HABERLER>YEREL YÖNETİMLER
23 Aralık 2020 Çarşamba - 16:42

Başkan Soyer açıkladı: İzmir hükümete ne kadar vergi verdi, ne aldı?

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir'in vergi ödemelerinde ilk üçte yer almasına karşın kamudan alınan paydan hak ettiğini alamadığını söyledi. Soyer açıklamasında "Bir yerel yönetim reformunun yapılmasına ihtiyaç var. 81 ilin kamudan aldığı pay sıralamasında İzmir 70’lerde. Ödediğimiz gelirlerin sadece yüzde 6'sı bize geliyor. En fazla vergi geliri elde eden üçüncü şehiriz” dedi.

Başkan Soyer açıkladı: İzmir hükümete ne kadar vergi verdi, ne aldı?

EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, canlı yayında gündeme ilişkin sorulara yanıt verdi.

EN YÜKSEK VERGİ VEREN ÜÇÜNCÜ ŞEHİRİZ, KAMUDAN ALINAN PAYDA 70. SIRADAYIZ
İzmir’de artan nüfus ile birlikte sorunların da arttığını belirten Başkan Soyer, kentin ödediği vergiler ile kamudan alınan payda makas aralığının olduğunu belirtti. “Bir yerel yönetim reformundan bahsettim. Sadece imar mevzuatı değil. Türkiye’nin bir başka gözle yerel yönetime bakma zorunluluğu var. Belediyelerin sadece çöp toplamak ve altyapıdan öte bir işi var. Mevzuatın çok dışında görevleri var. En yakın kamu otoritesi olarak kendisine yakın görüyor. Bütün felaketlerin çözümünün yerelden başladığı ortaya çıktı. Paris iklim zirvesinde belediye başkanları davet edildi. Bütün dünya bunu anlamışken biz de 2016 yılında 16 bin köy kapatıldı. Daha çok merkezileşmenin önü açıldı. Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine. Yerelin gücünü arttırmak zorundasınız. Bir yerel yönetim reformunun yapılmasına ihtiyaç var. 81 ilin kamudan aldığı pay sıralamasında İzmir 70’lerde. Ödediğimiz gelirlerin sadece yüzde 6'sı bize geliyor. En fazla vergi geliri elde eden üçüncü şehiriz” dedi.

“TÜRKİYE’DEKİ HİÇBİR DEPREMDEN SONRA OLMAYAN BİR ŞEYİ BAŞARDIK”
Deprem sürecinde Büyükşehir Belediyesi’nin icraatları hakkında detaylı bilgi veren Soyer, “Bizim depremle ilgili çalışmamız 3 ana başlıkta toplandı. İlki arama kurtarma çalışmalarında en hızlı müdahaleyi yapmaktı. Bizim ekiplerimiz ilk 4 dakikada varmıştı ve ilk birkaç saat içerisinde 55 kişiyi kurtarmıştı. Daha sonra AFAD ekipleri ile birlikte 107 vatandaşımız sağ salim çıkarıldı. İkinci başlığımız; dışarıda bir hayat devam edecek onu biliyorduk. 12 bin bağımsız birimin oturulamaz durumda olduğu gerçeği var. Bu da yaklaşık 50 bin insanın dışarıda kalmış olması demek. Çok hızlı bir biçimde çadır organizasyonunu başlattık. Deprem olduktan birkaç saat sonra 259 çadır kurduk. Kısacası ilk anda hızlı bir biçimde dışarıda başlayan hayatın koordinasyonuyla ilgili bir görev üstlendik. Dünyanın her yerinden yardım etmek isteyen vardı ama bu iyi koordine edilmezse bu desteklerin heba olacağını bunları gördük ve konsantrasyonumuzu buna verdik. Eksiklerin ne olduğunu tespit etmeye başladık. Yine o gece birçok oda ile mutabık kalarak İzmir’in fırınlarında ne kadar gevrek ve poğaça üretiliyorsa onların tamamını toplayacağımızı söyledik. Pandemi nedeniyle evinizden çıkmayın diyorduk, deprem olunca evinize girmeyin demeye başladık. Mümkün olan en kısa zamanda çadırları kaldırıp insanlarımızın başlarını sokacağı bir yuva aradık. Kasımın ilk haftası içinde bir kira bir yuva kampanyası başlattık. 2000 TL bir aylık kira gideri varsayımından en az 5 aylık kirayı çadırlarda yaşayan vatandaşlarımıza aktarma ihtiyacı duyduk. 20 günde 40 milyon TL’nin üzerine çıktı. 42 milyon 600 bin TL ile bu kampanyayı durdurduk. O arada Uzundere’deki konutların vatandaşların kullanımına açılması gibi bir hedef koyduk. İnşaatı yeni bitmişti ve boştu. 224 evi tam anlamıyla teşfir ettik. Bütün eşyaları ile beraber verdik. Hilton Oteli ile mutabık kaldık. Biz 30 Kasım günü İzmir’deki son çadırı da kaldırdık. Bütün arkadaşlarımla gurur duyuyorum. Biz Türkiye’deki hiçbir depremden sonra olmayan bir şeyi başardık ve bir ay içerisinde çadırları kaldırdık. Üçüncü başlık ise bundan sonra yaşanacak bir afette bu kadar büyük üzüntüler yaşamamak” dedi.

Konteynerkent’teki son durumu aktaran Soyer, “100’ün üzerinde aile orada kalıyor. 1000 tane kuruldu, kullanım miktarı bu civarlarda diye biliyorum” dedi.

ORTA HASARLI BİNALARA DESTEK
Deprem ile mücadelede yeni bir yerel yönetin reformunun yapılmasına işaret eden Soyer, “Geçen ay mecliste bir karar aldık. 1959 yılında çıkmış bir afet kanuna tabiyiz. Afetlerle mücadele hala bu kanun üzerinden sürüyor. Yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. 1985 yılında çıkmış bir kanunla imar düzenlemesi yapıyoruz. Mutlaka bir yeni yerel yönetim reformuna ihtiyaç var. Bu düzenlemeler nedeni ile orta hasarlı binalarda bir boşluk var bizim mevzuatımızda. Ağır hasarlı binalar için hükümetin bir düzenlemesi var, bina yıkılmışsa konut yapacağım, yarısını ben vereceğim yarısını senden alacağım. Yarısını senden 20 sene içerisinde geri alacağım. Orta hasarlı binalar da oturulamaz, güçlendirme yapmak zorunda. Güçlendirme için bir kaynak yok. Güçlendirme olmazsa bir sene sonra yıkarım diyor. 4500 civarında ağır hasarlı, 7500’ün biraz üzerinde orta hasarlı bina var. 7500 hane tam bir çaresizlik içerisinde.  Bakanlığın 1000’e yakın eksperti var. İnanılmaz hızlı bir biçimde tespitler yapıldı. Tespitlere itiraz süresi oluyor. Ortaya çıkan tabloda orta hasarlı binalarda bir çaresizlik var. Orta hasarlı binalara da destek alacağız diye mecliste karar aldık. Orta hasarlı binalar için vatandaştan destek isteyeceğiz. Maliyetin şu kadarını üstleneceksin diye… Orta hasarlı binalar için Dünya Bankası’ndan kaynak alıp yapacağız. Birinci önceliğimiz bu şehirde yaşayan insanlara güven vermek. Kaynaklarımızı en yoğun biçimde buna aktaracağız” dedi” dedi.

DEPREM GÜVENLİK KARNESİ İÇİN HAREKETE GEÇİLİYOR
Orta hasarlı binalara 5’er bin TL’lik destek yapacaklarını söyleyen Başkan Soyer, “42 milyonun üzerinde bir bağış toplandı. 35 milyonun üzerinde bir bedeli orta hasarlı binalara destek olarak aktaracağız. 7500 bağımsız birim. Orta hasarlı binalar ile ilgili kentsel dönüşüme ihtiyacı var. Bu kentin dirençli bir kent olması lazım bun 18 ay içerisinde çok felaket geçerdik. Kentin dirençli olması hepsinden daha önemli… Afet karşısında ne yapacağınızı bilmek zorundasınız. Her şey bunun üzerine olmak zorunda.  Biz bu depremi bir uyarı depremi olarak aldık. İzmir’in fayları kırılmadı, denizde bir fay kırıldı. Bilim insanlarının bile çok fazla bilmediği bir fay. İzmir fayında aynı kırılma olursa daha büyük felaketler olur. Genel olarak İzmir’deki fayların Bir envanter çıkarmak mecburiyetindeyiz. Her binaya deprem güvenlik karnesi vermemiz gerekiyor. Bayraklı’dan başlıyoruz. ’99 dan önce yapılan binalardan başlıyoruz. Hem inşaat teknolojileri hem de depreme karşı farkındalık zafiyeti var. 850 bin civarında bağımsız birim var. Bunların hepsine güvenlik karnesi vereceğiz. Geçen mecliste bunun için 200 milyonluk bir bütçe ayırdık. Ekip sayısını arttırıp süreyi azaltacağız. Depremden aylar önce bu kırılganlığı ön görüp deprem dairesi kurduk ve 200 milyon bütçesi var” dedi.

Kentsel dönüşüm çalışmalarını değerlendiren Soyer, “Yerinde dönüşüm, müteahhit ile vatandaş arasında arabuluculuk üstlenmek, uzlaşı. 6-7 bölgede böyle bir çalışmamız vardı. Bunlardan ilkini geçen ay yaptık. Ege Mahallesi’nde başlattık. Belediyenin şirketini de ihaleye soktuk. Müteahhitlerin ellerini ceplerine atmayı sağladık” dedi.

TARIM İÇİN DÖRT BAŞLIKTA ÇALIŞMA
İzmir’in aynı zamanda bir tarım kenti olduğunu söyleyen Soyer, tarım ürünlerinin katma değerinin artması için dört ana çerçeve belirledi. Soyer açıklamasında “Büyümenin de refahı arttırmanın da tek yolu var üretmek… Üretmek artık yeni teknoloji ve yeni perspektif ile mümkün. ‘Çiftçimiz sanayici olmalı’ tarım ürünü sadece dalından koparıp satılınca para etmiyor. Tarım ürününü mutlaka işlemek gerekiyor. Katma değerini arttıracak teknolojiler mümkün. Tarım ürününü dönüştürmek gibi bir hedef koymalıyız. İkinci olarak pazarlama kapasitesini arttırmak lazım. İtalyan gelir zeytinyağını alır, janjanlı pakette 10 misline geri satar. Biz bundan aciz miyiz? Biz bundan aciz değiliz. Bizim de çok güzel tasarımcılarımız var. Üçüncüsü; küçük üreticiyi yaşatmak gerekir. Bu da kooperatiften geçiyor. Dördüncüsü de yerli tohum ve hayvana sahip olmak lazım. Önümüzdeki en büyük tehdit kuraklık, uykularım kaçıyor. Yerli hayvanlara sahip çıkmadığımız için getirdiğimiz montofon inekleri ile tarım yapıyoruz. 1 litre süt için 800 litre su harcıyoruz. Ege Bölgesi’nin yerli ırkları çok daha az besin ve suyla başa çıkmamız mümkün. 1 fidan için 84 litre su tüketiyorsunuz silajlık mısır için. Kiraz’daki muhtar dedi ki: 6 metreden su çekerdik, 300 metreden su çekemiyoruz. Bu dört başlıkta çalışma yapıyoruz” dedi.

BU MEMLEKETTE BİR TARIM POLİTİKASI YOK
Tarım Bakanlığı sürece ne kadar müdahil olduğu sorusunu yanotlayan Soyer, “Biz her şeyi üzerimizde hissediyoruz. Ne yapıyorlar bilemem, bilgi paylaşımı da yok. Bu memlekette bir tarım politikası yok. Hiçbir üreticiyi seneye ne olacak bilmiyor. O ithalat konusu o kadar vahim ki… Üreticiyi haksız rekabete sokuyorsun. Kabul edilebilir bir şey değil. İthalatta vergi indireceğine bu tarafa aktar. Ben bunları anlamıyorum, biz ne yapalım diye onlara bakıyoruz” dedi.

 
Kılıçdaroğlu'ndan DSÖ'ye çağrı mektubu!
 
Ses tellerinin kesildiği raporla kesinleşti!
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
‘Bergama’ ismi ilçe girişinde sergilenmeye başladı
Üç bin yıllık tarihi geçmişiyle bilimin ve medeniyetlerin beşiği olan ...
Bergama Belediyesi'nden 'son 7 gün' çağrısı!
Gecikme faizlerinde yüzde 90’na yakın indirim sunan 7256 sayılı kanun ...
Kemalpaşa Belediyesi'nden korona hastalarına sıcak yemek desteği
Kemalpaşa Belediyesi, koronavirüs hastalarına veya temaslı olduğu için ...
 
Çiğli Belediyesi’nden 1 yılda 40 bin ton su tasarrufu
Sürdürülebilirlik ve İklim değişikliği ile uyum çalışmaları çerçevesinde ...
İzmir’de her çocuk adına bir fidan
İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraki İZDOĞA A.Ş. her çalışanının çocuğu ...
Geleceğin sinema sanatçıları Bornova’da yetişiyor
Geleceğinin sinema sanatçılarını yetiştirmek amacıyla 2011 yılından bu ...
 
AKUT gönüllülerinden Başkan Selvitopu'na teşekkür ziyareti
İzmir’de 30 Ekim’de meydana gelen şiddetli depremin ardından canla başla ...
Konak’tan AKUT’a tam destek
Konak Belediyesi ile AKUT Arama Kurtarma Derneği İzmir Şubesi arasında ...
‘Kaç fav alırsam’ akımına Başkan İduğ da katıldı
Son zamanlarda sosyal medya üzerinden popüler olan ‘kaç fav alırsam’ akımına ...
 
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Şimdi ne olacak?
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
'Yazık olmuş geçen yıllara'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Siyasette yumuşama devrimi mi başlıyor?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İtiraz seven kadınların kenti: İzmir
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'İzmirlilik nedir?'
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Türkçem benim
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe büyüledi!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Eğitim ve yeni müfredat
Hanzade ÜNUZ
Hanzade ÜNUZ
Fırtınam, felaketim, hasretim...
Aylin AKDOĞAN
Aylin AKDOĞAN
İzmir-İN
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva