CHP'li Murat Bakan'dan hükümete eleştiri: Sanki başka bir devletin vekiliyiz!

EGEDESONSÖZ - CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, deprem anından bu yana mesken tuttuğu Bayraklı'da yaşadıklarını SonSöz TV'de Gazeteci Fatih Yapar'a anlattı. Herkesin elinden geldiğinde bir şeyler yapmaya çalıştığını belirten Bakan, "Birileri de eksik arıyor. Oluşturdukları yanlış medya da yanlarında. Büyükşehir yokmuş gibi davranıldı" siteminde bulundu. Bakan, şunları söyledi:

"Amacımız, suçlama değil. Herkes elinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyor. Niye o açıklamayı yapmak zorunda kaldık, ona bakmak lazım. Orada birileri eksik arıyor, oluşturdukları bir yandaş medya var orada ve İzmir Büyükşehir Belediyesi, yokmuş gibi davranılıyor. Büyükşehir'i, ilçe belediyesini yok sayan bir anlayış kabul edilemez. Sanki her şeyi devlet adına iktidar yapıyormuş gibi bir hava yaratmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla, siz de ne yaptığınızı anlatmak zorundasınız. Çünkü size oy vermiş halk, sizden bunu bekliyor. Bizi burada açıklama yapmak zorunda bıraktılar. Artı Ali Öztunç’un söyledikleri son derece doğru. Bakanlar geliyor, bir kalabalıkla, arkasında  bir koruma ordusuyla. Önde arkada çakarlı arabalar. Vatandaşa bir katkısı yok ki orada. Geliyor, bir görünüyor, fotoğraf çekilip gidiyorlar. Gel kardeşim otur orada, insanlarla dertleş, derdini dinle, birinin elini tut, bir konuş, sohbet et."

CHP VEKİLLERİ OLARAK NÖBETLEŞE ENKAZ BÖLGESİNDEYİZ
"Nöbetleşe biz bütün apartmanlarda, enkaz bölgesindeyiz, çadırlardayız. Biz buradayız, demek için değil, biz zaten oradayız. Bunu da eleştirmek zorundayız. Herkesi suçlamıyorum, samimi olan, acıyı paylaşan da vardır ama görülen fotoğraf, benim yaşadığım o. Polis, benim vekil olduğumu bilmiyor, ben demiyorum milletvekiliyim, diye. Milletvekili olduğumu hatırlatacak bir şey de yok. Arabamı sokmadı içeriye, dedim polise ‘Ben milletvekiliyim’ polis, ‘Ben nereden bileyim vekil olduğunuzu‘ dedi. Haklı. Çakar yok arabamda, üstelik kendi arabamı kullanıyorum. Biz bu durumdayız, adam alışık değil buna. O gösterişli arabalara alışıklar. Bir milletvekili olarak değil, insan olarak gittim oraya. Evini eşyasını paylaşan vatandaş, hangi duygudaysa, hangi ruh halindeyse, ben de aynı duygudayım. Bu işin elbette siyaseti olmaz, o acıyı yaşıyorsunuz.  Ben 21 sene önce yaşadım. Bu acı, öyle bir acı ki, bu yara hiç kapanmayan bir yara. Hep kanıyor. Dahası, çoğaldı yaramız, yaşadıklarımızı tekrar yaşamaya başladık. Bu durumda insanların ellerinden tutmak lazım, yanında olmak, paylaşmak lazım. Buradan politika üretmemek lazım.  Ama siz 21 yıl sonra aynı şeyi yaşıyorsunuz ve soruyorsunuz, ’21 yıl geçti ama niye hiçbir şey değişmedi?’ Daha bilinçli kurtarma görevlileri var, 5 apartman için çırpınıyorlar. 80-100 apartman olsaydı yıkılan? İstanbul’da 7,5 şiddetinde deprem olması bekleniyor. 2.5 dakika süreceği bekleniyor. Ben Almanya Parlamentosuna gittim, İçişleri komisyonu üyesiydim. İstanbul depremiyle ilgili ne yapıyorsunuz, diye sordular bana. 21 senede depremden sonra topladığımız iletişim vergisi ne oldu? Dolara çevirdiğinizde korkunç bir rakam ediyor. Bu ülke o riskli yapı stokunu dönüştürebilecek durumdaydı. Deprem toplanma alanlarına AVM yaptılar. Aşık Veysel Rekreasyon Alanı var İzmir'de. O anlamda şanslı bu kent. Burasını İzmir'e kazandıran Aziz Kocaoğlu'na teşekkür etmek lazım. Kültür Parkımız var, burada kamucu belediyecilik var. Mesela Havagazı Fabrikası'nda büyük bir boş alanı var, yanında Elektrik fabrikası... Tunç Soyer, seçilir seçilmez ihaleye girdi. Niye? Kamunun malı kamuda kalsın diye. İstanbul'da deprem toplanma alanı olabilecek İETT’nin garajı vardı. Önce Dubai Şeyhi’ne sattılar, sonra ya Zorlu, ya Cevahir alışveriş merkezi oldu. Bütün belediye başkanlarının İzmir’de geçmişten bu güne katkısı vardır. Tunç Soyer kamucu belediyeciliğin son örneğidir. Şu an bunun öncüsüdür. Ondan önce Aziz Kocaoğlu, ondan önce Ahmet Piriştina. Bizim çocukluğumuzda Ahmet Adnan Saygun, troleybüslerin garajıydı. Tureleybüs garajından Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi yarattı. Biz kamunun malını kamuda bırakıyoruz, deprem toplanma alanlarına AVM yaptırmıyoruz."

İZMİR, DAYANIŞMASI EN GÜÇLÜ KENTTİR
"Dayanışması en güçlü kenttir, İzmir... AKUT görevlisi dedi ki,  ‘İzmir gibi yardımlaşan bir şehir görmedim.’  Mevzu, olay olduktan sonra olaya müdahale etmek değil, mevzu, bu olayın yaşanmasını sağlamak. Türkiye’nin döviz rezervlerini yada Merkez bankası rezervlerini, kara gün paralarını sen yandaş müteahhitlerin ödemelerini yapmak için kullanırsan, o zaman bu depremde yıkılacak riskli binaları dönüştürecek kaynak yaratamıyorsun. Rıza Bey, Emrah apartmanları göz göre yıkıldı. O insanlar da biliyordu riskli olduğunu ama yıkıp yeniden yapacak paraları yoktu. Sen bina riskli kardeşim, çık buradan, burayı yık, diyorsun da.... Kira ödeyecek, o binaya tekrar proje çizdirecek, inşaat yapacak, kendi dairesini yapacak. Bunun devlet tarafından yapılıyor olması gerekirdi. 1975 yönetmeliğine göre yapılmış binaların hepsinin elden geçirilmesi lazım. Çevre ve  Şehircilik Bakanlığı duyduğumuza göre 2 bin binaya hasar raporu vermiş. 2 günde 2 bin binayı nasıl denetledin sen? Hangi bilimsel kriterlerle? Sosyal medyadan mesajlar geliyor ‘Benim binam hasarlı ama az hasarlı olarak rapor geldi’ diye. Bu insanlar ne yapacaklar, nasıl güvenecekler?"

ASKER ÜNİFORMASIYLA AK PARTİLİLERİN ARKASINDAN KOŞUYOR!
"Devlet, parti devleti, devlet AK Partinin devleti, öyle hareket ediyorlar. Bartın milletvekilimiz Aysun Bankoğlu, İzmir Milletvekilimiz Ednan Arslan, Ensar Aytekin ve sanırım Manisa Milletvekili Bekir Başemirgen'le Seferihisat'a gittik. 250 esnaf, perişan halde. Neptün Soyer hanımefendi, sağ olsun eşlik etti, hiç ayrılmadı oradan. Onu da çok takdir ediyorum. Ev ev dolaştı, insanları ziyaret etti.. Bir AK Parti milletvekili var, arkasında jandarma yüzbaşısı... Ya arkadaş sen asker üniforması taşıyorsun, omzundaki yıldızlar Türk milletinin sana verdiği yıldızlar. AK Parti milletvekilinin peşinden koşuyorsun. Böyle bir şey olur mu ya? O vekilse, ben de vekilim, eğer oysa, biz daha çok oy almışız. O bir tane, biz beş tane. Bize hoş geldiniz demek yok. Arkadan koşturuyor onun peşi sıra. İnanılmaz bir manzara. Devletin bakanı geliyor, AK Parti milletvekili orada nasıl öğreniyorlarsa öğreniyorlar. Bana ne bir mesaj geldi, davet edilmedik bize hiçbir şey yok. Sanki biz başka bir devletin milletvekiliyiz. İktidar partisine mensup arkadaşlar devletin vekili.  Bizim o arkadaşlarla bir problemimiz yok, onlar da seçilmiş milletvekili, aynı yerlerde dolaşıyoruz, Seçilmiş milletvekiliyle devlet herkese aynı yakınlıkta olması gerekiyor. Bunda bir araya gelemiyorsak, düşünmek lazım. Böyle bir kutuplaşma olmaması lazım. Bu bir teslimiyet değildir. Herkes ideolojisini savunuyor onun mücadelesini veriyor, biz de veriyoruz. Bu bir teslimiyet değildir, bu ülke için faydalı bir şey yapmaktır. Siyasi dostluklar önemlidir, ülkenin önünü açar, problemleri çözer. Benim terbiyem ahlakım bu yönde. Ben böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Tunç Soyer’in kimliği, kişiliği biliniyor, Tunç Soyer, üretkenlik üzerinde siyaset yapan insan, davet edildiği yere gider. Uzlaşıya açıktır. Kentin yararına olan şey için hangi siyasi parti diye bakmaz, örnek bir politikacı. Herhalde davet edilseydi o fotoğrafta olurdu."