Yerel seçimlere çok az bir zaman kaldı.

Adaylar peyderpey sahneye çıkmaktalar.

Aday tespitleri nasıl oluyor veya nasıl olmalıdır o ayrı bir konu… Ve bu konuda bir etkimiz olmadığına göre bizim açımızdan tartışılması gerekmez.

“Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” ve ona göre aday tespiti yapılmaktadır.

31 Mart akşamı ak koyun kara koyun ortaya çıkacak.

Şimdi bir seçmen olarak nasıl bir adaya oy vereceğim?

Öncelikle İzmirli olacak.

Nasıl yani?

Yedi sülalesi İzmirli demek istemiyorum.

Ancak:

İzmir’de oturacak.

İzmir’de “bir dikili ağacı” bulunacak.

Ayakkabı boyacısından berberine, esnafına, kasabına, manavına kadar İzmir’i tanıyacak.

Hiçbir vasfı olmasa dahi yolda yürürken en az üç beş kişi ile selamlaşacak.

Çok söylenen bir deyimle “Gültepe’de bıraktığınızda Konak’ı ararken,,,” kaybolmayacak…

İzmir’e “kuşbakışı” değil, doğrudan içinden bakacak.

Yani çok söylenen bir deyimle “ithal” olmayacak…

Ve sonra:

Bir “dünya görüşü” olacak.

Kafasında sadece “Nasıl bir İzmir?”i değil, “Nasıl bir Türkiye?”yi de bilecek ve düşünecek.

Diğer bir deyişle bir “ideali” ve “fikri” olacak bütün bu konularda.

Bu “fikri” en net biçimde ifade etme yeteneğine ve cesaretine de sahip olacak.

Çünkü:

Günümüz Türkiye’si çok ağır tehdit ve tehlikelerle karşı karşıyadır.

Rejimimiz de aynı şekilde tehditlerle karşı karşıyadır ve hatta büyük oranda tahribata uğramıştır.

“Şehreminliğine” şehrin emin adamlığına talip olduğuna göre ve hele bu şehir “güneşin Karaburun’da en son battığı ve fakat Demokrasi güneşinin ilk doğduğu” şehir ise o zaman çok daha önem kazanmaktadır bu “emin adamlık”….

Ve sonra:

Sadece kendisinin değil beraber çalıştıklarının da “beytülmala” (milletin malına) el uzatmayacağı ve uzattırmayacağı konusunda vicdanı kanaatımız tam olacak.

Ve sonra:

Her zeminde ve zamanda sorunlarla ilgili olarak kendisini bulabilme hususunda endişemiz olmayacak. O çok kullanılan ve muhteşem bir ifade olan “kimsesizlerin kimsesi” olacak.

Ve sonra:

Sadece “merkezin” değil ve hatta öncelikle ve önemle “varoşların” da Belediye Başkanı olacak.

Ve sonra:

Estetik zevkleri olacak. Renklerden, binalardan, meydanlardan, yollardan ve bütün bunların nasıl bir estetik zevkle yapılması gerektiğinden haberdar olacak.

Ve sonra:

Önceliği “çevre” olacak. Daya yeşil, daha güzel, daha mavi, yaşanılabilir ve zevk alınabilir bir çevre.

Ve sonra:

Projeler.

O “büyük bütçe niçin elinde?”…

Projeler için.

Ona da bakacağız….