AK Partili Kaya'dan çiftçilere büyük müjde: 10 yıl boyunca...

Biraz önce bir tv kanalında bir tohum firması yetkilisinin söyledikleri; dünya tohum pazarının 1.7 si Türkiye‘nin elinde, bizim firmamızın argemiz çok güçlü ama üniversiteler bilim ve bilgi üretiyor ama biz destek alamıyoruz.Köy domatesi tohumunun kilosu 300.000 tl pembe domates tohumunun kilosu 450.000 tl Dünya tohum üretip ihraç eden ülkeler Fransa,Hollanda,Abd diye gidiyor aradaki bazı ülkeler Şili, Macaristan listenen en sonunda Türkiye.Dünya tohum piyasası Hollanda firmalarının elinde.Devlatin bize herhangi bir teşvik ve katkısı yok. İsteyen programı bulup izleyebilir.Ülkeyi yönetenler, ihracaat diye bağıranlar, matematikçiler rakamlara bakın bu sektör bizi uçurur.

Dedem eline paslı teneke parçası bulduğunda zeytin ağacının dibine çok yakın toprağa batırırdı.Biz okumamız devlete memur ol denildiği için topağa küstüğümüz için dedem niye paslı teneke batırırdı merak etmedim. 7 yıl önce bir tornacıda olan işimi yaptırırken tornacı makineden çıkan curufları hatta demir tozlarının gramını bile itina ile topladığını görünce nedenini sordum. "Yabancı (zeytinyağında bize rakip olan bir ülkeden) biri bu demirtozları zeytin ağacının dibine ne kadar çok dökerseniz o kadar çok zeytin alırsınız diye söylemiş üretici tornacılara öncedenn sıraya giriyor bizde 2 yıldır bundnn iyi para kazanıyoruz dedi.Teyit etmek için başka tornacıdan da aynı cevabı aldım.Tanıdığım zeytin üreticilerine sordum doğruladılar pazarlarda köylerden gelip zeytin satanlar dahil. O zaman sorduğum üç zeytin üreticisine bu yıl tekrar sordum hala aynı uygulamaya devam etmediklerini o uygulamadan sonra zeytinin artık rekoltesinin düştüğünü söylediler. Küresel iklim değişikliğinden mi, yoksa o demir tozumu zarar verdi, belkide 1 avuç konulması gerekirken bir ağaç daha çok zeytin versin diye kiloylamı konuldu, zeytinyağında dünyada rekabet büyükken yabancılar bize iyilikmi yaptılar? Sorular uzayıp gidiyor.İşte bizim çaresiz üreticinin hali.İlgilenen olursa diye yazdım

Karış karış ülkenin toprağı hava su şartları incelenir ama lafta lüks toplantı salonlarında değil, toprağa ayak basarak orada hangi ürünün ekilebileceğine bilimsel karar verilir, diğer taraftan ithal tohumdan çiftçi kurtarılır, yerli tohum ıslah edilir verimi arttırılır, akaryakıt girdi maliyetleri azaltılır, güçlü çiftçi kooperatifleri hayata geçirilirse, aynısı hayvancılık içinde yapılırsa bu ülke kalkınır.Ziraat ve veterinerlik fakültelerine gençler az puan aldıkları için tercih ediyor ama tarım ve hayvancılığı adam gibi yapabilirsek o zaman ziraat ve veterinerlik fakültelerine girmek için gençler yarışır.Su ürünlerinide unutmayalım.O zaman montaj sayesinde ihracaat arttı diye nutuk atıp ithalat rakamlarını açıklayamayanlarda gururla ihracaat kalemlerinde tarım ve hayvancılığın en büyük pay olduğunu açıklarlar.Yoksa bugünü de kurtardık yarına Allah Kerim diye devem edersek sabun köpüğü müjdelerle sevinip dururuz.

Dışarıdan tohum alıyoruz, ilacını ve gübresinide onlardan alıyoruz aynı tohum seneye dikemiyoruz.Akaryakıt girdilerin en pahalısı.Hollanda okyanustan çamur çıkarıyor, üzerine toprak satın alıyor dünya tohum pazarını elinde tutuyor toplam yüzölçümü Konya kadar.Bizde heryıl Konya kadar toprağı yerleşime açıyoruz.Bu sorunlar çözülmeden binlerce dönüm yer verlse ne olur? Et,bakliyat ve hububatı ithal etmeye devam ederiz.Bizim ülkemizde meyvesi döviz olan ağacımız yok.780.000 kilometrekare toprağımız var 4 mevsimi yaşıyoruz ama gıda maddelerini ithal ediyoruz.

Bu uygulama çiftçinin lehine bir uygulama değildir.Çiftçiler halen işgalçi durumd ercimisil ödeyerek kiracı oldukları yerleri pazarlık usulü kiraladıklarında yarın bu arazilerin satılması durumunda bu yerleri satın almak için hiç bir öncelik hakkı olmayacaktır.Bu yerler ihale usulü en çok para verene satılacaktır. Uygulama devlet açısından karlı içinde ki işgalci acısından olumsuz bir uygulamadır.