CHP Çeşme kongresinde duygusal anlar

Denizhan Güzel/ÇEŞME - Tek liste olarak gerçekleştirilen kongrede parti meclisi üyesi Alaatin Yüksel, konuşmasında Can Dündar ve Erdem Gül’den bahsederken duygusal anlar yaşadı.

CHP İzmir Milletvekili ve Meclis Katip Üyesi Özcan Purçu ise Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasçıları olarak çalışmaları gerektiğine vurgu yaparak, “Bizler, cumhuriyetin, demokrasinin, özgürlüğün mirasçılarıyız. Biz, zor zamanları severiz. Bizler, Atatürk’ün demokrasisi ile cumhuriyeti ile yoğrulmuş insanlarız. CHP olarak bu zor zamanları da aşacağımıza inanıyorum. Önümüzdeki ilk seçimde de iktidar olacağımıza inanıyorum. Ama mücadelemize inancımızı kaybetmeden devam etmemiz gerekiyor. Bunları savunacak bizden başka kimse kalmadı” dedi.



Purçu, iktidarın Cumhuriyeti yok etmek için ellerinden geleni yaptığını da sözlerine ekleyerek, “Bunlar karşısında dik duracağız, yılmayacağız ve çok çalışacağız. Bunların karşısında yalnızca CHP var. Bizler yeter ki inanalım. Önce inanmamız gerekiyor. İktidara inanacağız, sonra da çok çalışacağız. Bunu başarmak zorundayız. Buradan kadınlarımızın seçme ve seçilme hakkını kutluyorum. Bu süreçte kendilerine de çok iş düşüyor. Kadınlarımız da bu zorlu süreçte var güçleri ile çalışacaklar. CHP başarısını kadınlara borçludur. Seçim sürecinde yaptığımız gezilerde bazı illerimizde kadın ve gençlik kolları yoktu. İzmir’in kadınları var, gençleri var. Gelsinler İzmir’e baksınlar. Maalesef bazı illerimizde CHP’li olmak suç. Her türkü yıldırmaya, baskıya rağmen dimdik durup, nasıl muhalefet yapılacağını görecekler. Kimse merak etmesin onların tepelerine bineceğiz. Bunlara pabuç bırakmayacağız” diyerek sözlerini tamamladı.



CHP Parti Meclisi Üyesi Alaattin Yüksel ise gazetecilerin tutuklanmaya devam ettiğini belirterek, “Günümüz iktidarına baktığımızda baskı, zulüm ve şiddetin aynen devam ettiğini görüyoruz. Yine faili meçhul cinayetler işleniyor, yine şehitler gelmeye devam ediyor. Gazeteciler, aydınlar tutuklanmaya devam ediliyor. Bugün Türkiye’nin önemli iki gazetecisi bir haber yaptıkları için tutuklandılar. Aslında tutuklanan Can Dündar ve Erdem Gün değildir. Tutuklanan haberdir, halkın haber alma özgürlüğüdür. İnsanın düşüncesinin, haberin özgürleşmesi için, sözün özgürleşmesi için adalet bekliyorlar. Ben de bunu ‘insanın özgürleşme meselesi’ olarak görüyorum. İnsanlar artık özgür ve güven ortamı içerisinde yaşamıyorlar. Bizim ülkemizde ne yazık ki bunu hissedemiyoruz. Burada yalnızca gazeteciler cezalandırılmıyorlar. Çocukları, eşleri, anneleri, babaları, arkadaşları cezalandırılmış oluyorlar. Genele baktığınızda cezalandırılan Türkiye’dir. Bizlerin haber alma özgürlüğünü elimizden alıyorlar” diyerek tepkisini dile getirdi.

Konuşmasında duygusal anlar da yaşayan Yüksel, birçok siyasi ve gazetecilerin Can Dündar ve Erdem Gül’ü ziyaret ettiğini belirtti.



Çeşme Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, ilçede CHP’nin 30 yıldır iktidarda olduğunu söyleyerek, “Çeşme’ye bakanlar bu bölgeden ders çıkarmalı. Burada CHP’nin iktidar olmasında herkesin çok büyük katkıları var. Birlik ve beraberliğe her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var. Sayın Yüksel’in dediği gibi bizler de bu zulüm’ün bir parçası olduk. Ben ve 63 arkadaşım 30 davaya girdik ve tek telime söylemeden 3 ay bekliyorsunuz. Maalesef ülkemizin geçtiği yapı bu ama bu ülke bizim. Bu ülke için atalarımız canlarını da verdi, kanlarını da akıttı. Bizler de buna her zaman buna hazır olduğumuzu söylüyoruz” dedi.



Tek liste halinde gerçekleştirilen olağan kongrede yeniden ilçe başkanlığına seçilen Ekrem Oran ise Çeşme’nin diğer bölgeler için çok iyi bir örnek olması gerektiğini belirterek, “Cumhuriyet kazanımlarımızın yağmalandığı, Mustafa Kemal Atatürk’ün anısının ve devrimlerinin sistematik bir saldırıya maruz bırakıldığı, milli değerlerimizin ve bin yıllık kardeşliğimizin ağır saldırı altında olduğu, tarihimizin en karanlık döneminde bizler teslim olmuyoruz, karanlığa karşı var gücümüzle mücadele ediyoruz.

Kurtuluş Savaşı’nın ardından ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesine taşımak için bir çok adımlar atılmıştır. Bugün bu adımlardan biri olan Kadınlara Seçme ve Seçilme haklarının verilmesinin 81. Yıldönümünü kutluyoruz.

5 Aralık 1934’te çağın ötesinde bir hamleyle kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı verilmiş, kadınlarımız eğitimin, kalkınmanın önemli bir parçası olmuşlar, sosyal hayattaki onurlu duruşlarıyla cumhuriyetimizin gelişimine önemli katkılar koymuşlardır.
Bugünse; Bir yanda liselerde emzirme odaları, diğer yanda 6 yaşında kız çocuklarına nikah kıymaya niyetlenen soysuzlar var. Kızlarımızı eğitim hayatından uzaklaştırmaya çalışan, Kız ve erkeğin yanyana gelmesinden hatta kadınların kahkahasından rahatsız olan ilkel bir anlayışla karşı karşıyayız.

Kadın ve erkeğin eşit olmasının fıtrata ters olduğunu ifade eden otoriter bir anlayışın hüküm sürdüğü bir iklimde iş hayatından, sosyal yaşamdan koparılmaya çalışılan kadınlarımız ağır bir şiddet ve baskıyla eve hapsedilmeye, susturulmaya çalışılmakta, her gün sokaklarda hunharca katledilmekteler.

Bizler bu vahşete dur demek için, kadın cinayetleri son bulsun diye, Özgecanlarımız ölmesin diye, kadınlarımıza umut olmak için çalışıyoruz.

Bizler faşizme geçit vermeyen, özgürlükleri uğruna canlarını ortaya koyan gençlerimize omuz vermek için; Berkin Elvan’lar Abdullah Cömert’ler, Ali İsmail Korkmazlar ölmesin diye direniyoruz.

 Rant avcılarının, hırsızların, yüzsüzlerin at koşturduğu bir ortamda kimse çocuklarımızın geleceğini ayakkabı kutularına doldurup çalamasın diye çabalıyoruz.
Değerli dava arkadaşlarım; Devletin kurumlarının çökertildiği, kurulan kumpaslarla ordumuzun derdest edildiği, ileri demokrasi yalanıyla gazetecilerin hapse atıldığı utanç dolu bir süreçten geçiyoruz.

Ulusça yokluklar içerisinde, doksan yılda inşa ettiğimiz tüm cumhuriyet kazanımlarımızı talan eden, saltanat meraklısı bu zevat; Kindar bir nesil hayaliyle eğitim sitemimizi yıkmış, bugün paralel diye adlandırdıkları işbirlikçileri ile ordumuza kumpaslar kurmuş, Silivri zindanlarında, Genel Kurmay başkanımızın, profesörlerimizin, gazetecilerimizin, aydınlarımızın hayatlarından yıllarını çalmış, eli silahlı hain sürüsüyle yürüttüğü sözde ‘Çözüm’ sürecinde ülkemizin bir parçasını terör örgütünün silah deposuna çevirmesine göz yummuştur.

 Bütün bu olup bitenden, utanmadan “özür dileriz, kandırıldık” diyerek sıyrılmaya çalışanlardan hesap sormak bizlerin boynumuzun borcudur.

Çanakkale savaşında yaralı düşman askerini dahi kucaklayarak yardım eden yüce ulusumuz tarihinde ilk kez bir şehit babasına “Karaktersiz” denildiğine şahit olmuştur.
7 Haziran öncesi 400 milletvekili vermezseniz kaos çıkar diyenler, 1 Kasım seçimleri öncesinde de miting meydanlarında halkı ‘Beyaz Toroslar’la tehdit etmişlerdir.
“Vatanın müdafaası mecburiyeti olmadıkça savaş bir cinayettir” diyen Mustafa Kemal’in önderliğinde dün emperyalizme diz çöktürmüş olan bu millet, bugün çapsız politikalarla savaşın eşiğine getirilmiş, komşularla sıfır sorun kepazeliği çökmüş, sorunsuz komşumuz kalmamıştır. 

Atamızın mirasını talan ederek inşa ettikleri kaçak saraylarında refah içinde yaşayanlar, belki savaşı oyun sanıyorlardır. Fakat, Suriye’de yaşanan insanlık dramının, Bodrum’da karaya vuran 3 yaşındaki Aylan bebeğin utancını hepimiz yaşıyoruz. Hergün, ölümü göze alarak, Çeşmemizden Sakız’a geçmeye çalışan kadınların, çocukların sefaletine şahit oluyoruz. 

Cumhuriyet Halk Partisi’nin şerefli neferleri olarak bizler, bu topraklarda nifak tohumlarının ekilmesine, kardeş kavgasına, asla geçit vermeyeceğiz.

Bizler bu toprakların insanları için, ağacı, kuşu için, daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük için, eşitlik için, adalet için, gençlerimizin parlayan gözleri, çocuklarımızın umutlu yarınları için mücadele veriyoruz. Biz Davamızdan dönmedik dönmeyeceğiz. Biz faşizme karşı Denizler gibi, Mahirler gibi direneceğiz. Biz Yunus Emrenin hoşgörüsüyle, Mevlananın kardeşliğiyle harmanlandık. Biz Pir Sultanız, Biz Hacı Bektaşız, Biz Karaburunlu BörtlüceMustafayız. Ezene karşı ezilenin, haksıza karşı haklının, yanlışa karşı doğrunun yanındayız.  İnancımızla, kökenimizle bizi bölmeye çalışanlar boşa yorulmasınlar biz bu toprakların harcıyız, bölünmeyeceğiz. Biz Çanakkale’yi geçilmez kılan Seyit Onbaşıyız,12 yaşında düşmanla çarpışan Nezahat Onbaşıyız, Cepheye malzeme taşırken mermiler ıslanmasın diye kazağını mermilerin üstüne sarıp soğuktandonarak şehit olan Şerife Bacıyız. Biz karanlığa direnerek şehit olanMenemenli Kubilayız. Bin yıldır kardeşçe yaşadığımız bu topraklarda, dün karanlığa geçit vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Sözlerimi Adnan Yücel’in güzel şiiriyle bitirmek istiyorum:
Saraylar saltanatlar çöker
Kan susar bir gün, zulüm biter
Menekşeler de açılır üstümüzde
Leylaklar da güler
Bugünlerden geriye
Bir yarına gidenler kalır
Bir de yarınlar için direnenler...
 
Yaşasın Türk Ulusu,
Yaşasın Kemalizm
Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye” diyerek sözlerini tamamladı.
 
Olağan Genel Kurul sonrası ise CHP Çeşme İlçe Yönetimi şu şekilde oluştu:

YÖNETİM KURULU ASİL: Mehmet Aksu, Veysel Ayhan, Zarife Büyüksomalı, Mualla Çetinkaya, Özay Dinç, Oktay Karadede, Hasan Karakurt, Ömer Önal, Mustafa Öztürk, Seher Timuçin, Soner Varhan ve Nevzat Yurttaş

YÖNETİM KURULU YEDEK: Gülcan Ar, İbrahim Atalan, Zafer Çırak, Cem Deniz, Cemil Can Derici, Ersin Kalkan, Barış Karaoğlu, Kadri Karataş, Sait Kavasoğullar, Ayşe Kırındı, Yüksel Kızılateş ve Gürcan Yılmaz

İL KONGRE DELEGELERİ: Banu Ayhan, Muhittin Dalgıç, Yüksel Dolma, Ekrem Oran, Ahmet Özen, Gökçe Tunar, Levent Veryeri