Genel Merkez, CHP’nin İstanbul ve Ankara adaylarını açıklarken İzmir’i es geçti. Ve haftalarca bu sessizliğini korudu.

Sonunda adaylar açıklandı. Genel Başkan 15 gün bizzat kendisi çalışmış listeleri. Tabii, örgütler dış kapının mandalı olunca parti içi demokrasi tepedeki birkaç kişinin arzusuna göre işliyor.

Tunç Soyer’e, adayların MYK’da oylanmasından 5 dakika önce, aday gösterilmeyeceği bildirilmiş. Tunç Soyer, “en hafif deyimle nezaketsizlik” olarak nitelendirdiği bu saygısız davranışa haklı olarak itiraz etti.

Dahası, kapalı kapılar ardında yürütülen çalışmaların kuralsızlığını çok vahim bulduğunu söyledi.

Kurultay’da ortaya çıkan saflaşmaya göre cezalandırma ve ödüllendirme yoluna gidilmesinden duyduğu kaygıyı ifade etti.

Ortaya çıkan tablo gerçekten endişe verici. Tunç Soyer, 5 yılın hesabını veriyor; gerçekleştirdiği altyapı yatırımlarıyla, yaptıklarıyla, yapamadıklarıyla… Performansı yeniden aday gösterilmesine engel teşkil etmiyor. Onun performansının altındakiler aday yapılırken kendisinin adeta cezalandırılması, elbet de sorgulanması gereken bir durumdur.

Sonucunda, böylesine haksız ve rencide edici bir kararla siyasi hesaplaşmanın içine çekilen Tunç Soyer, mücadele etmek konusunda kararlı görünüyor.

Tunç Soyer’in kararlılığı nasıl tezahür edecek, önümüzdeki günlerde göreceğiz. Vereceği kararın, İzmir’de siyasi dengeleri etkilemesi kuvvetle muhtemeldir.

Başa dönecek olursak, Özel ve İmamoğlu yönetiminin tasfiyeci tutumunun yol açtığı parti içi kaos, değişimden ziyade bir tür dağılmayı, kopuş sürecini düşündürüyor. Ve bu durumun seçmen üzerindeki etkisi sandığa yansıyacak gibi. Tıpış tıpış efsanesi yıkılıyor.

Gerçek yürüyor. Tunç Soyer’e yapılanlar, kendisine karşı olanları sevindirebilir; ancak olan bitenin CHP’de tükeniş emareleri olduğu gerçeğini değiştirmez.

Aday belirleme sürecini yönetenlerin keyfiliği sonucu ortaya çıkan koşullarda; Tunç Soyer kendisine yapılanların altında kalmayacak, mücadeleye devam edecek ve mücadelesinde yalnız olmayacak.