Hayatın acı gerçekleri ile boğuşurken…

Bi’gözümüz yarınki İstanbul Seçimi’nde…

“İmamoğlu mu kazanacak, Binali Bey mi?”

İmamoğlu, Ordu Valisi’ne…

İki harften oluşan “o kelime”yi söyledi mi, söylemedi mi?

Eğer söyledi ise…

Ve dahi Vali, “Hakarete uğradım!” deyip…

Yargıya giderse cezası ne olur?

Cumhurbaşkanı Erdoğan…

Memleketteki tüm radyoların ortak canlı yayınında…

Ne dedi?

“Yargının vereceği kararı ben şu anda bilemem ama yargının vereceği karar bu işte (İmamoğlu’nun) önünü kesebilir…”

İmamoğlu, bu sözlere karşılık verdi mi?

Verdi…

Ne dedi?

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir…”

Tüm bunları yaşarken…

Normal hayat’tan uzaklaşıyoruz…

Taş kesiliyoruz adeta…

***

Şu “tekrar seçim” yapılsın, bitsin de…

Tekrar kendi “dertlerimizle” baş başa kalalım…

***

Neden dertlerimizle baş başa kalalım, diyorum?

Çünkü…

Bu tekrar seçim yüzünden…

Burnumuzun dibinde yaşanan…

Soysuzlukları göremez hale geldik de ondan…

***

Dün “Ege’de Sonsöz”de bi’haber kullandık…

Eskiler “fecaat” der ya, aynen öyle…

Olay yeri; İzmir’in Buca İlçesi, Zafer Mahallesi…

Jandarma ile Gümrük Muhafaza ekipleri…

Bir depoya baskın yapıyorlar…

Kepenkleri kapalı…

Önünde “Depodur, park etmeyin” yazısı var…

Baskın verilen yer aslında bir “imalathane”…

Ne üretiyorlar küf kokan, rutubetli, pislikten geçilmeyen…

O imalathanede?

“Kaçak içki”…

Kafayı yersiniz…

Depodaki teşkilatı görünce…

Tam otomatik makinelerle…

Fabrika şartlarında üretim yapan bir tesis aslında burası…

Makinelerin üstünde bi’şey eksik sadece…

Maşallah yazan kocaman bir nazar boncuğu…

Baskın veren ekipler…

Şakır şakır “dolum yapıldığını” görünce gözlerine inanamıyor…

Depoda öyle bir düzenek kurulmuş ki…

Aynı anda sekiz şişenin dolumu…

Sadece “5 saniye” sürüyor!

“Otomasyon Çağı” dedikleri bu olsa gerek…

***

Depodaki sayımın, dökümün sonucu evlere şenlik…

2,5 tonu şişelenmiş olmak üzere 5 ton sahte içki…

36 bin boş şişe…

6 bin 200 etiket…

135 bin adet şişe kapağı…

Böylesi baskınlarda ben önce “kapak sayısı”na bakarım…

Kapaksız şişe olmayacağına göre…

Demek ki…

Yüz binlerce sahte içki…

Bugüne kadar çoktan “fondip” olmuş…

Sağ kalanlar bizimdir, misali…

***

Böylesi halk düşmanları…

Ancak ihbarla yakalanıyor…

Teknik takip filan, hepsi sonradan geliyor…

İyi de…

Bir ihbar, iki ihbar, üç ihbar…

Sonra?

İhbar olmayınca, baskın da yok…

Lıkır lıkır iç gitsin…

Bi’de finali var bu haberin…

Fare yuvası depoda üretilen sahte içkilerin…

Ege Bölgesi'ndeki turistik işletmelere gönderilmek üzere…

Hazırlandığı tespit edilmiş…

Vay babooo…

Plajda, diskoda…

“Bi’votka martini…” rica ediyorsun…

Ardından “Elveda hayat” diyorsun…

Kimbilir…

Böylesi “ölüm depoları”ndan…

Kaç tane var İzmir’de?

***

Bu “tekrar seçim” milleti acayip gerdi…

Sağımızı-solumuzu göremez olduk…

Ve yine bu seçim yüzündendir ki…

Türkiye, İstanbul’a indirgendi…

Siyaset mühendisleri sırf mutlu olsun diye…

Benliğimizi rehin verir hale geldik…

Hayırlısı ile…

Kazasız belasız bitsin de…

Normal hayatımıza dönelim…

Nokta…

Sonsöz: “Bir cümle yeter laftan anlayana, destan yazsan fark etmez laftan anlamayana… / Hz. Mevlana…”