışlarda 9 birincilik, 8 ikincilik, 7 üçüncülük ve 2 kez de ...
 
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Çıkışlar kapalı
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bardak boş mu dolu mu?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
19 Mayıs 'yorulmadan' ilerleme günüdür
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Ben böyle inanıyorum!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Çıkmasaydı Samsun’a neler gelirdi başımıza?
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Çocuklukta yaşamsal sorunlar üzerine
Ümit YALDIZ
Ümit YALDIZ
Değişimin ayak sesleri!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Büyük Altaylılar haydi kongreye!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
19 Mayıs'tan Lozan'a...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Tasarruf öyle olmaz; böyle olur!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva