Müzik Önerisi: Binlerce Dansöz var – Serdar Ortaç

Masumum dışarıdan daha masumum

Maalesef bunun için sana mecburum…

Kavga edenlere bana küsenlere

Yüreği çark edip geri dönenlere…

Bütünlüğü bozmayan uyumluluk ihtiyacındayız her birimiz. Görüşlerin ve söylemlerin kendi içerisinde çelişmeden doğru olduğuna inanmak istiyoruz. Gerçekler acı da olsa bilmek istiyoruz. Acıyı paylaşarak daha çabuk yaraları saracağımızı biliyoruz. Bilgilerin, fikirlerin ve duyguların belli bir mantık içerisinde olmasını bekliyoruz. Yeter ki birbirine uysun, tamamlasın, tutarlı olsun.

İnsanlığın en önemli ihtiyacı bu değil mi?

Söyledikleri ve yaptıkları ile, öğrendikleri ile ve ACİL durumlarda ortaya çıkan gerekliliklerde bile ortak bir nokta bulabilmesi değil mi?

Söylenenler ve yaşananlar,

Gerçeklik ve doğruluk,

Gözle görülenler ve dayatma gerçekler…

İnandırılmaya çalışan bir kalabalık, aksini iddia eden bir azınlık.

Gerçeklerin er ya da geç açığa çıkma gibi bir huyu olsa da enkazın altında karanlıkta kalacağı süreyi bilmek güç…

Bu tutarsızlıkla ve çelişkilerle mücadelede en masum kim? Bu mücadeleyi her daim kaybeden kim?

Kime neye inanacağımızı kim belirliyor?

Masumuz hepimiz dışarıdan daha masum…

Çözümsüz çelişki yumaklarını, düzeltilmesi olanaksız uyumsuzlukları sindirebilmek mümkün mü?

Unutmak mümkün mü? Üzerini kocaman bir çizgi ile çizerek yeniden başlayabilmek kolay mı?

Tutarsızlıkları anlamaya çalışmak tolerans mı?

Tutarsız insanların tutarlı bir hedefi var mı?

Değişime direnç tutarlı olmaktan mı doğar? Yaşanan çelişkilerle gelişim sağlanamaz mı?

Tutarlı olmayı seçen biri kendini değiştirme ve yenileme çabasında ne kadar başarılı olabilir?

Tutarlılık önemli bir meziyet. Özellikle liderlerde aradığımız değerlerden biri.

Tutarlılık demek inandığı, söylediği ve yaptığışeyler birbiri ile çelişmeyecek. Diğer yandan ortak çıkarlar ve üst akıllabazen kişisel çıkarların veya tutarlılığın önüne geçmek zorunda…Tutarlı yanın çoğunluğun kabulü değilse bu bir çelişki başlangıcı olabilir.

Çelişki olmasına rağmen çelişkinin bizzat kendisinin değişimi tetiklediği, dönüşümü doğurduğu dolayısıyla asıl evrensel oluşumları temsil eden durumun çelişmezlik değil çelişkinin olduğunu öne süren yaklaşımlar da var. Mao mesela, binlerce yıldır Çin kültüründe olan Yin ve Yang etkisiyle Çelişkiler Üzerine (1937) adlı eserinde "Tüm varlıklar çelişkilerin sonucu olarak ürerler" demiş.

Zıtlıkların mükemmel uyumuyla gelişen toplumlar…

Marx geleneğinden gelen düşünürler, toplumda ekonomik farkların yarattığı karşıt sınıfların aynı anda bir arada bulunabildiklerini ve bu sınıfların arasında hem bir gerilim hem de bir mücadelenin olduğunu ve bu mücadelenin karşıt grupların birbirini değiştirme ve dönüştürmesinde önemli bir rolü oynadığını savunmuşlar.

Zıtlıkların uyumsuzluklarıyla gelen değişim…

Kimi zaman taviz kimi zaman mücadele veya münazara; Atatürk’ün ilke ve devrimlerine uygun ve halkın yararına ise müzakere teknikleri ile uzlaşma…

Yorulduk çelişkilerden tutarsızlıklardan, ama eğer bu sefer ki halkın memleketin yararına ise kabulüm.

Memleketim bu çelişkileri yaşayarak düzlüğe çıkacak ise kabulüm.

Dönüştüğümüz şeyle, Mustafa Kemal Atatürk’ün hayal ettiği bir türlü olmayı beceremediğimizmuasır medeniyetler arasında büyük çelişkiler ve tutarsızlıkları denkleştirmek ise amaç kabulüm…