Mehmet İŞLER /EGEDESONSÖZ - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Tacettin Bayır 16 Nisan’da gerçekleşecek referandumun kampanya sürecinde partisinin çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Egedesonsöz’e konuşan Bayır, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yapılan oylamayla yeterli çoğunluğun sağlanmasının ardından ikinci tur olarak halkın kantarına çıkacak maddeleri yorumlarken net mesajlar verdi.
Anketler üzerinden açıklama yapan Bayır, “Bizim elimize geçen anketlerde hayır tercihinin açık ara önde olduğunu görüyoruz” dedi.
Vatandaşların referandum sonucuna dair kafalarında soru işareti olduğunu vurgulayan Bayır, bu durum karşısındaki kişisel fikrini de, “Halktan bize en çok gelen tepki bu… Hayır çıkarsa ne olur diyorlar? Hayır çıkarsa hiçbir problem yok. Cumhurbaşkanı sınırlarına geri çekilir” sözleriyle açıkladı.
Milyonlarca seçmenin sandıkta irade koyarak ülkenin kaderini belirleyeceği anayasanın tarihi değişikliği için konuşan Bayır, “Bugün AKP’li arkadaşlarımız Tayyip Bey’e güvenebilir, onu sevebilir ama Tayyip Bey ölümsüz değil ki, Allah uzun ömür versin. Ya ölürse? Yerine gelenin aynı bilinçte biri olacağının garantisini kim verebilir? Osmanlı’da örnekleri var. Deli İbrahim mesela… Varsayalım ki öyle bir adama geçti kontrol. Onu geri alamazsınız” dedi.
ELİMİZE GEÇEN ANKETLERDE HAYIR TERCİHİNİN AÇIK ARA ÖNDE OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ
Kampanya dönemindeki saha çalışmalarınız nasıl ilerliyor?
Çalışmalarımız gayet olumlu geçiyor. Sahaya indiğimizde halk ne yazık ki bu 18 maddeyle ilgili çok bilgi sahibi değildi. Bunu da çok doğal karşılıyorum. Çünkü anayasa maddelerinin en önemlileri ne hikmetse TBMM televizyonunun 19:00’a kadar yayın yaptığı saate değil, gece yarısındaki tartışmalara kaldı. Başka bir televizyonda yayın yapmadı. Konuşulanlar sadece yandaş televizyon ve gazetelerde not alınarak yayınlandı. Daha sonra mecliste maddeler tartışılırken ciddi bir direnç göstermiştik. Değiştirilemez maddeler üzerinde AK Parti Bursa Milletvekili İsmail Aydın’ın yaptığı konuşma hem MHP kanadından hem bizlerden ciddi bir tepki oluştu. Biz beklerdik ki çıkıp konuşmasını düzeltsin. ‘Bunlar tabu değildir, tartışılabilir, değiştirilebilir’ demişti. Aslında bunlar AKP’nin zihninin arkasındaki gerçek düşüncenin dışa vurmasıdır. Tekrar kürsüye davet ettik, düzeltsin diye. Adam çıktı tekrar etti ve ‘Söylediklerimin arkasındayım’ dedi. Nedir bu 4 madde? İstiklal Marşımız, bayrağımız, Ankara’nın başkent olması, laiklik. Bana göre bunlar bu referandumda başarıya ulaşırsa bir sonraki adım 4 maddeyi değiştirmek olacak. Zaten AKP’lilerin sosyal medya sayfalarına bakın, orada bile Osmanlı Bayrağı kullanıyorlar. Bunu hazırlıyor. Türk toplumunu yandaş medyayla hipnoz ederek kurbağa testi gibi alıştırıyorlar. Burada Türk toplumunun bu hipnoza karşı direndiği bir gerçek. Bu hipnozu kıran en büyük değer 94 yıl önce cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının yaptıkları şeydir. Ne yaptılar? En büyük başlık budur. Hilafeti bitirdiler, halifeliğe son verdiler. Tek adam kararlarını aldılar, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir dediler ve TBMM’yi kurdular, cumhuriyeti kurdular. Aradan geçen 90 küsur yıldan sonra birisi çıkıyor, ‘Ben bunu geri istiyorum’ diyor. Yani halkın meclisini bypass ediyor, halkın iradesini yok sayıyor. Kaldı ki 15 yıldır başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapan Sayın Tayyip Erdoğan neyi istedi de geçiremedi? Ama bugün geldiğimiz nokta, cumhuriyet değerlerini sistemli bir şekilde yok eden adam kalkıyor diyor ki, ‘Efendim biz bunu geri alacağız’. Egemenlik kayıtsız şartsız millette değil, tek adamda olacak… Bunu yapmak istiyorlar. Kesinlikle yargılanamaz, sorgulanamaz bir sistem getiriyorlar. Bu yapıda bu cumhurbaşkanının yargılanması asla mümkün değil. Çünkü Sayın Tayyip Erdoğan aynı anda 3 gömlek giyecek. Partinin genel başkanlığı onda, cumhurbaşkanlığı onda, başbakanlık onda… Bir köylü düşününü 3 kasket düşününü kafasında. Birisi yürütme, birisi yargı, birisi yasama… 3 kasketle hadi ayakkabını bağla desen, adamın kasketi düşer kafasından. Bu üçünü kaldırmaz, mümkün değil. Olaya bu açıdan baktığımız zaman, bizim elimize geçen anketlerde hayır tercihinin açık ara önde olduğunu görüyoruz.
Süreçte siyasi partilerin aldığı tavırlar, vatandaşın kararını ne yönde etkiliyor?
Oynanan başka oyunlar var. Geçenlerde Barzani Türkiye’ye ziyarete geldi. Bu ziyaretle beraber geçmişte paçavra dedikleri, PKK bayrağı dedikleri, Kürt Bayrağı hem havaalanına hem de Sayın Başbakanın ikili görüşmesinde arkasında Türk Bayrağının yanına kondu. Bana göre bu tablo Türkiye için çok acı bir tablodur. Bugüne kadar vatanın bölünmezliği üzerinde konuşanlar, bugün anayasa maddesinin içine gizli bir biçimde bir federasyon yetkisini bu tek adama veriyorlar. Referandum arifesinde Barzani’nin bu şekilde Türkiye’ye gelmesi bazı Kürt önder ve liderlerle görüşmesi öyle anlaşılıyor ki Doğu ve Güneydoğu’daki büyük aile ve aşiretlerin bu referandumda evet oyu vermesi için ikna turları. Ama burada toplum inanılmaz duyarlı. Biz bugüne kadar PKK ile olan mücadelede binlerce kınalı kuzu verdik. Bundan sonraki süreçte tabi ki bu terör bitsin istiyoruz. Ekonomimiz batık durumda. Bunlar düzelsin istiyoruz. Bunların yapılabilmesinin durumu demokrasi ve özgürlüklerden geçer. Bu TBMM’ye seçilerek gelmiş milletvekilleri, hangi partiden gelirse gelsin Türkiye’de farklı düşünceden gelen insanları temsil eden farklılık olması her zaman olayları bu şekilde masaya yatırıp sonuca ulaşmaktır. Siyasetçinin asıl görevi nedir? Sorunlara çözüm üretmektir, sorun yaratmak değil. İnsanlar bize gidin bizim mecliste gözümüz, kulağımız, sesimiz olun, sorunlarımıza çözüm getirin diye yetki verdiler. Bizden beklentileri budur. Bizim meclisimizde onlarca yıldır verdiğimiz binlerce şehidimizin kemiklerini sızlatmaya kimsenin hakkı yoktur. Biz bu ülkenin bütünlüğü için, milli sınırlar içinde anayasa bağlı yürümesinden ve cumhuriyetten yanayız. 90 küsur yıl önce Mustafa Kemal ve silah arkadaşları hilafeti kaldırırken bize cumhuriyeti emanet ettiler. Tek adamdan aldıkları tüm milletin görüş ve önerilerini öne çıkaran bu rejimi verdiler. Ama şimdi bu değişiklik sonrasında neler olabilir? Halktan bize en çok gelen tepki bu… Hayır çıkarsa ne olur diyorlar?
HAYIR ÇIKARSA PROBLEM YOK! CUMHURBAŞKANI SINIRLARINA ÇEKİLİR!
Evet çıkarsa ne olur? Hayır çıkarsa ne olur?
Hayır çıkacağına inanıyorum. Hayır çıkarsa sonuç ne olur? Hayır çıkarsa hiçbir problem yok. Cumhurbaşkanı sınırlarına geri çekilir. 2019’a kadar görevine devam eder. Yetkilerinde bir azalma yok.
TERÖRİSTTEN OY İSTİYORSUN!
Sizce her iki durumda da ufukta beliren bir erken seçim ihtimali var mı?
Bana göre hayır çıkarsa erken seçim olmaz. Yüzde 51’i alamamış bir cumhurbaşkanı erken seçimi zorlamaz. Evet çıkması durumunda erken seçim ihtimali ve tehlikesi vardır. Madem bu halk bana yüzde 51 verdi. Hadi bakalım Kasım’da seçim var diyerek sandık koyabilir. Bunu niçin yapabilir? Kendi içinde de mecliste rahatsızlık duyduğu milletvekilleri var. Anayasa oylamasında resmen açık oylama yaptılar. Niye? Acaba gözden kaçar mı diye düşüncüler. AKP’nin içinde de yeni anayasa hayır diyen olur mu? Dediler. Bir denetim mekanizması yaptılar. Aleni açık oylama yaptılar. Kendi milletvekillerinden güvenmedikleri insanlar vardı ve garantiye aldılar. Buna rağmen 9-10 oyla geçti, açık ara geçmedi. Rahatsız olduklarını temizlemek ve sayıyı 600’e çıkararak, daha fazla insana imkan sağlamak. Yapmak istedikleri şey bu. Bununla seçime gideceklerdir. Aramızdaki fark şu; bizim ‘hayır’ı anlatabilecek çok nedenimiz var. Ama onlar evet ile ilgili anlatacak hiçbir şeyleri yok. Söyledikleri tek şey, bu hayırcılar var ya bu hayırcılar, PKK’lılar, şunlar, bunlar hayır diyor. Bunlar hayır dediği için biz evet diyoruz. İyi de bunu söyledin bir hafta sonra Barzani geldi, geri vites yaptı sanki. Hayır diyenler teröristtir dedi 4 gün sonra birileri uyarmış olsa gerek, ey CHP’li, ey MHP’li kardeşim diyerek oyunuzu istiyorum dedi. Yahu 3 gün önce bize terörist dedin, sonra çıktın teröristten oy istiyorsun.
MHP’NİN YÜZDE 80’İ AKP’YLE OLAN YAKINLIKTAN RAHATSIZ!
Başbakanın partisinin grup toplantısında yaptığı bozkurt işareti de geçtiğimiz günlerde tartışılmıştı…
Biz koalisyonlara karşıyız diyerek sistemi getirmeye çalıştıklarını söylüyorlar ama şu an tipik bir AKP- MHP koalisyon örneği gözüküyor. Ama kesin olan şey şu; MHP’nin meclis kanadının sadece bir bölümü AKP’yle bu ortaklığı tasvip ederken, MHP tabanının çok ciddi bir bölümü, yüzde 80’lere varan bir bölümü bu yakınlıktan rahatsız. Gerçek milliyetçi MHP’liler bu işe karşı çıkıyorlar ve aleni şekilde sahada ‘hayır’ı savunuyorlar.
16 Nisan’a kadar olan bölümde CHP nasıl bir yol izlemeli?
Bu normal bir siyasi parti seçimi değil. Biz parti rozetlerimizi bile yakamızdan çıkardık. Bu bir vatan meselesi. Atatürk’ün bize emanet ettiği cumhuriyetle devam mı, tamam mı? Cumhuriyet ve değerlerine sahip çıkan bütün değerler hayır cephesindedir. Biz cumhuriyete sarılacağız ve cumhuriyeti size yedirmeyeceğiz yaklaşımı içinde. Diğer taraf önce olayı süslemek için adını başkanlık sistemi dediler, sonra cumhur cümlesini önüne koyarak, ‘aslında biz cumhuriyete karşı değiliz, bunun adı cumhurbaşkanlığı sistemi’ dediler. İfade olarak sistem değişikliği, rejim değişikliği değil deseler de, 18 maddeye bakıldığında temelde bu anayasa değişikliğidir. Bu açık ve net… Ben Türkiye’de cumhuriyet sevdalılarının, hangi partiye oy verirlerse versinler, AK Parti’nin içinde bile yüzde 15’lik bir kesimin ‘Evet biz Tayyip Bey’i seviyoruz, oy veriyoruz, ama bu başka bir şey’ dediğini biliyorum. 600 yıllık bir Osmanlı arasında cumhuriyet 90 yıllık bir reklam arasıdır gibi sözleri vardır. Onların zihinlerini dışa vuran başka örnekler de var. Manisa’daki il başkan yardımcısının bu sandıklardan hayır çıkarsa bir iç savaşa hazır olun talimatı vardır. Anamur’da gençlik kolu başkanının ‘Efendim Atatürk Atatürk diyorsunuz ama bunun neresi Türk? Bu Selanik’te doğdu, bu Yunanlı’ gibi açıklamaları vardı. Yine ona keza ilk 4 maddeyle ilgili konuşan arkadaşı söyledim. Bunların hepsi AKP’nin temeldeki beyninin arkasındaki düşünce zaman zaman ağızdan kaçırdıklarıyla ipucu veriyor. Bilinçaltının dışa vurumu… Bunların beklentileri Atatürk ve cumhuriyetle hesaplaşmaktır.
Pek çok kesim tarafından gerçekçi görülmese de kamuoyunda referandumun iptali konuşuluyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir algı yaratmak istiyorlar. Bizi de tahrik ederek, CHP cephesinde olan insanları gezi olayı gibi tahrik etmek istedikleri noktalar var. İstanbul’da bazı araçların arkalarına yazılar yazarak sivil ordu kuruyor havasındalar. Bunu tabi çok doğru karşılamıyoruz. Bizle asla tahrik olmayacağız. Oyuna gelmeyeceğiz. Sokağa dökülmeyeceğiz. Biz kardeşin kardeşi kırmasına karşıyız. Bir iç savaşa asla müsaade etmeyeceğiz. Soğuk kanlılıkla, konuşarak tartışarak insanları ikna edeceğiz. İptali yaratmak isteyeceklerdir. Şu anda bir OHAL var. Yapacakları kamuoyu yoklamasında istedikleri sonucu alamıyorlarsa bunu o hale getirebilirler. Onların elinde. Ancak bunu yaptıkları zaman bir yıl süre bir daha gidemezler. Yasada öyle bir madde var. İptal ya da ertelenme durumunda aynı talep ancak bir yıl sonra gündeme getirilebilir.
İZMİR 2019’DA AKP VE TAYYİP BEY’E OY VERECEK AMA TEK ADAMLIĞA VERMEYECEK!
Referandum sonucuna dair İzmir ve Türkiye’deki beklentiniz nedir?
İzmir’deki beklentim ‘hayır’ tercihinin yüzde 75 ile yüzde 78 seviyesine çıkacağını düşünüyorum. ‘AKP’nin İzmir’de yüzde 33-35 oyu var, bu ne olacak’ diye düşünülebilir. Ben o oranda yüzde 12-13 kırılma olacağını düşünüyorum. Çünkü İzmir’deki seçmen 2019’da yine AKP ve Tayyip Bey’e oy verecek ama buradaki tek adamlığa vermeyecek. Çünkü bunu onlara Mustafa Kemal verdi. Mustafa kemal Atatürk’e de meclis tarafından tek adamlık verilmek istendi ama Atatürk bunu kabul etmedi. Niye kabul etmedi? Çünkü Osmanlı’da örneği var. Bugün AKP’li arkadaşlarımız Tayyip Bey’e güvenebilir, onu sevebilir ama Tayyip Bey ölümsüz değil ki, Allah uzun ömür versin. Ya ölürse? Yerine gelenin aynı bilinçte biri olacağının garantisini kim verebilir? Osmanlı’da örnekleri var. Deli İbrahim mesela… Varsayalım ki öyle bir adama geçti kontrol. Onu geri alamazsınız. 4 yılda bir yapılan seçim gibi değil ki bu… Bunun tekrarı yok. Seçim olur, dersiniz ben bu adama oy vermiştim ama beğenmedim dersiniz, başkasına oy verirsiniz onu devirirsiniz. Bu öyle değil. Burada cumhuriyeti oyluyorsunuz. Verdiniz, geri almanız çok kolay olmaz. Bu Çanakkale’de, Dumlupınar’da, İstiklal Savaşı’nda yatanların kemiklerini sızlatır. Asla ve asla Türk halkının bu konuda taviz vereceğini ben düşünmüyorum. Biz bu referandum çalışmaları çerçevesinde her yere gidiyoruz. Doğu’ya da gidiyoruz. Parti olarak ülkenin kaosa sürüklenmesini istemiyoruz. 90 küsur yıllık cumhuriyet boyunca barış içinde ve kardeşçe yaşadık. Ancak bugün görüyoruz ki bunca yılda kazanılan değerler ekonomik anlamda bir bir elden çıkıyor. Fabrikalar, yollar, köprüler bunların hepsi satılıyor. O dönemde kurulan Ziraat Bankası gibi bir kurum varlık fonunda devrediliyor, teminat gösteriliyor. Bunun sebebi ekonomimizin çökmesinden kaynaklıdır. Dışarıdan kredi alamaz itibarını yitirmiş bir Türkiye’yiz. Tek adamdan örnek verecek olursak, bundan 1 buçuk ay önce, bu ülkenin cumhurbaşkanı çıktı Almanya başbakanının ifadesi üzerinden Avrupa Birliği’ne (AB)raporla ilgili posta koyar gibi alın oyunuzu ne halt ederseniz edin dedi. Peki kime dedi bunu? Türkiye’nin yüzde 50 ihracat yaptığı AB’ye… Kime dedi bunu? Türkiye’de yabancı yatırımların yüzde 70’ini yapan AB’ye… Yani siz düşünebiliyor musunuz? Ülkenin ekonomisi, ithalatı, ihracatı batıyor, kime posta koyuyorsunuz? En iyi müşterinize… Böyle bir şey olabilir mi? Bunun yansıması ne olacak? Onlar da nitekim frene bastılar, dolar fırladı. Ekonomik ilişkiler zayıfladı. En büyük gelirimiz turizmi durdurdular. Avrupa’dan gelen turist yok. Avrupa’daki iş adamlarının Türkiye ziyareti için şu an sigorta yapmıyorlar. 40 yıl uğraşmışız, AB ile ilişki kuralım, üretelim, katma değer yaratalım, istihdam yaratalım diye, emekleyerek koyduğumuz tuğlaları bir tek adam yukarıdan çıkıyor bir Kasımpaşalı kabadayılığıyla, ayağının tersiyle vuruyor ve Türkiye’nin ekonomisi alt üst oluyor. Bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktur.