Ali SÖZER - Ya kentli olacağız ya köylü, ikisinin arası olmaz!

Ali SÖZER

Ya kentli olacağız ya köylü, ikisinin arası olmaz!

6 Ocak 2015 Salı

Yazının başlığından anlaşılacağı üzere, İzmir’de kentsel dönüşümle; şimdiki düzen değişecek, sosyal çevre ve yaşam kalitesi artacaktır. O zaman kentsel yaşamının olanaklarından herkes yararlanacaktır. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu muhtarlarla yaptığı anket çalışmasında bir sonuca varmıştır. Hiç kimse Çevre ve Şehircilik Bakanlığından söz etmemektedir. Herkes kentsel dönüşümü yerel yönetimlerden beklemektedir. Mühendis örgütleri kentsel dönüşümün, rantsal dönüşüme dönüşmemesi için planlamanın sürekliliği ve ivediliği sonucuna varıyor. Otopark yetersizliği, kaldırım işgalleri, yeşil alanların, eğitim alanlarının, kültürel ve spor alanlarının yetersizliği, altyapı eksikliği, trafik sıkışıklığı insanların ruhsal yapısını derinden etkiliyor.

O zaman yerel yönetimler hızla riskli yapıların tespiti, rezerv yapı ve riskli alanların tespitini yapmalıdır. Örneğin riskli yapılar yönetmeliğinin 13.maddesi 2.bendindeki tespit bedeli, malike verilecek konut ve işyerinin inşaat maliyetinden düşülmesi maddesinin esnekliğini farketmelidir. Yani yönetmeliğin 17.maddesinin 5. fıkrası vatandaş lehine baştan planlanmalıdır. Bu maddeye göre “Dayanıklı ve yaşam kalitesi yüksek bir çevre oluşturulmasına katkı amacıyla parsellerin birleştirilmesi şartı ile imar hakkı artışı verilebilir” esnekliği vatandaşın taşınmazının değer artışını göz önüne almak gerekir. O zaman çözüme varılır.

TMMOB anketinde vatandaşın ilk sorusu ‘Kaç kat ve kaç daire alacağım?’dır. İşte idare ile vatandaş uzlaşmasının onları baştan bilgilendirerek varılacağı öncelikli sonuçtur.

Türkiye’de ilk kentsel dönüşümün duayeni Sayın Murat Karayalçın’la birlikte çalıştığımız dönemlerde savunduğumuz temel ilke planlama aşamasında belirlenen katsayının vatandaş lehine olmasıdır. Bu katsayı vatandaş lehine olmaz ise kentsel dönüşümde uzlaşma olmaz, plan askıda kalır.

Kentsel dönüşümlerde üniversiteler ve meslek odaları dışlanmıştır. O zaman yerel yönetimler kendi yöntemleriyle üniversite, meslek odaları, yerel halkla iç içe çalışarak sonuç almalıdır. Yani korkarak, katı yönetmelik ve yasa uygulayarak çözüm olmaz. Kanun gücüne değil işin gerçek sahibi insanların gücüne dayanarak süreç işletilmelidir.

Kentsel dönüşümde yetki kavram kargaşası aşılmalı yetki bölüşümleri yapılmalıdır.

Yoksa bürokrasi canavarı hepimizi yutacaktır. Sonuçta İzmir’de yaşayan insanların bir kısmı kendi çabalarıyla kentli olmaya çalışacak, geri kalanımız köylülükten kurtulamayacaktır.

Yazdır

Önceki sayfa

Sayfa başına git

YORUMLAR

Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.