Mehmet KARABEL
Boşanırken bile öyle zarifti ki…
8 Temmuz 2018 Pazar

93 yıl önce…

Neredeyse bugünler…

Temmuz ayının başları…

Yer; Ankara Çankaya Köşkü…

Atatürk konuklarını ağırlıyor…

Bir aralık konu Gazi’nin evlenmesine geliyor…

Konuşulurken Latife Hanım, iç geçiriyor:

“Ah, böylece yüksek tahsilim yarıda kaldı” diyor…

Gazi’nin yüzü birdenbire asılıyor…

Biraz kısık bir sesle:

“Öyleyse hanımefendi, serbestsiniz… Yarım kalan okumanızı sürdürebilirsiniz” diyor…

Yanlışını hemen fark eden Latife Hanım, Gazi’nin elini yakalayıp öpüyor ve heyecanlı bir sesle:

“Ama dünyanın en büyük üniversitesine böyle girdim işte…” diyerek işi tatlıya bağlıyor…

İlk kırılma budur…

***

Son kırılmanın tarihi…

21 Temmuz 1925 gecesi…

Köşk’e geç saatlerde dönen Gazi, kendisini karşılayan askerle konuşuyordu… Bahçedekiler, Gazi’nin anlattıklarına coşku ve kahkaha ile karşılık verince, balkonda yapayalnız bekleyen kadının sabrı tükendi, “Uşakızade Öfkesi” bir anda patladı… Bütün söz vermeler, frenler, iyi niyetler unutuldu ve hırçın, öfkeli, acımasız bir ses balkondan aşağıya döküldü:

“Kemal! Gel artık buraya! Yetti! Mahalle arkadaşların yetmiyormuş gibi şimdi de Köşk’ün nöbetçileriyle mi ahbaplık ediyorsun?”

Mustafa Kemal, Latife Hanım’ın yanına uğramadan bir odaya girdi ve kapısını kapattı… Telefonla, “Bana Kılıç Ali ile Salih’i (Bozok) bulun” dedi… İki eski arkadaş, Gazi’yi görür görmez durumu anladılar… Karşılarında sanki alevi onları bile yakan bir yanardağ vardı…

Gazi; “Beyler bu iş bitti” dedi ve gerisini şöyle getirdi:

“Latife Hanım beni, kendisine hiç yakışmayan bir edayla muhafız polislerin, sofracıların, posta erlerinin önünde, şahsiyetimle bağdaşmayacak saygısız ve tedirgin edici bir tavırla son derece rahatsız etti… Bu iş burada bitmiştir… Siz İsmet Paşa ile görüşüp gereği neyse yapacaksınız…”

***

Atatürk, topu topu 2 yıl, 5 ay, 5 gün…

Yani, toplam 912 gün evli kaldığı İzmirli Latife Hanım’ı…

Babaevine gönderirken…

Boşanmaya karar verdiği hayat arkadaşı için…

22 Temmuz 1925 gecesi…

Çok zarif bir “veda mektubu” kaleme aldı:

“Latife,

Sinirli ve acı çekmektesin… Ben de aynı şekilde sinirli ve acı çekmekteyim… Aramızdaki gerginliği düzeltmek için bir süre birbirimizden ayrı bulunarak sakinleşmeyi gerekli görüyorum… Böyle bir ara ile sakinlik oluşmadıkça sıkıntının ortadan kalkmasına imkan olmadığını anladım… Kasada emrinizde bulunan parayı yanına al… Seyahatin ve tedavin sırasında masraf edersin… Huzur ve sakinlik dilerim… Gazi Mustafa Kemal…”

Aradan aşağı yukarı 15 gün geçer… Gazi, kesin kararını vermiştir, boşanacaktır… Latife Hanım’a son kez 5 Ağustos 1925’te şu satırlarla veda eder:

“Uşakızade Latife Hanımefendi’ye,

Muhterem Hanımefendi,

İki buçuk senelik ortak hayatımızda bende oluşan kesin izlenimlerime göre, bu hayatın devamına çalışmakta bilhassa sizin için mutluluk imkanı bulunamayacağına yakinen ve kesinlikle kanaat getirdiğimden, sizi serbest bırakmayı uygun buldum… Talaknameyi (boşanma kağıdı) takdim ediyorum efendim…

Türkiye Reisicumhuru Gazi M. Kemal…”

Gazi, bir mektup da Latife Hanım’ın İzmir’deki ailesine yollar… O da çok zarif bir nottur; sadece “Yollarımızın ayrılması gerekiyor” der…

Ancak, Atatürk…

İnanır mısınız?

“Boşanıyorum” diyerek, aynı gün Hükümeti bile bilgilendirir…

“Başbakanlık Makamı’na,

Uşakızade Latife Hanımefendi Hazratleri ile iki buçuk seneden beri devam eden hayatı izdivaciyemize (evlilik hayatımıza) hitam (son) vererek birbirimizden ayrılmaya karar verdik… Mişarünileyhaya (hanımefendi’ye) 5 Ağustos 1925 tarihiyle talakname (boşanma kağıdı) takdim ettim… Keyfiyeti (durumu) hükümetin ıttılaına (bilgisine) arz ederim efendim… Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal…”

***

Gazi Mustafa Kemal ile Latife Hanım, bir daha hiç yan yana gelmediler… İzmirli Latife Hanım’ın, evliliği sırasında “çocukluk yaptım” diye adlandırdığı davranışlarından dolayı, sonradan çok pişmanlık duyduğu bilinir…

***

Bugünün biten izdivaçlarındaki…

Kavgalar, aşağılamalar, mal paylaşımları…

Cep telefonlarından uçuşan…

Ağza alınmayacak mesajlar…

“Aşkım, aşkım…” diye başlayıp…

“Defol gözüm görmesin seni…” hakaretiyle biten…

Birbirinden garip…

Evlilikleri düşündükçe…

Gerisini siz getirin gari…

Sonsöz: “O bir kaplandı… Kaplanlara gem vurulmaz…”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Siperdeki foto nasıl canlandı?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Bodrum’un Gayıkları
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Sorun, sadece seçmenin öfkesi mi?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva