Takvimler Mart 2011’i gösteriyordu…

Tam sırtımıza düşen…

Güney komşumuz Suriye’de…

İşsizlik ve yolsuzluk tavan yaptı…

Siyasi özgürlük askıya alındı…

Demokrasi yanlısı gösteriler başladı…

Esad, daha iktidarda bir yılını doldurmamıştı…

Muhalefetin sesini bastırmak için…

Ölümcül güç kullandı…

Beşikteki bebeğe bile acımadı…

Şiddet hızla arttı, ülke iç savaş batağına saplandı…

Sırtımızdaki çıbanın…

Kanamaya başladığını işte o zaman fark ettik…

7.5 yılda…

100 binden fazlası sivil…

450 bin Suriyeli bu iç savaşta can verdi…

100 bin kişinin akıbeti ise meçhul…

***

İnsanlık namına, sınırlarımızı açtık; kaçanı aldık…

7.5 yıl içinde…

Kucak açtığımız Suriyeli sayısı 3 milyon 600 bin oldu…

Şefkatliydik…

Besledik, koruduk, çadır kentler yaptık…

Azrail’den kaçan Suriyeliler…

İş kurdu, buralı oldu…

Çocukları dilendirdiler…

Bu asil millet, sığınmacılar için…

Şu ana kadar 45 milyar dolar harcadı…

Eski parayla 200 katrilyondan fazla…

Onlar ne yaptı?

En az 100 bini, ellerinde hediye paketleri…

Bayram tatilini geçirmek için ülkelerine gittiler…

Aralarından en az 50 bini TC vatandaşı oldu; oy kullandı…

***

Şimdi iç savaş filan kalmadı…

Suriye’de ortalık süt liman…

Ama gitmiyorlar…

Gitmedikleri gibi…

Onlara verdiklerimiz yetmezmiş gibi…

Şimdi Suriye’den…

Patates ithal ediyoruz…

Market reklamındaki gibi…

Şok… Şok… Şok…

***

Sürünen Suriye’nin patatesine…

Neden muhtaç kaldık?

O daha büyük şok!

***

Nisan’ın ortalarıydı…

Tarlada 50 kuruşa yüzüne bakılmayan patates…

Bir anda manavda 6 lira oldu…

Allah’ın patatesi…

Mutfağın vazgeçilmezi…

Üstündeki etiketle…

Vatandaşı deli etti…

Koca Türkiye’nin Tarım Bakanı Fakıbaba bile…

Cumhuriyet Tarihi’ne geçecek bir açıklama yaptı:

“Hayretler içerisindeyim, 1,5-2 ay önce Sayın Başbakanımızla Niğde ve Aksaray'daydık… Dediler ki, (Patates elimizde, depolarda kaldı, 50 kuruşa alan yok, bize ihracat desteği verin) Biz de bunun üzerine patatese ihracat desteği verdik… Bütün bakanlar imzaladı… Nasıl olur da böyle bir durumda 50 kuruş olan patates 5-6 liraya çıkar anlamış değilim…”

Hayretler içersinde kalan Tarım Bakanı’ Fakıbaba’yı…

Deneyimli Ekonomi Bakanı Zeybekci kurtardı…

Denizlili Bakan, olayı “tertemiz” anlattı:

“Üreticinin tarladaki ürünü 1,5 lira civarındayken markette bunun 7-8 lira olması aradaki tefecinin, spekülatörün işi… İki yöntemimiz var… Bir; bu spekülasyonla hukuk yoluyla mücadele edeceğiz… İki; ithalat mekanizmasını çalıştıracağız…”

Dediğini de yaptı Bakan Zeybekci…

Dört bin ton patatesi yıldırım hızıyla ithal ettik…

Ama, nereden?

Açlıktan nefesi kokan Suriye’den…

Yakıştı mı?

***

Bakın…

Ege’nin “patates ambarı” olarak bilinen Ödemiş’teki üretici…

Çok değil, iki ay önce çığlığı patlatmıştı:

“Patates geçen yılla aynı fiyat… Oysa giderler ikiye katlandı… Patates yerine mısır, marul, arpa ve ıspanak ekiyoruz…”

Kilosu altı liraya patatesi görünce…

“Hayretler içindeyim” diyen Tarım Bakanı bile…

O feryadı duymadı…

O duymayınca, kimse duymadı!

Şimdi…

Kollarımızı açıp, bağrımıza bastığımız…

3 milyon 500 bin Suriyeli sığınmacı var ya…

Akşam yemeğinde…

Bizim çadırımızda…

Bizim verdiğimiz tencerede…

Bizim verdiğimiz yağ ve mutfak tüpü yardımı ile…

Pişirdikleri…

Terk ettikleri vatanlarında yetişen…

“Öz Suriye Patatesi”ni…

Bizimle birlikte…

Afiyetle yesinler…

Aferin bize…

Nokta…

Sonsöz: “Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur… Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın… Öldüm der durur, yine de yaşarsın!”