O, çalıp söylerken...
Bizim hiçbir şey umurumuzda değildi...
Sadece...
Seyrederken acaba onun gibi gitar çalabilir miyiz?
Sorusunun...
Dayanılmaz heyecanını yaşıyorduk...
Ha’di, benimle yaşıt olanlar söylesin...
Hangimiz merak ettik “Estarabim”(*) şarkısının sözlerinin...
Ne anlama geldiğini?
“Böyle bir yar istemem... / İstesem de istemem... / Estarabim, estarabim... / Sağdan, soldan estarabim...”
Ya da...
En çok satan plağı “Fesuphanallah”(**)...
Anlamını, içeriğini boşver...
İnanılmaz bir heyecan veriyordu o 16-17 yaşındaki bizlere?
Coşku seli şu sözlerle geliyordu:
“Böyle gelmiş, böyle gidecek, korkarım vallah... / Yok mu çaresi, dostlar; Fesuphanallah...”
Bu şarkı sözleri...
Felsefi içeriğini anlamasak da...
O tarihlerde nasıl da girdabına çekerdi bizi?
Ah, be Erkin Baba...
Nasıl hipnotize ederdin hepimizi?
Hem de...
O günlerde kimselerin aklına gelmeyen...
Gelmesi de mümkün olmayan...
“Arabesk Rock” kulvarını icat edip...
Türkiye’ye hediye eden kim diye sormayacaksınız herhalde...
***
Bi’samimi arkadaşı...
O büyük sanatçının neredeyse hiç bilinmeyen bir özelliğini...
Şu sözlerle özetliyor:
“Her şeyi, herkesten önce yapma takıntısı vardı!”
Mesela, Türkiye'de henüz mevcut ya da yaygın değilken...
Erkekte uzun saçı O başlattı...
Elektrogitarı ilk kullanan oydu...
Sahnede yüksek topuk ayakkabı O’nun buluşuydu...
Vee...
Olmazsa olmaz…
“Kalplere vur bir zımba” dedirten…
Tamamen…
Türk insanın kalbine seslenen yepyeni bir “Rock Müzik” kalıbı...
***
“Yav, bu da olur mu?” diyeceksiniz ama…
Gitar ve piyano’yu “konuşturur” gibi çalmak O’nu kesmedi!
Peki, ne yaptı?
Bize özel bağlamanın sesini rock müziğinde de kullanabilmek için…
“Elektro bağlama”yı icat etti!
Hangi müzik adamı bunu yapar?
***
Bırakın kendi bestelerini…
Türkiye’nin o günlere kadar ürettiği en güzel eserlerini…
Rock tarzına dönüştürerek…
Gençlerin nefesini kesti…
O şarkıların / türkülerin neredeyse tamamı…
Yıllarca TRT denetimi tarafından yayımlanmaya uygun görülmedi…
Hepsini ezbere biliyorsunuz…
O üretken sanatçı…
Layık mıydı; böylesi bir cezaya?
Hele…
Şu parçaları dinledikten sonra:
“Cemalim”… “Köprüden Geçti Gelin”… “Nihansın Dideden”… “Kıskanırım”… “Kızları da Alın Askere”… “Aşk Oyunu”… “Hop Hop Gelsin”…
Türk Müziği’nde ne kadar ölümsüz eser varsa…
Çoğunu Rock Müzik tarzına dönüştürdü…
Türkiye’nin müzik zevki bi’anda değişiverdi…
Yoksa?
Bir sihirbaz mıydı uzun saçlı bu şarkıcı – müzisyen?
Bi’düşünün…
“Şaşkın…” gibi bir parça…
Bugün bile gençleri ayağa kaldırıyor…
Felsefe değil…
Genç ruhları mutlu etmek, sanki göreviydi Erkin Baba’nın!
“Akrebin Gözleri” gibi metal bir parçayı…
Sonuna kadar dinlediniz mi?
Annesi Vecihe Koray piyano öğretmeni olmasa…
Acaba, diyorum…
Türkiye bir Erkin Koray kazanır mıydı?
Cesaret de önemli aslında…
1950’li yılların sonlarına bile gelmeden…
Dehşetengiz tüm bakışlara karşın…
Saçlarını “kızlar gibi uzatan” bir delikanlıdan söz ediyoruz…
***
Yarınları gören bir sanatçıydı…
Yıl; 1968…
Hürriyet Gazetesi’nin "Altın Mikrofon" yarışmasına katıldı…
Dördüncü oldu…
Yarışmada seslendirdiği “Meçhul” ve “Çiçek Dağı” şarkılarını…
Bi’kaç yıl sonra plak yaptı şirketin biri…
50 yıl önce…
Kaç sattı; o plak tahmin edin…
“800 bin adet!”
Türkiye değişirken…
Gençlerin beğenileri de değişiyordu…
O sıralarda 20’li yaşların sonuna gidiyordu…
Ve bunu keşfedenlerin başında…
Bu yazının kahramanı geliyordu…
***
Yaşamı boyunca…
Belki de…
Yaptığı müzikten daha çok tartışılan konu biricik kızı Damla Koray’ı…
Okula göndermemesi ve evde bizzat eğitim vermesiydi…
Zaten…
Uzun süredir…
Kanada’da…
Kızı Damla ile yaşıyordu…
***
Türkiye…
Kendisi farklı…
Şarkıları farklı…
Sahnesi farklı…
Bir “yıldızı”nı kaybetti; önceki gece…
En az üç nesile “Arabesk Rock” müziğini sevdiren…
İlk ve tek sanatçıydı…
Yolun sonuna geldiğini hissetmiş olacak ki…
Taaa…
Kanada’dan…
Türkiye’deki hayranlarına bir “veda mektubu” yolladı…
Duygu yüklü o mektuptan birkaç satır…
Hepimizin hafızalarda kalmalı bence:
“Canlar!
Yaşlanıyoruz artık...
Size bir-iki söyleyeceğim var, onu da söyleyeyim de...
Neme lazım.
Kanada seyahatimle ayrı kaldığımız süre içinde, tabii ki yeni eserler yaptım... Bunların hepsini kızım Damla’ya, Kanada "Weagle Records" firmasından size ulaştırması için bırakıyorum… Eserlerin adlarını özellikle şimdiden söylemiyorum... Sebebi var: “A” desem, “Annen” diye plak çıkartırlar yarın; söz ve müzik: Erkin Koray, diyerekten...
Söyleyeceklerim bu kadar.
Sizleri ne kadar sevdiğimi tarif edemem…
Mutlu yarınlar dilerim…
Erkin Koray…”
***
Bitiriyoruz…
O mektup…
Erkin Koray’ın vatanına son selamı…
Belli ki…
Hissetmiş bu dünyaya veda edeceğini…
Hazan mevsimi de değil ama...
Bakar mısınız?
Her şey ne kadar kolay hatırlatıyor…
Yahya Kemal Beyatlı’nın…
Ölümsüz şiiri “Sessiz Gemi”yi…
Artık demir almak günü gelmişse zamandan… / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan… / Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol… / Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol…
Son bir buçuk yılda…
Kimlere kimlere veda etmedik ki, sanat dünyasından?
Cüneyt Arkın… Fatma Girik… Halit Kıvanç… Ayten Alpman… Diler Saraç… Ayberk Pekcan… Yılmaz Gruda… Nurhan Damcıoğlu… Nuri Sesigüzel… Burhan Çaçan… Özkan Uğur… Duygu Sağıroğlu… Köksal Engür… Yalçın Yelence… Safa Önal…
“Erkin Koray’ın Vedası” ise...
Dilimizden düşmeyen bir “özlü” sözün…
Bire bir karşılığı:
“Ağaçlar Ayakta Ölür!”
Yani…
“Kalıcı eserler bırakanlar, her zaman zorluklara direnir!”
Erkin Koray…
82 yaşında bize mendil sallasa da…
Hayatı boyunca…
Müzik adına…
Zorluklara direndi ve hep kazandı…
Işıklarda uyusun…
Nokta…
(*) Ne demek bu Estarabim? / Jargonki karşılığı “Turnike”… Gençlerin bir arada iken yaktıkları tek ya da iki sigarayı (mary jane) elden ele dolaştırarak içmeleridir… İşte böyle bir turnikede dönen iki sigara aynı anda tek kişiye gelirse o kişi turnikede pişti olmuş olur… Estarabim bu (pişti olma) halidir…
(**) Fesuphanallah nasıl bir şarkı adı? / Tanrı’nın (yaratıcının), eksiklik ve noksanlıklardan uzak, yüce bir varlık olduğunu vurgulamak için konuşma dilinde yer alır... Fesuphanallah hem dini terim olarak hem de günlük konuşma içerisinde (şaşkınlık) belirten bir ünleme de dönüşebilmektedir…
Sonsöz: “Fesuphanallah demeyen var mıdır içimizde ya da “Gönül Salıncağı”na binmeyen, “Kör Olası Çöpçüler Aşkımı Süpürmüşler” diyen biz değil miydik? “Öyle Bir Geçer Zaman kKi” diye az ağlamadık hani… Hey gidinin Erkin’i hey…Getirin bana o günleri, yakalım bu günleri… Türk rock müziğinin başı sağ olsun… / Nazan Öncel – Sanatçı…”