Son günlerin tartışma konularına bakınca,

çok bilinen bir söz akla geliyor… Ağacı değil, ormanı görmek! Bütünü görüp ana hedeften uzaklaşmamak… Hani, ‘konu vatansa, gerisi teferruattır’ denir ya…

Deniyor da öyle olmuyor bazı zaman…

Konuyla değil de, teferruatla uğraşılıyor

çoğu zaman…

Sonuçta insan tabiatı bu… Kimisi karmaşık yapıda çeşitli hedefleri oluyor… açık ya da gizli.

Açık olanda bir tehlike olmasa da, asıl tehlike gizli hedefleri olanlarda. Ancak marifet de, böylelerini teşhis edip… teşhir edebilmekte!

***

İstanbul’u alan, Türkiye’yi alır denirse…

Alanın da yapısı buna uygunsa, havalanır!

Her şeyi kendinden menkul görenler… Dünyanın kendi çevresinde döndüğüne inanlar… çıkabilir.

Ama, onu da bir vehim yüzünden… hedef tahtası yapmak, üzerine bu kadar çullanmak doğru bir yöntem de olamaz… Hele de, başta İstanbul, Ankara ve her zaman da İzmir’in, Adana, Antalya,Mersin ve diğerlerinin alınması,

Büyük bir moral ve gelecek için de ümit kaynağı olmuşken…

Başarının baş aktörü Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve Belediye Başkanları yüz akları. Fırsat bu fırsat diyerek, akı kara yapmaya uğraşmak kimsenin hakkı olmamalı. Varsa dağılmaya meyilli akıl, onu başa döndürmek de, ölçülü olmayı gerektirmeli!

Elbette ki, İstanbul bir dükalıkmış gibi…

Hele de kimisi de tepkili köşe yazarları ile, gezilere çıkmak da, şu aşama itibariyle,

bir tedirginlik yaratmamış da değilidir…

Ama, Partide emeği geçen liyakatli de olan çokları varken… önceden beri dışarıdan getirilenler, her dönem için milletvekili, belediye başkanı ya da üst düzey yönetici yapılmadı mı? Onlara verilen ılımlı tepki… Önceden beri partili de olan bir Başkana çok şiddetli olmadı mı? Hani, suçla ceza orantılı… olmalıydı!

Genel Başkan, birleştiriciliğiyle ; bilgisi ve onayıyla olan başarılı bir geziydi deyince… Keşke açığa düşülmeseydi! Atalarımız boşuna mı demiş… ‘Acele işe şeytan karışır’ diye!

***

Gayret, feragat ve özveri ile kurulan 6’lı Masanın… ortaya koyduğu ; yeniden sistem kurma, yeniden onarma, yoksulluktan kurtarma… çabaları ortada iken,

Canan Kaftancıoğlu’na ve candan sahiplenen Kılıçdaroğlu’na… Oy birliği ile destek de olan 6’lı Masaya… destek vermek yerine, eksantrik olmaya çalışmak!

Hele de ünlü bir Gazeteci-Yazar’ca ;

Kuvayı Milliye ruhundan doğan ve toplumda karşılığı olan CHP Milletvekillerini yok ettiler, demek….Daha da ağırı ve asla kabul edilemezi olan “Mustafa Kemal gelse partiden ihraç edecekler!” gibi absürt iddialarda bulunmak!

Atatürk… hurafecilerin kalbinde bir dikendir de. Milletin ve CHP’lilerin kalbine… Güller ekendir!

Pahalılık zirvesi bir kitabı için de CHP’liler,

Erken erken… kuyruklarda bekleyenlerdir!

6’lı Masayı ve kıyasıya eleştirdiği CHP’yi, sığınmacı konusunda da eleştirmeyi daha çok yakınlarda bile sürdürdü…. ‘Cesareti yok. Baskı muhalefeti esir almış, kimse konuşmuyor’ gibi diyor da. Kılıçdaroğlu’nun 2011’den beri doğru çıkan saptamalarından… söz bile etmiyor.

***

Kimileri de ; embriyoniklerin kayığına binmiş gidiyorlar… Onların, daireyi kareye çeviremeye çalıştıklarını bile, hala görmüyorlar!

Bunların kimileri, 6’lı Masaya bir sandalye koymaya can atıyorlar da… Sönmeye yüz tutan volkana göz kırpar gibi, muhalefete muhalefet yapma risksizliğine de bayılıyorlar!

Dürbünün büyük merceğinden, asıl hedefi gözetlemek yerine,

Dürbünün küçük merceğinden… bakıyorlar.

Oysa Atatürk’ün dediği…

“Siyasette zorluklarla karşılaşırsan, dengeleri değil… Hedefi gözetleyeceksin” sözünü, unutuyorlar!

İyi Pazarlar…