Geçtiğimiz hafta İzmir’e geldi…

Hiç değişmeyen dik bir duruş hakimdi yine görüntüsüne…

İzmirli gazetecilerin sorularına…

Heyecanla karşılık verdi…

Cevaplarından biri…

Kendiliğinden manşete oturuverdi:

“İzmir'de halkımız seçeneksiz değil artık… (Allah kahretsin…) diyerek sandık başına gitmeyecek... Artık bir seçenek var… Biz (Memleket Partisi) bu şehirde birinci parti olacağız…”

***

Bu özgüven nereden geliyor?

CHP rozetiyle girdiği Cumhurbaşkanı adaylığı yarışında…

İzmir Gündoğdu Meydanı’na…

Bir milyondan fazla seçmeni yığmasından mı?

Tartışmasız evet…

Çünkü, o buluşma inkar edilemez bir gerçekti!

Dört yıl önce İzmir’den aldığı oy bile…

O mitingle doğru orantılı: 1,5 milyondan fazla…

Yüzdelik karşılığı 54…

Muharrem İnce’nin asıl rekoru…

Türkiye ortalaması yüzde 30’un üstü olan…

Altıoklu Parti için tarihi bir memleket rekoru!

Eh, güvenmesin mi kendisine?

Ve dahi kurduğu “Memleket Partisi”ne…

***

İddialı olmak…

Biraz da atalardan aldığımız genlerle ilgili herhalde…

İki ay önce İYİ Parti Lideri Meral Akşener…

Söz ittifak’tan, birleşmeden açılınca…

İzmir’de ne demişti:

“Bizim masaya oturuşumuz bir kazanma projesiydi… Beraber seçime girdik ve seçim sonrası biz 19 ilçe aldık... Yalnız girmiş olsaydık 14-15 ilçe alırdık… Evet İzmir Büyükşehir Belediyesi alınırdı ancak İstanbul, Ankara, Adana Büyükşehir belediyeleri alınır mıydı? Alınamazdı…”

Allah’ına kadar iddialı olmak, işte bu!

***

Memleket Partisi’nin lideri Muharrem İnce ile…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in benzer yarları…

Balkan kökenli oluşları…

Mesela…

Muharrem İnce, anne tarafından Rizeli, baba tarafından Selanikli…

Meral Hanım ise, anne tarafından Selanikli, baba tarafından Rizeli…

İnat… Azim… Hitabet…

Onlarda Allah vergisi…

***

Meslektaşım Muhittin Akbel…

Hafta sonu…

Muharrem İnce’ye şunu sordu:

“Cumhur İttifakında yer almayacağınızı her fırsatta dile getirdiniz… Millet İttifakı ile de mesafelisiniz… Peki, Memleket Partisi yaklaşan seçimde hiç bir ittifakta yer almayacak mı?”

Muharrem İnce, her zamanki dobralığıyla cevap verdi:

“Cumhur İttifakı’nda kesinlikle yer almayız… Biz Memleket Partisi olarak hem iktidarı, hem muhalefeti göndereceğiz… Vatandaş ikisinden de bıktı… Biz herhangi bir ittifakla değil, tek başımıza seçime gireceğiz…”

***

Peki…

Muharrem İnce, siyaseten neye güveniyor?

Her zamanki gibi özgüvenine olabilir mi?

Tartışmasız evet…

İyi de…

Bu denli “yüksek özgüven” yararlı mı, zararlı mı?

Bilinmez ama…

Çıtayı yüksek tutan…

Meydan okurken, sesini yükselten Muharrem İnce…

Olası bi’erken seçimi de hesaba katmak zorunda…

***

Mesele şu:

Türkiye’nin Siyasi hayatında…

Bi’daha geri dönüşü olmayan…

Bir “İttifaklar Dönemi” yaşanıyor…

Bi’ihtimal…

Yeniden Parlamenter Sistem’e geçilse bile…

Kafada ve kalpte “birlikte” hareket etme sözü veren partiler…

Mutlaka “İttifak Dönemi”ni gelecek kuşaklara taşıyacak…

***

Millet İttifakı’ndan söz açılınca…

Muharrem İnce’den hassas bir kinaye var…

Diyor ki, Millet İttifakı’nı kast ederek:

“Bir davet gelmedi… Umutlarını Ahmet Davutoğlu'na ve Ali Babacan'a bağlamışlar… Bu iktidarı da muhalefeti de birlikte göndereceğiz…”

Şunu söylemek istiyor aslında:

“Herkes sınıfta kaldı; tek seçenek benim…”

Baştan beri ittifaklara kapalı bir siyasetçiydi…

O’na göre…

Hem iktidar hem muhalefet başarısız…

Neye güveniyor?

İzmir’in yenilikçi ve Atatürkçü duruşuna…

Bi’de…

Balkan göçmeni kökenli İzmirli seçmenlere…

Bi’sözü ver:

“İkinci tura kalırsa Millet İttifakı’nın adayını destekleriz…”

Yeterli mi?

Buna “Millet İttifakı”da buluşan altı partinin lideri cevap verecek…

Bitiriyoruz…

Muharrem İnce…

Özellikle bu kadim şehirde dile getirdiği iddialı sözlerinin gölgesinde…

İzmir’de umduğunu bulur mu?

Şu haliyle…

Zor…

“İttifak Modası” damardan girmiş durumda bizim siyasete…

Kuşkusuz…

Memleket Partisi de tüm gücüyle bu arenada yerini alacak…

Ama…

Daha bugünden…

“Biz bu şehirde (İzmir) birinci parti olacağız…” gibi…

Müthiş iddialı sözler için…

Sadece kalplerde olmak yetmiyor…

Nokta…

Hamiş: Taaa, fi tarihinde (2002) Genç Parti’nin ilk kez katıldığı genel seçimde sergilediği İzmir performansı ile bugünü karşılaştırmak doğru bir kıstas olmaz… DSP, MHP, DYP ve Genç Parti baraj altında kalmıştı… AK Parti ilk seçim deneyiminde % 34 ile iktidar oldu… İzmir’de üçüncü parti olmasına karşın 8 vekil çıkardı…    

Sonsöz: “Politikada hiçbir şey kazayla olmaz… Olmuşsa öyle planlanmıştır… / Franklin D. Roosevelt – Eski ABD Başkanı…”