“Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım unutma bizi… Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi…

Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkım unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi…”

25 Ağustos 1975 tarihinde Cumhuriyet gazetesindeki köşesinden Sesleniş’i  böyleydi Uğur Mumcu’nun…

Kahpece öldürülüşünün üstünden tam 25 yıl geçti. Türkiye onu unutmadı. Her 24 Ocak’ta yine milyonlar yürüyor, yine onu anıyor… Yine yurdun dört bir yanından ayni sesler yükseliyor:

Uğur Mumcu’lar ölmez…

Uğur Mumcu halkın gönlünde her 24 Ocak’ da yeniden doğarken, cinayet dosyası çoktan adliyenin tozlu raflarında çürümeye terk edildi. Gerçek katilleri, tetikçilerin arkasındaki güç bulunmadı, bulunamadı…

*

Uğur Mumcu; Uğrunda bir ömür boyu savaştığı değerler için canını verdi. Sapına kadar Atatürkçüydü. Gerçek bir aydın, bir yurtseverdi. Dürüstlüğün simgesiydi. Beynini satmadı. Kalemini kiraya vermedi. Dolara, paraya, çıkara teslim olmadı. Her türlü haksızlığa, yolsuzluğa hukuksuzluğa karşı direndi. Alın terini mürekkep yaptı, yazdı…

Tarikat- Siyaset- Ticaret ilişkisini daha o günlerde görerek:

“Tarikatlara alınan genç çocuklar 30 yıl sonra kaymakam, vali, yargıç, general olup cumhuriyete karşı ayaklanacaklar.” diyerek herkesi uyarmıştı.

 Atatürkçülüğün, yiğitliğin, namusun, erdemin, doğrunun tükenmez kalemiydi.

Yazdı…Yazdı…Yazdı…

“ Ben Atatürkçüyüm., ben cumhuriyetçiyim, ben laikim, ben antiemperyalistim. Ben yobazların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.

Öyleyse vurun beni.

Her parçamdan benim gibiler, beni aşanlar doğacaktır.” diyerek bu dünyadan ayrıldı…

Başımız eğik, gönlümüz kırık, gerçek katillerini bulamamanın ezikliğini, çaresizliğini, üzüntüsünü, hıncını, öfkesini taşıyoruz…

Siyasetin yozlaştığı, siyasetin kirlendiği, makam mevki uğruna her türlü değerin ayaklar altına alındığı; kalemini, beynini bol sıfırlı dolarlara satan, sahibinin sesinden konuşan, paraya güce tapan, yandaş- yalaka kiralık kalemlerin hızla çoğaldığı bu günlerde değerini daha iyi anlıyoruz.

 Birçok kişinin güce, paraya teslim olduğu bir ortamda:

Beynini, kalemini, düşüncesini, paraya, güce satmayan, tutuklanmak pahasına doğruları yazan, çizen, konuşan , söyleyen, her türlü haksızlığa- hukuksuzluğa karşı direnen kalemlerin olması bize direnme gücü aşılıyor…

 Siyasette dürüst kalanların, Demokrasi ve özgürlük mücadelesini her türlü zor şartlar altında yürütenlerin varlığı bize ümit veriyor, geleceğimize ışık tutuyor. Azız ama Atatürk’ün Samsun’a çıktığı zamanki kadar inanç doluyuz, kararlıyız…

Seni şimdi daha iyi anlıyoruz Uğur Mumcu…

Seni arıyoruz…

Rahat uyu Sakıncalı Piyade

Rahat uyu Kalpaksız Kuvayi Milliyeci…