Mehmet KARABEL
Benden hayatta kavurma yapamazsın arkadaş!
29 Ağustos 2018 Çarşamba

Bayramın birinci günüydü…

Başına gelecekleri az buçuk hissetmişti…

Melül melül bakan…

Kapkara madalyon gözleri vardı…

Henüz bir buçuk yaşında bile değildi…

İnsanoğlu gibi konuşamıyordu ama…

Derdini gözleriyle anlatmaya çalıştı sahibine…

“Yapma…” dedi…

“Kıyma bana… Biliyorum, kurbanlık yapacaksın beni… Beni satıp aldığın parayla çoluğuna-çocuğuna ekmek götüreceksin… Ama, bak ben de daha bebe sayılırım… Boğazıma bıçağı dayayacaklar, sen de beni unutacaksın… Bırak biraz daha dünya gözüyle yaşayayım…”

***

Sahibi Karadenizli’ydi…

Az buçuk da inatçı…

İçi burkulmuştu ama…

Gözlerini…

Danasının yalvaran gözlerinden kaçırmayı başardı…

Hoş 400 kilo çeken “Kara Şahin” de…

Rize’nin İyidere ilçesinde gözünü dünyaya açmıştı…

O da Karadenizli sayılırdı…

“İnadım inat…” dedi ve…

Hayvan pazarındaki ipini kopardı, kaçmaya başladı…

Kaçarken de…

Dereye düşmesin mi?

Dana sahibi durur mu?

O da jandarmaya koştu…

Bi’de ne görsünler?

“Kara Şahin” denize ulaşmış bile…

Her kafadan bir formül döküldü…

Biri, “Motor tutalım…” dedi…

Bir diğeri ise…

“Kasap da motora binsin!” demez mi?

Sonra karanlık bastı…

“Kara Şahin” kaderine terk edildi…

***

Bayram’ın dördüncü günü gelip çattığında…

Dana “Kara Şahin” ortaya çıkıverdi…

Nerede?

İyidere’den 23 kilometre uzaktaki…

Trabzon’un Sürmene sahilinde…

Yüze yüze oralara kadar gelmiş…

Düşünün artık…

Ölüm korkusu neler yaptırıyor 400 kiloluk tosuna…

Hani…

“Kara Şahin”, çok değil…

Altı kilometre daha yüzebilse…

İngiltere ile Fransa’yı ayıran Manş Denizi’ni geçecek…

Al sana bi’rekor daha!

Başlığı gözünüzün önüne getirin:

“Manş’ı yüzerek geçen ilk dana!”

***

Sonra ne oldu?

Vatandaş “Dolar kaça uçtu?” haberini bıraktı…

“Dana Şahin”in maceralarını okumaya / izlemeye başladı!

Usta firari dananın Karadenizli sahibi…

Plajda güneşlenip, yorgunluk atan tosununu görünce…

İnsafa geldi…

“Artık O’nu kesmeye kimsenin gönlü elvermez… Şimdi Şahinim’e ahırda prensler gibi bakıyoruz…” demeye başladı…

İşte…

Tam o sırada…

Sanatçı Haluk Levent büyük hassasiyet gösterdi…

İki vatandaşın desteği ile…

“Kara Şahin”i satın aldı…

Adını da değiştirdi…

“Şahin”nin size dönüp bakmasını istiyorsanız…

Artık O’na “Ferdinand” diye sesleneceksiniz…

80’li yıllarda çok izlenen bir çizgi filmdeki dananın adı…

O Ferdinand da durup durup kaçıyordu…

Hatırladınız mı?

***

“Ferdinand”, bundan böyle İzmir Kemalpaşa’daki…

“Çiftlik Hayvanları Barınağı”nda yaşayacak…

Büyük olasılıkla büyürken…

Yediği yoncaların arasında…

Mutlaka “dört yapraklı” olanı vardı ki…

Bundan böyle kasap yüzü görmeyecek!

***

Peki, “Kara Şahin” ölüme neden direndi?

Düşündüklerimi paylaşayım…

Dünya dönmeye…

Kader de ağlarını örmeye devam ediyor…

Hem de acımasız biçimde…

Mesela…

Tüm hayvanlar ölümü hissedip…

Bu dünyaya veda edeceklerini anlıyor…

Kuşlar gibi…

Onlar da öleceğini anlayınca gözden uzak bir yere saklanıp…

Ölümü bekliyorlar…

Çünkü…

Tüm canlıların yaşamda iki amacı vardır…

Birincisi; “Hayatta kalmak”

İkincisi; “Genlerini sonraki nesillere aktarmak, yani üremek…”

İngiliz evrimsel biyolog ve yazar Richard Dawkins

Taaa, 40 küsur yıl önce…

“Gen Bencildir / The Selfish Gene” kitabında yazmış…

Diyor ki:

“Hayatta kalma içgüdüsü o kadar baskındır ki, canlılar her ne kadar kötü şartlarda yaşarlarsa yaşasınlar ufak sapmalar (intihar vs.) hariç yaşamak isterler… Yani, kararlı olan (kitlelerin izlediği) yol budur… Eğer bir gün aklımız daha da gelişip içgüdülerimizi de yönetmeye tam anlamı ile başlarsa ölüm korkusunu yenmek mümkün olabilir… Ancak bu yüzlerce nesil sürecek bir süreç…”

***

Çok eskilerden bir inanışla…

Bitiriyoruz…

Bilir misiniz?

Osmanlı döneminde…

İdam sırasında yağlı urgan koparsa…

İdareciler bunu “ilahi bir hareket” olarak kabul ederler, idama mahkum olanın bu cezaya haksız olarak çarptırılmış olduğuna inanıp onu affederlermiş… 

Eh…

Kurbanlık “Kara Şahin” de…

İpini koparıp…

Kendini kızgın kumlardan serin sulara bırakmıştı bayramda…

Affedilmesi doğal, di’mi?

Sonsöz: “Bu hayat, mendil satan çocuğun burnunu koluyla silmesi kadar acımasız…”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bir tatlı huzur almaya geldik ‘Göztepe’den!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Bana bir masal anlat baba…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
İzmir'den…
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Modası geçmez 1984
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Haziran 14!
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Futbol ve siyaset...
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kırmızı çizgiler ne olacak?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Kapalı kapıların ardında
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Oxford, Alice Harikalar Diyarında ve otizm
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Avrupa'daki mesaj!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva