Haziran ayın başlarıydı.

Günlük vaka sayısı üç gün üste 1000’in altında çıktı.

Bakan bey, günler öncesinden söz vermişti.

“Üç gün 1000’in altında vaka çıksın, maske takma zorunluluğunu kaldıracağız!”

Sözünde durdu bakanımız.

Şak diye attık maskeleri…

Toplu taşım araçlarında, kapalı mekanlarda yasak masak kalmadı!

“Sadece hastanede maske takın, yeter!” denildi.

Hoş, orada da maske takanların sayısı sıfır noktasına yakın.

***

Sonrasında korona vaka sayıları, vefatlar, haftalık raporlar halinde verilmeye başlandı.

Her geçen hafta rakamların yükseldiğine tanık olduk.

18-24 Temmuz aralığındaki tabloya bakalım:

365 bin 424 kişi koronaya yakalanmış.

Yani, günde 522 kişi…

Vefat sayısı 157’ye yükselmiş.

Yani her gün 22 canımızı yitirmişiz.

Buna rağmen hala bu büyük tırmanışa dur demek için bir çaba yok.

Avrupa ülkelerinde yeniden sıkı önlemlere geçilirken, biz koronanın bizi öldürmesine seyircisiz hala.

Koronaya verdiğimiz kurban sayısı 99 bin 341 olmuş.

Galiba 659 kişi daha hayatını kaybettiğinde…

Galiba bu sayı 100 bin olduğunda hedefe ulaşılmış olacak!

Sağlığı yönetenler, sanırım o zaman masaya yumruklarını vuracaklar.

***

Türk insanı cesurdur, korkusuzdur.

Tamam da…

Her gün vefat eden ortalama 22 kişinin adının yazıldığı tabelaya ismini yazdırmak için neden bu kadar şansını zorluyorsun be arkadaş?

Hayattan bıktın mı?

Maskesiz, sosyal mesafesiz hayatı benimseyerek, intihara teşebbüs mü ediyorsun yoksa?

***

Sağlık otoriteleri, bir an önce kapalı alanlarda ve toplu taşım araçlarında maske kullanımı zorunluluğunun geri getirilmesini istiyor.

Aşılanmış dahi olsanız, enfekte olmamak için en önemli koruyucunun maske olduğunu söyleye söyleye dillerinde tüy bitti.

Ege Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Zafer Kurugöl, şehirlerarası ulaşım araçlarını kullananlara da maske takma zorunluluğu getirilmesi gerektiğini savunuyor.

Vaka sayısının Haziran başına göre 40 kat arttığına dikkat çekiyor.

“Maske takma konusu, kişilerin inisiyatifine bırakılacak bir konu değildir” diyor Zafer hoca ve ekliyor:

“İsteyen taksın, demek doğru değil. Bugün rakamların artmasının temelinde toplu taşım araçlarında maske zorunluluğunun kaldırılmasıdır.”

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, daha ileri bir görüş ortaya atıyor.

Diyor ki Alper Hoca:

“Açık havadaki kalabalıklara dikkat edin, açık havaya güvenmeyin. Ha kapalı yerde maskesiz durmuşsunuz, ha açık havada dip dibe, omuz omuza yürüyenlerle birlikte olmuşsunuz, fark etmez. Risk altındasınız demektir.”

***

Nedense uzmanların, saygın bilim insanlarının söyledikleri bir kulaktan giriyor, ötekinden çıkıyor.

Ne vatandaş dinliyor, ne sağlığı yönetenler!

Sonuçta vaka sayıları artıyor.

Neymiş efendim, aşı olanlar, koranaya yakalansalar bile hafif geçiriyorlarmış!

Geçin bunları anam babam, geçin bunları!

Günde ortalama 22 kişinin koronadan vefat etmesi, küçümsenecek bir şey mi?

Yaz aylarında görülen bu yüksek vaka ve vefat sayılarının, sonbaharda azalmayacağını…

Daha da artacağını öngörmek hiç de zor değil.

Ben onu bunu bilmem arkadaş!

Canını seven, maskesini takar.

İnsanları seven, maskesini takar.