Türkiye radikal bir değişim yaşıyor. Yönetim sistemi değişiyor. 24 Haziran seçimleri, süren değişimin ahvalini belirleyecek.

Yeni yönetim sisteminde, bütün iktidar Cumhurbaşkanı elinde toplanıyor. Meclis, Saray’ın uygun gördüğü yasaları çıkarmaktan öte bir işleve sahip olabilecek mi, orası henüz meçhul.

Artık iktidar olmanın yolu %51’den geçiyor. Yeni sistemin bu özelliği, ikili bir yapı çıkardı ortaya; Cumhur İttifakı ve Demokrasi İttifakı. HDP, muhtemelen sonradan eklemlenecek bu gruplardan birine… Fakat şu an için ortaya çıkan tabloda, tasfiyeci tutumun öne çıktığı görülüyor.

Biraz geri çekilerek bakıldığında görülen manzara; Ülke, iki sağ blok arasında kıran kırana bir mücadeleye tanık oluyor.

Yeni yönetim sisteminde %51’in oluşturduğu barikat, Türkiye’nin sosyolojik yapısından kaynaklı ciddi bir sıkıntıya yol açıyor; sosyalistler, sayısal olarak, seçim sathında hayli geri planda kalıyor.

Sosyalizmi benimseyecek erginliğin henüz çok uzağında olan toplumda bu durumun yadırgandığına dair hiçbir belirti yok. Sadece bir avuç aydın ve sosyalist, ortaya çıkan temsil sorununun demokraside yaratacağı krizi işaret ediyor.

Sosyal demokrat programın kendisine yüklediği misyon itibarıyla CHP, bu sorun altında en çok ezilecek siyasi parti olmaya aday.

Veya CHP’nin solculuğu o kadar da ciddiye alınmayacak ve diğer sağcı siyasi partilerle aynı hizaya girerek rahatlayacak. Olmadığı bir şeyin yükünü nereye kadar kaldırabilir!

Her şerde bir hayır varmış… Belki de bu vesileyle sol üzerindeki CHP vesayeti kalkar, sosyalist hareket de rahatlar...

Şu an için, HDP’liler CHP’lilere çok sert suçlamalarla yükleniyor. “Bunu yapmayın!” demeye dilim varmıyor ama “yanınızda duran CHP’lileri daha fazla zorlamayın” demek isterim…

Gerçek şu ki, ittifakın selameti için bile olsa, HDP’lilerin sessiz rızası dahi olsa, Kürtlere sakıncalı muamelesi yapmak durumunda olmak, hepimizi yaralamış olmalı. Bu tutumun insani hiçbir tarafı yok; AKP iktidarından kurtulmak için bile olsa…

Yazık, çok yazık… Türkiye’nin içine düşürüldüğü durum insanın içini acıtıyor.

Türkiye, muhafazakâr ve dindar kahir çoğunluğun siyaseti belirlediği bir ülkedir. Kahir çoğunluktan, nüfusun en az %70’ini anlamak gerekir. Gerek iktidarı gerek muhalefeti onlar belirliyor. CHP’nin de bu yapıdan bolca nasibini aldığı bir gerçek.

Türkiye’nin önündeki en önemli mesele, iki sağ blok arasında süren seçim mücadelesinden yeni bir toplumsal mutabakat çıkarmak olsa gerek...Bu olası mutabakat haliyle büyük ölçüde sağın belirlediği koşullarda gerçekleşecek. Hal böyle olunca, demokrasinin önünü açacak koşullara destek vermek, 24 Haziran seçimlerinin ruhuna uygun düşecektir.

HDP’li dostların, uğradıkları bütün haksızlıklara rağmen, soğukkanlı davranacaklarına, siyasi tutumlarıyla topluma örnek olacaklarına ve her şeye rağmen toplumsal barışı savunacaklarına inanıyorum.