Tayfun MARO
Vazgeçiş çağının eşiğinde
6 Mayıs 2020 Çarşamba

“Nerede kalmıştık!”

İşte, salgından sonra asla sorulmaması gereken soru… Çünkü gerçekten, her şey değilse de, çok şey eskisi gibi olmayacak, olamayacak. Yeni normal, dedikleri…

Ülkeleri yönetmekte olan iktidar gruplarının ve arkalarındaki iş dünyasının artık şunu anlaması gerekiyor; Küresel kapitalizmin üretim/tüketim sarmalında obezleşen sistem, yeryüzü yaşamını yok oluşun eşiğine getirdi.

Küresel kapitalizmin liberal değerlerinin yüceltildiği, kitlesel üretim/tüketiminin marifet sayıldığı, hızın yaşam tarzı olduğu, “herşey alınır, satılır, kar edilir” mottosuyla hayatın satıhlaştığı ve en yüce değerin “para” olduğu bir çağın sonuna geldik.

Artık vazgeçiş zamanlarındayız. Kemal Kılıçdaroğlu’nun söyleyişiyle, alçakgönüllü bir uygarlık kurmaya ihtiyaç var.

Yerleşik toplum düzenine geçtikten sonra, biriktirmeye ve mülkiyete dayalı iktisat toplumlarının yaklaşık 10 bin yıldır sürdürdüğü uygarlık, yolun sonuna geldi. Hiyerarşik iktidar toplumlarının üretim kültürüyle gidilecek yol kalmadı.

Artık biliyoruz ki tabiata hükmetmek mümkün değil; üstünde tahakküm kurmadan bir arada yaşamanın yollarını öğreneceğiz veya yok olacağız.

Alçakgönüllü bir uygarlığı gerçekleştirmek için çok fazla nedenimiz var. Ve öncelikle, tüketimin insan varlığını da tüketme potansiyeline sahip olduğunu kabul etmeye mecburuz.

Tüketim, yerelden itibaren gerçek (zorunlu) ihtiyaç sınırlarına çekilmek ve tabiat ile uyumlu olmak zorunda; eğer ki yeryüzünde insan varlığı sürecekse…

Üretim biçimi, üretim ilişkileri, ihtiyaç ve tüketim, para, mülkiyet, devlet, hiyerarşik yapılar, toplumsal örgütlenme ve yönetim biçimi; yeni sistemde yeniden tanımlanacak.

Sistem krizden çıkamıyor, çatallanma sonucu yeniden dengeye dönemiyor; bu durumun yol açtığı paradigma çökmesi, sistemin tarihsel varlığına yöneldi.

Öncelikle, tüketimin kültürünün yaratıcısı Batı, bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalacak; Müslümanlar ha keza, Peygamberin “biriktirmeyin” düsturunu yeniden keşfedecekler; Doğu toplumları, uzaklaştıkları alçakgönüllü hayatlarına geri dönecekler…

Bütün ile parçaları mütecanis (homojen) olmak zorunda değil. Farklı kültürler aynı topraklar üzerinde, farklılıklarını koruyarak tabiatın koynunda bir arada yaşayabilir… Bunu öğreneceğiz.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Siperdeki foto nasıl canlandı?
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Bodrum’un Gayıkları
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Sorun, sadece seçmenin öfkesi mi?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva