Hafta sonunda seyahatteydim.

İzmir-Balıkesir Gönen arasında gidip geldim.

Yolda gördüklerim, mola verdiğim yerlerde karşılaştığım fotoğraflar, şehir içlerindeki umursamaz hayatlar, inanın içimi kararttı.

Mazhar Alanson, “Şapkasız çıkmam abi” derdi.

Ben de bir delikanlıya sordum:

Evladım, masken nerde?

“Maskesiz çıkmam abi” dedi, cebinden çıkardığı maskeyi gösterdi bana…

Evet; vatandaşımız maskesiz sokağa çıkmıyor.

İyi de…

Maske, bileklik olmuş.

Maske, dirseğe takılmış.

Küpe olmuş, kulaklara.

Kimi, kep gibi kafaya geçirmiş.

Kimi, arabasının dikiz aynasına asmış.

En çok da çenesini korumak (!) için kullanıyor maskeyi…

Maskeyi, sadece esas olması gereken yere takmamışlar.

Yani ağız ve burun kapatılmamış.

***

Ekonomik sıkıntıların büyümesi üzerine devlet baba, önce AVM’leri açmaya karar verdi.

AVM’ler, her ne kadar kurallar konsa da eskisi gibi yoğun şekilde misafirlerini ağırladı.

Şehirlerarası ulaşım, karadan havadan başladı.

Sosyal mesafeye uyanları bul, madalya tak!

Düğün dernek zamanı da açıldı.

Nikahlar başladı, sıra geldi düğünlere…

Yok, düğün dansı yapılmayacakmış!

Yok, serçe parmaklar birbirine geçirilip halay çekilmeyecekmiş!

Geç bunları, anam babam.

Düğün olacak da, yasaklar dinlenecek!

Nerde görülmüş böyle bir dünya, mümkün değil.

***

Sonuçta korkulan oldu.

Günlük hasta sayıları, iyileşen hasta sayılarını geride bırakmaya başladı.

20 Mayıs’ta ilk kez vaka sayısı, iyileşen hasta sayısını geride bırakmıştı.

İlerleyen günlerde rakamlar, daha da güzel gelmeye başlamıştı.

Vaka sayısı, 1000’in altına düşünce ne çok sevinmiştik.

Fakaaaaat!

1 Haziran’da başlayan “Normalleşme” süreci, beraberinde tehlikeyi de getirdi.

12 Haziran’da vaka sayısı, yeniden 1000’in üstüne çıktı.

14 Haziran’da 1562 vaka yaşandı.

İyileşen hasta sayısı 1330 olsa, ne yazar!

***

İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Funda Barlık Obuz’dan durumu değerlendirmesini rica ettim.

“Biz nerde yanlış yaptık?” diye sordum.

“Doğru ne yaptık ki…” yanıtını verdi.

Funda Hanım, çok üzgündü.

“Biz uyarmıştık” diyebildi.

Sözü Funda Hanım’a bırakıyorum:

“Her yeri aynı anda açarak, çok büyük hata yapıldı. Salgını tetikleyecek unsurlara yönelik özel bir uygulamada bulunulmadı. Şu anda yapılan şey, salgını baskılama değil de, zamana yapma politikasıdır. Toplumsal bağışıklık, ancak insanlarımızın yüzde 70’inin hastalanıp iyileşmesiyle gerçekleşir. Ufukta böyle bir şey görünmüyor. Günlük vaka sayıları arttığı gibi, entübe ve yoğum bakım hasta sayısı da artıyor. İşte esas ürkütücü olan budur. Yakında ölüm sayılarının da artacağını düşünüyorum. Hafta sonları uygulanan yaptırımlarla dahi önemli yol kat edilmişti. Gerçi hafta içinde yoğun yaşam devam ediyordu ama bugünkü tabloda 7 / 24 sosyal mesafenin dışındayız. Acilen, özellikle vakaların yoğun olduğu yerlerde özel önlemler alınmalı. Aksi takdirde, kasım ve aralık aylarında beklenen ikinci dalga, daha erken gelebilir. Bir de normalleşme dendi. Bu ifade, sanki her şey normale döndü gibi algılandı. Biz hekimler ‘Yeniden açılma’ diyoruz. Hızlı normalleşme, başımızı ağrıtacak gibi.”

***

İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Funda Barlık Obuz, bunları söyledi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da her fırsatta uyarılarını sıralıyor.

Bu işin uzmanları, daha ne kadar akıl verecek?

Söylenenleri ne zaman beynimize kazıyacağız?

İş işten geçtikten sonra mı?

Hani derler ya…

Bir musibet, bin nasihattan iyidir..

Acaba bu virüsle tanıştıktan sonra mı akıllanacağız?