Ümit Yaldız, Mehmet Karabel ve Fatih Yapar ustalarımın çok iyi bildiği bir zeminde kalem oynatmak elbette zor. Fakat bu benim için bir zaruret. Zira gözden kaçırılan önemli noktalar “anlaşılma” hususunda bazı sorunlar oluşturuyor. Bu sebeple dünkü Ortadoğu Gazetesi’nde tefrika edilen yazıma bazı şerhler ekleyerek konuya giriyorum. Bundan sonrası da elbette tartışmaya açık…

***

Zaten hep böyle olmamış mıydı?

Sen mücadele verirken Vatan ve Millet aşkına, onlar küfür diye bakmışlardı senin dualarına?...

***

Atını doludizgin giderken uçuruma sürmek “Er kişi” işidir bizde… Ve herkesin yapabileceği bir şey değildir!

O sebeple Bozkurtlar Romanında Kürşad’ın oğlu Urungu hiç aklımdan çıkmaz. O kendini feda etmiştir ama devlet yaşamıştır…

***

“Devlet”i biz Türkler gibi anlayan yorumlayan ve kavrayan başka bir millet yoktur. Yine o sebeple ki “Tanrı Devlet Güneşini Biz Türklerin Omuzlarına doğurmuştur.”

***

Günümüzde “siyaset” hep kötü örneklerden olsa gerek menfi bir çağrışım yapar zihinlerde. Siyasetçilerin biri diğerine benzer genellikle.

Bu genellemeyi bozan üç adam tanır Türk Politika tarihi…

Atatürk, Alparslan Türkeş ve Devlet Bahçeli…

***

Bu üç adam ilahi konumlandırılmalarından olsa gerek diğer siyasetçilere hiç benzemez.

Devlet ve Millet için üniformasını çıkaran Atatürk dünyaya tek bir gaye için meydan okur; İSTİKLAL.

Yine aynı Devlet ve Millet Sevdası Alparslan Türkeş’i de üniformasından ayırır; TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ.

Ve hayatını adadığı Devlet ve Millet Sevdasıyla Lider Bahçeli de her türlü menfaatten uzak durur, elinin tersiyle iter tüm teklifleri; DEVLET-İ EBED MÜDDET!

Bu üç “adam” da atını uçuruma sürer, hayatlarından, makam ve mevkilerden vazgeçerek her türlü siyasi hesaptan uzak durarak savaşır…

Neden mi, Türklük Sevdası bunu gerektirir de ondan.  “Çünkü”lerle mesafe alınmaz bu sevda yolunda, “Rağmenler” le ölümüne yürünür de o yüzden…

***

“Türkeş; Sağla olan kavgamızı erteliyoruz!”

Eğer gönlünüzü açarsanız Lider Bahçeli’nin; “15 Temmuzdan sonra eski kavgamızı erteledik. Şimdi vatan, devlet ve millet müdafaasındayız” dediğini siz de anlarsınız… Tıpkı yıllar önce Merhum Başbuğun, “Sağla olan kavgamızı erteliyoruz!” demesi gibi bugün de Devlet Bey AKP ile olan kavgasını etelemiştir.

Çünkü akdem ve akdes olan daha mühim bir mesele vardır. O mesele de vatanın ve milletin istiklal ve bütünlüğüdür.

Çevremizde olan olaylar ortadadır. Daha dün NATO rezaleti, PYD-LPG’ye tırlarla silah hibe edilmesi, adalara Yunan çıkarması, Romanya’da ABD üssü kurulması vs.

Evet, burada 1. Derecede tüm uyarılara rağmen hatalı olan AKP hükümetidir. Fakat artık suçlu arama zamanı değil bilakis dışarıya karşı güçlü olma vaktidir. Bahçeli’nin de yaptı tam manasıyla budur. Devletin yanında, milletin güvencesi olma durumu... MHP liderinden de başka bir tavır beklenemez!

Yani, Bahçeli için mesele onunla, bununla ve şununla seçim ittifakı yapmak veya barajı aşağı çekmek değildir. Mesele bir Türk Milliyetçisi; bir dava adamı olarak, söz konusu vatansa teferruatlardan bir müddet uzak durmaktır… Anlamamız, kavramamız ve haykırmamız gereken işte budur. Etrafımız kuşatılmışken veNATO planı ortadayken eskiye dönük suçlu arama işi abesle iştigal etmektir.

Bahçeli abesle iştigal etmeyen bir liderdir. Sevdasının gerektirdiği mücadeleyi verir. Her Türk Milliyetçisinin yapması gerektiği gibi; Ölümüne!

***

Şimdi bir parantez daha açalım, gelin o konuşmayı bir de şöyle değerlendirelim; “Baştan söyleyeyim, bir tarafta CHP ve HDP merkezli bir oluşum ve kutuplaşma olursa, biz de bu şer odağının karşısında AKP ile birlikte oluruz”…Çok net ve basit. Şartlı bir önerme bu; olursa oluruz!… Anladıysanız…

Ve yine çok önceden uyarıyor Bilge Lider, tıpkı onlarca ve yüzlerce defa uyardığı gibi… Ezcümle ne baraj, ne 2019 ne de bir başka hesap… Önce Vatan!