Kapının zili çaldığında…

Yaşları 9 ila 13 arasında değişen üç çocuktan…

En küçüğü koştu, açtı…

Babası gelmişti…

Neredeyse bir haftadır onu görmüyorlardı…

Ufaklık, mutfaktaki annesine seslendi:

“Anneee! Babam geldi…”

O baba çocuklara bakmadı bile…

Doğrudan mutfağa seğirtti…

Kadın şaşırdı; gözlerine inanamadı…

Yıllardır her gün…

İnsafsızca dayak yediği kocası…

Nasıl eve gelebilirdi?

Çok değil, bir hafta önce bu adamdan şikayetçi olmuş…

Üç çocuğunun babası için…

Evden “uzaklaştırma” kararı aldırmıştı…

Bu adam nasıl eve gelebilirdi?

Bi’an gözü, hayatı ona zindan eden adamın elindeki bıçağa kaydı…

Başına gelecekleri hissetmişti…

Mutfak kapısına doğru hamle yaparken…

“Yapmaaaa…” diye çığlık attığında…

İlk bıçak darbesi geldi…

Talihsiz kadının boğuk çığlığını duyan çocuklar…

Mutfağa koştu…

“Yapma baba…” diye avazları çıktığı kadar bağırırken…

İkinci… Üçüncü… Dördüncü…

Bıçak darbeleri peş peşe geldi…

Babalarının “saplamak” için bıçağı her havaya kaldırışında…

Üç küçük yavrunun çığlıkları evi inletiyor…

Mutfağın cılız ışığı…

Bıçağın keskin çelik yüzünde yansırken…

Çocuklar boğulurcasına ağlıyordu…

Mutfak kan gölüne dönmüştü…

***

O baba…

Elindeki ölüm makinesinden farksız bıçağı…

Yere çöken kadına saplamaktan yorulmuştu…

Zaten…

Talihsiz kadın artık nefes de almıyordu…

Zavallının korkudan kocaman olan gözlerinin feri sönmüş…

Tavana bakarken çoktan bu dünyaya veda etmişti…

Feryat - figan çocukları annelerinin cesedi başında bıraktı…

Kapıyı çarptı…

Polise gitti, yaptıklarını anlattı…

Soğukkanlılığına deneyimli polisler bile şaşırmıştı…

***

Emniyet’teki sorgusundan sonra adliyeye sevk edildi…

Çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı…

Savcı’nın hazırladığı iddianamede…

O babanın…

“Canavarca hisle eşi kasten öldürmek” suçundan…

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyordu…

***

Karar günü geldi, çattı…

Mahkeme heyeti…

O katili…

Önce ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırdı…

Ardından da suçu “haksız tahrik” altında işlediği…

Ve duruşmadaki iyi halini göz önünde bulundurarak…

Cezayı 18 yıl 4 aya indirdi…

Duruşma salonuna derin bir sessizlik hakim olmuştu…

Tık bile çıkmıyordu…

İyi hal indiriminin gerekçesini duyanlar…

Kulaklarına inanamadı:

Üç çocuk annesi karısını…

Gözünü kırpmadan…

46 yerinden bıçaklayarak öldüren o kocanın…

(Buraya dikkat lütfen!)

Cinayeti işlerken…

Haz ve zevk duyduğunu gösterir bir delil bulunamamıştı!

Bu yüzden…

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemi…

İyi hal indirimi uygulanarak…

18 yıl 4 ay hapis cezasına dönüştürülmüştü…

***

İnsan merak ediyor…

Bir erkeğin…

Üç çocuk annesi eşini 46 bıçak darbesi ile…

Hayattan koparırken…

En ağır cezayı alabilmesi için…

Hala kalbi atan bir vücuda…

Ardı ardına bıçak darbelerini indirirken…

Haz ve zevk duyduğunu gösterir bir “işaret” çakması mı gerekiyor?

Bir bıçağın…

Vücuda her giriş ve çıkış eyleminin…

İki saniyeden az olması imkansız…

Bu şu demektir…

O zavallı kadın…

Ortalama “90 saniye” durmadan bıçaklanmıştır…

İnsan sayarken yoruluyor…

***

Bitiriyoruz…

Bu cinayet davasının karar bölümünde şu yazıyor:

“Sanığın canavarca hisle hareket ettiğini gösterir somut bir delilin olmadığı, 46 bıçak darbesi olmasının bu bendin uygulanmasının gerektirmediği, canavarca hisle sanığın eziyet ederek öldürme olayından bir haz, bir mutluluk duyması gerektiği, somut olayda sanığın bir haz ve zevk duyduğunu gösterir bir delilin olmadığı, olayı ani gerçekleştiği, sanığın o an şuurunu kaybedip eşini defalarca vurduğu, canavarca hisle işlendiği yönünde somut bir delilin bulunmaması nedeniyle şüpheden sanığın yararlanacağı evrensel hukuk ilkesi dikkate alınarak canavarca hissin olmadığı belirtildi…”

Nokta…

Sonsöz: “Adaletin kuvvetli, kuvvetlinin de adil olması gerekir… / Pascal – Fransız Düşünür…”